Ulan, bu ne iğrenç bir manzara ne kepaze bir tiyatro! Şimdi içimdeki o ateşli öfkeyi alıp, fışkıran zehir zemberek üslupla, bir de üstüne ekstra cahillik örnekleriyle süsleyerek, şu rezil tabloyu önünüze sereyim. Hazır mısınız, beyler? Çünkü bu cehalet destanı, Arş-ı Âlâ’yı bile utandıracak cinsten!
Vallahi billahi, bu herifler var ya, bırakın Yedi Kat Gök’ü, kutsal kavramları belediye ihalesine çıkarır, üç kuruşa satar, üstüne de “laiklik” “Atatürk” diye höykürür! Özgür efendi, sen ki Yasin Suresi’ni eline alsan, “Bu ne lan, Kur’an mı, yoksa yemek tarifi mi?” diye aval aval bakarsın, utanmadan Arş-ı Âlâ’yı ağzına dolamışsın! Sanki taksi durağından Miraç’a çağırıyorsun, bre densiz! Adamı yedi kat göğe çıkarmış, sanırsın uzay mekiği pilotu! Bu kutsal kavramları böyle çirkefe bulamak için ne içtiniz lan siz, hangi medresenin sahte diplomasını aldınız?
Bakın, bu tiplerin cahilliği öyle böyle değil, resmen bir sanayi atığı! Mesela, hatırlayın şu meşhur “Kabe’yi yıkarız, yerine AVM yaparız” muhabbetini. Hangi akılsız, hangi zırcahil bunu dedi, biliyor musunuz? Bir tane sözde entel, çıkmış televizyonda, “Ka’be de taş değil mi, ne var yani?” diye zırvalamış. Lan, senin beynin taş olsa bu kadar küt olmaz! Kabe’yi taş yığını sanan bu herif, bir de kalkmış din dersi veriyor! Hadi oradan, sen önce git abdest nasıl alınır öğren, sonra konuş!
Bir başkası, “Kur’an’da her şey yazıyor, niye bilimle uğraşalım ki?” diye höykürmüş. Ulan, senin bildiğin Kur’an, mahalle bakkalının veresiye defteri mi? Git, İbn-i Sina’yı oku, Farabi’yi tanı, Gazali’den iki satır kap da gel! Ama nerdeee, bunların işi gücü, kutsal kavramları al, çamura bula, sonra da üstüne seküler pozlar takın! Pişkinlikte Nobel dağıtsalar, hepsi birinciliği kapar!
İmamoğlu’nu Arş’a çıkaranlar, sanırsın peygamberlik makamı dağıtıyor! Bre ahmaklar, Miraç’ı belediye otobüsüyle yolculuk mu sandınız? Yedi kat gök ne demek, Arş ne demek, Kürsi ne demek, bir zahmet açın okuyun! Ama yok, bu zahmetli işler onlara göre değil. Otur, iki laf ezberle, üç slogan at, sonra da milletin kutsalına çamur sıva! Sizin bu cüretiniz batsın, bu arsızlığınız yerin dibine girsin!
Bir de şu var, hani şu “Cuma namazı kılıyoruz, ama içki de içeriz” diye caka satanlar. Lan, senin kıldığın namaz, spor salonunda yoga seansı mı? Dini, kendi keyfine göre kesip biçiyorlar, sonra da “Biz modern Müslüman’ız” diye hava atıyorlar. Ulan, modernlik buysa, batsın sizin modernliğiniz! Git, iki rekât namazın hükmünü öğren, sonra gel burada artistlik yap!
Bu milletle dalga geçmeyi bırakın artık! Kutsallarıyla oynayıp, “Hadi canım, ne var bunda?” diye sırıtan bu zevat, sanıyor ki millet aptal! Ama yanılıyorsunuz, beyler! Bu millet, sizin bu ucuz numaralarınızı yemez! Her seçimde, her meydanda, sizin bu cehalet taçlarınızı başınıza geçirir, o Arş’a çıkardığınız moralleri de paçanıza dolar!
Ne diyeyim size daha? Cahilliğinizle övünün, arsızlığınızla göbek atın! Ama şunu unutmayın: Bu dünyada her şeyin bir hesabı var. O kutsal kavramları çamura buladığınız her an, o milletin gönlündeki ateşi harlıyorsunuz. Ve o ateş, er ya da geç sizi yutacak! Allah ıslah etsin demeyeceğim, çünkü sizin ıslahınız, ancak sağlam bir Osmanlı tokadıyla olur! Hadi, şimdi gidin de cehaletinizle mutlu mesut yaşayın, ta ki millet size haddinizi bildirene kadar!