Aşkın dünyalık bir kavram olmadığı aşikârdır. Dünyalık yaralarımıza aşkı merhem ettik ancak yaralarımız çoğaldı, acımız arttı.
Aşk tüketilmez, yetişilmez ve araç hâline getirilmezse muteberdir, mukaddestir. Aşk ehlinin gördüğü ve yaşadığı farklıdır. Aşk ehli, aşkını tüketmez, tüketemez.
Aşk maddeden uzak kaldıkça sâfiyetini korur. Dünyalık değildir aşk. Hakikî âşıklar, aşkını daha da büyüterek ayrılırlar dünyadan. Dünyaya bulaşmadan kaç kişi ayrılır buradan? Aşk temiz kalmaktır, uzakta durmaktır. Hayalini kurdukça büyümüyorsa ve siz yaklaştıkça uzaklaşmıyorsa orada aşk bitmiştir, ölmüştür. Gökkuşağına ulaşılır mı? Yaklaştıkça uzaklaşır ama peşinden de sürükler.
Aşk gönül âyînesine düşer, işte orasını pîrupâk bırakmak lazım. Âşığın gözü, sevgilinin yaşadığı yer çorak da olsa orayı cennet bahçesi gibi görür. Gönlü ile değil de aklı ile hareket edenler ise cennet bahçesini bile kupkuru görür.
Aşk, değer biçmekten çok öte bir inanıştır, teslimiyettir. Aşk akılla izah edilemez, kalp ile bilinir. Hakikî aşk ehli de akıldan uzaktır, aklın gözü maddeye takılır. Aşk ehli delice vermezse gönlünü, vurmazsa sarp dağlara yolunu maddeden sıyrılamaz, ayaklarına takılır dünyalık zevkler ki bu zevkler aldatır, aşkı zayıflatır. Mecnun ulaşsaydı Leyla’sına, kaybetmişti yolunu, aşkı yok olmuştu. Şimdi ise kimsenin ulaşamayacağı yücelikte bir aşka kavuştu Mecnun. Aşkın timsali oldu. Her gönlün imrendiği, izlediği bir yol oldu âşıklara.
Ey âşığım diye gönlünü bağlayan, gece gündüz ağlayan zavallı! Gel, Emrah’a kulak verelim: “Emrah der ki düştüm dile/ Bülbül figan eder güle/Güzel sevmek bir sarp kale/Ya alınır ya alınmaz”
Kaleyi fethedenlerin aşkı dünyada kalır, oysa aşk sonsuzluğa dalıştır. Fethedilemeyen kaledir aşk! Ulaşamadan ve derin özlem içinde yanmadan ne kıymeti olur kavuşmanın? Mecnun, gözüyle değil, gönlüyle görüyordu Leyla’yı ve kara kuru bir varlığı, o gönül yüce bir aşka dönüştürmüştü. Asırlar boyu tüm âşıklar da Mecnun’a saygı duyup o kara kuru kadını dünyanın en güzel kadını kabul etmiştir. Hakikî âşık olan Mecnun'un gönlündeki Leyla ulaşılamaz olurken, tüm âşıklar da Mecnun gibi olmak için aşk talimi ve terbiyesi için muhabbet okuluna kaydoluyor.
İçteki güzellik yüze yansır. Yüz, ruhun da aynasıdır. Dolayısıyla yüze bakmak gözü kamaştırır. Belki bazıları hakikate eren gözle bakamadığından gerçek güzelliği de göremez. Görenler, erenlerdir; erenler, bilenlerdir. Bilmek ise kabul etmektir, teslim olmaktır. Aşk da teslim olmak değil midir? Esiri olmaz mısınız sevdiğinizin? Bile isteye çileye tâlip olmakla başlar esaret. Pişer ve olgunlaşır her kalp burada.
Aşk, bir olmaktır. Kesrette yok olmak ve bir olmak. Onun gözüyle görmek, onu görmek. Onunla olmak. Onunla hemhâl olmak. Nereye baksanız, neyi görseniz onu görürsünüz. “kimi sevsem sensin/ senden ibaret/ hepsini senin adınla çağırıyorum” demiyor muydu Attilâ İlhan? Böyle seven gönülde aşktan başka ne ola?
Aşk, sırdır saklayabilenlere. “Onu bildim ki sırrımdan silinmez/ Görünür zâtın amma ki bilinmez” diyen Osman Şems’in sırrı misali sırrı olanlardadır aşk. Terk ederek maddeyi, sığınmak kalp diyarına, sevgilinin kalbine…
Vazgeçmekle başlar aşk. Güneşi isteyene başka ışık kâr eder mi? Sonsuzluk kervanında yol biter mi? Sabırla yürümek, başka yollara meyletmemektir aşk. Bu yola kendini veremeyenlerin kaybettiği büyük imtihandır aşk. Gayrısından yüz çevirip bir ona yönelmektir.
Saklamaktır aşk. Sadece sır gibi de değil. Ayırmak, muhafaza etmek, ortalıkta görünmesini engellemek gibi saklamak. Şu çağda çokça görünen çabuk tükenmiyor mu? Çok tehlikeye maruz kalan kendisini nasıl koruyabilir? Aşk, saklanandır. Ölümle sırlanan… Çünkü aşk dünyada bırakılamaz. Lahitlerden çıkan hikâyeler kim bilir hangi büyük aşkları anlatıyor da biz bilemiyoruz. Ölümle gömülür aşk da. Onu gün yüzüne çıkarmak ona ihanettir. İhanet, aşikâr etmektir.
Saklamak… Saklı bir hazineye ulaşmak nasıl zor ise aşka ulaşmak da öyle zor. Aşikâr etmeden, sabır, çile, hasret ve bağlılıkla saklamak aşkı ve son demde Özdemir Asaf’ın dediği gibi demek:
“Seni saklayacağım inan
Yazdıklarımda, çizdiklerimde,
Şarkılarımda, sözlerimde.
Sen kalacaksın kimse bilmeyecek
Ve kimseler görmeyecek seni,
Yaşayacaksın gözlerimde.
Sen göreceksin, duyacaksın”