Her yıl yapılan asgari ücret tespit toplantılarında bu yıl bir farklılık var. Farkı oluşturan Türk-İş'in asgari ücret tespit komisyonundaki üyesi asgari ücretli işçi Gülden Görmez. Aldığı bin 603 TL ücret ile 2 çocuğuyla yaşam mücadelesi veren bir emekçi. Bu emekçi kadın kağıt üzerindeki bir rakam değil, her gün 8 saat çalışan, akşam çocuklarına aş, ekmek götüren onların sorunlarını elinden geldiğince çözmeye çalışan, yaşayan, içimizden biri. Asgari ücreti belirleyenler bu ücretin bütçeleme denklemlerinde yer alan ekonomik bir parametre olmadığını yaşam mücadelesinin ta kendisi olduğunu anlasınlar artık!

Personel giderleri işveren açısından bir maliyet kalemi, işçi açısından günlük geçim, işveren asgari ücreti düşük tutarak karını maksimize etmeye çalışır, işçi daha insanca şartlarda yaşayabilmek için aldığı ücretin artmasını ister. Peki, insanca yaşamak için kaç para gerekir? Yoksulluk sınırı olarak tabir edilen bu rakam, yani insan onuruna yakışır bir hayat (4 kişilik bir aile) Türk-İş'in araştırmasına göre 6 bin 328 TL dir. Bu ücretin altında geliri olan 4 kişilik bir aile yoksuldur.

Asgari ücretin belirlenmesi yaklaşık 7 milyon asgari ücretliyi doğrudan ilgilendirmekle birlikte işsizlik maaşı, genel sağlık sigortası primleri, askerlik ve doğum borçlanması, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından uygulanan para cezaları, bireysel emekliliğe girenlerin kesintileri gibi pek çok parametre asgari ücrete göre belirleniyor. Dolayısıyla toplumun özellikle alt ve orta gelir gruplarının yaşam seviyelerini etkileyecek çok önemli bir mesele asgari ücretin belirlenmesi.

İşçi ve işveren cephelerinden bahsettikten sonra bir de asıl belirleyici olan kamu cephesine değinmek gerekiyor. On yıldan uzun bir zamandır kamu, "SGK İşveren Payı İndirimi", "Asgari Ücret Desteği", "İlave İstidam Teşviki", "Kadın Genç ve Mesleki Yeterlilik Teşviki", "İşbaşı Eğitim Teşviki", "Bölgesel Teşvikler", "Bir Senden Bir Benden", "Engelli İstihdam Teşviki", "İşsizlik Ödeneği Alanların İstihdamı" gibi teşvik türleri ile işvereni devlet kaynaklarından destekliyor. Asgari ücretin işverene maliyetinin önemli bir kısmı kamu kaynaklarından karşılanıyor. Mesela 5 puanlık SGK işveren payının bütçeden karşılanması teşvikinin hazineye yükü 9 yılda 100 milyar liradan fazla gerçekleşmiş. Söz konusu teşvik için İşsizlik Sigortası Fonu kullanılıyor, yani yine işçiden yapılan kesintilerle biriken para kullanılıyor.

2019 yılı için işçi cephesinde arzu edilen, teklif edilen asgari ücret 2.000-2.500 TL arasında, işveren cephesi ise 2.000 TL'nin altında bir ücret düşünüyor. Peki, kamu ne istiyor? Bu defa emekçiden yana inisiyatif kullanacak mı?