Dünya Türkiye ve Türk halkının Dolara ve Batı Emperyalizminin şimdiki başatı olan ABD'ye verdiği mücadeleyi konuşuyor. Katolik etkisinde olan ABD yönetiminin Türkiye'yi hedef alan saldırılarına karşı dünyanın bir çok ülkesinden destekler gelmeye devamediyor.
Afrika, Asya ülkelerinden ve Arap dünyasından sayısı azımsanamayacak bir çok ülke Türkiye'nin yanında olduğunu ortak işbirliğine hazır olduklarını belirtiyorlar. Rusya, Çin, Pakistan ve özellikle İran'ın bu ekonomik savaşta Türkiye'nin yanında saf alması normal görülebilir, oysa Avrupa ülkelerinden Almanya, İngiltere, İtalya hatta Fransa'nın Türkiye'nin yanında yer alması garip karşılanabilir. Oysa mesele çok açık, ortada bir ekonomik savaş cereyan ediyor.
Böylesi ekonomik savaşta coğrafyaların uzaklığından, dini farklılıklardan ziyade iktisadi menfaatler tarafları belirler. Keşke halkı müslüman olan ülkelerin amaçlarını ortak düşman emperyalizm belirleyebilseydi.
Bu yüzden körfez ülkelerinden beklenen, Türkiye'nin yanında yer almaları, Dolara karşı birlikte savaş vermeleriydi. Bunun böyle olmadığı ve olamayacağını o devletlerin idarecilerinin ne derece emperyalizmin tutsakları olduklarından biliyoruz. O yüzden onların bağımsız hareket edebilmelerinin şimdilik mümkün olmadığını da biliyoruz.
Katar ise bu Dolar savaşında emperyalizme karşı hep bütün imkanlarıyla en güçlü bir şekilde Türkiye'nin yanında yerini aldı. Diğer bazı İslam ülkeleri de imkanları ölçüsünde Türkiye'nin yanında olduklarını bildiriyorlar. Malezya her ne kadar dünyanın öbür ucunda olsa da gelişmelerden uzak değil. Halk bilinçli olarak Türkiye'nin yanıda olabilmek için imkanları ölçüsünde desteklerini sürüdürüyorlar.
Akademik dünyada toplumsal bilincin artması, gündemin canlı kalması için seminerler ve toplantılar yapılıyor.
Üniversitede çalışan tek Türk hoca olma sıfatı ile benden de bu konu ile ilgili bir konferans vermem istendi. Kendilerinin basın-yayın ve sosyal medya aracılığı ile öğrendikleri sınırlıydı, yada meselenin etraflıca bilinmesini istiyorlardı.
Onların talebi üzerine ben de kendimce uygun olacağını düşündüğüm bir başlık belirledim, "Türkiye'ye Karşı Dolar Savaşının gerçek yüzü."
Genelde ABD'nin ve özelde Trump'ın açtığı bu şavaşın gerçek yüzünü nasıl anlatabilirdim. Bu soru kafamı meşgul etmeye devametti bir kaç gün. Sürekli gelişmeleri basın-yayın aracılığı ile takip etmekten de geri durmuyordum.
Meselenin Türkiye'nin ekonomisi ile hiç alakası olmadığını, dünyanın her yerine durmadan yardımlar gönderen, fabrikaları harıl harıl çalışan, ülkesinde milyonlarca mülteciyi barındıran bir ülkenin ekonomisinin kötü olmasının mümkün olmadığını bu kardeşlerimiz de çok iyi biliyorlardı.
Sınırlı bir vakit içerisinde verilmesi gereken mesajı en çarpıcı bir şekilde verebilmek için epeyce bir zaman harcadım. Katılımcıların bu Dolar meselesinin hakikatini tam olarak, bütüncül bir anlayışla kavramalarını istiyordum.
Araştırma yaparken Erem Şentürk'ün Net Bakış programındaki "ABD kendi sonunu mu hazırlıyor?" konulu söyleşisine denk geldim. Başından sonuna kadar izledim. Verdiği örnekler ve yaptığı tespitler çok yerindeydi.
Buna göre Amerika modern sömürgeci mantığıyla pervasızca sürekli bir şeyler isterdi. Bu isteğini de hiç değişmeyen 1945 yılından beri elinde tuttuğu üç sopasıyla yapar. Bunlar Dolar, ambargo ve işgal. İsteklerinin yerine gelmesi için sürekli bu üç sopadan birini duruma ve şartlara göre uygular. İkinci dünya savaşından sonra emperyalizmin varlığının garanti altına alınması için kurdukları küresel düzende silah, enerji ve ilaç dolar ile alınıp satılacak. Enerjiden kasıt her türlü enerji olmakla birlikte şu anda bunların temelini oluşturan petrol ve doğalgazdır.
ABD'nin öncülüğünü ettiği bu küresel düzenin işleyişine engel olabilecek bütün oluşumlar radikalizm, fundamentalizm, köktenci, terörizm gibi farklı yaftalarla sürekli yokedilmeye çalışılmış, önlerine çıkan her engeli bir şekilde kolayca bertaraf etmişlerdi.
Ama şimdi karşılarında çetin bir düşman, bilincini tazelemiş, milli ve manevi değerlerinin farkında güçlü bir millet vardı. ABD Trump'ın pervasız tavırlarına son vermezse eğer, Türkiye'nin tokadıyla sonunun başlangıcını hazırlayacak.
Kısacası dünyanın Dolar, ambargo ve işgal sopalarından kurtulabilmesi ancak Türkiye'nin güçlü olmasına bağlıdır.