0
Bazı toplumlarda kız çocuklarının erkek çocukları gibi davranmaları daha fazla kabul görmektedir. Bu kız çocuklarna kültürümüzde "Erkek Fatma" literatürde ise "Tomboy" adı verilmektedir. Bu durumu besleyen genellikle çevresel faktörlerdir. Çocuk kendisine ait olan cinsiyeti kavrama noktasında doğuştan getirdiği özelliklere sahiptir. Daha sonra çocuğun gelişimsel öykusune müdahil olan kişilerin tutum ve davranışları da cinsel kimliğin kazanılmasında ön plana çıkmaktadırlar.
Bir kız çocuğunun kız olarak, erkek çocuğunun erkek olarak var olmasını aile fertleri ve toplum beslemelidir. Eğer bir kız çocuğu maskülen yani erkeksi özellikler göstermeye başlamış ise aile fertlerinin tedbirli olmasında fayda vardır. Okul ortamındaki arkadaş çevresi ve ebeveynler, bir tür rol olarak kız çocuğuna erkeksi bir kimlik kazandırmaya çalıştığında, büyük bir ruhsal yıkım oluşturduklarının farkında bile olmayabilmektedirler.
Birey yaşadığı toplumun aynasıdır. Yaşadığımız ülkede ise çok farklı kesimlerden, çok farklı kültürlere sahip topluluklular yaşamaktadır. Bu ülkede yaşayan insanların hepsine aynı oranda nüfüz etmek çok zordur. Bu durumun en önemli sebebi kültür, aile ve bireysel farklılıklardır. Kültürlerin ve toplumsal beklentilerin cinsiyet ya da cinsel rol üzerinde büyük oranda etkileme gücü vardır. bu gücün oluşmasında da toplumsal dinamiklerin etkisi azımsanmayacak ölçüde büyüktür.
Bir kaç örnek vermek gerekir ise; bizim toplumumuzda, etek giymek kadınsı bir özelliği ortaya çıkarırken, İskoçyada etek giyme erkeksi hatta güçlü ve savaşcı olan bir erkek imajını ortaya çıkarmaktadır. Gene bizim ülkemizde elbise giymek kadınlara yakıştırılırken, Arap toplumlarında entari ismi verilen bir kıyafetin giyilmesi gayet olası ve normal karşılanmaktadır. Bu türden farklılıkların etkisi toplumlar üzerinde çok fazlaca kabul görmektedir.Dış görünüşün yanı sıra ruhsal olarak da bu türden bir farklılaşmayı içselleştirmek mümkündür. Ne yazık ki toplumun beklentilerinin dışında farklılıklar gösteren bireyler vardır. işte bu noktada kabullenici olmak biraz zorlaşmaktadır. Olan durum çok fazla marjinelleşmektedir.
Tekrar "Erkek Fatma" tanımına uyanlar genellikle elinde tesbih, kalınca bir ses tonu ile mahallenin delikanlısı gibi davranmaya çalışan ergenlik dönemindeki kız çocuklarıdır. Bu çocuklar, kavga, gürültü çıkaran, okul ortamında hem cisleri tarafından fazlaca kabul görmeyen kişiler olarak etiketlenmektedirler. Genellikle okul ortamında fazla kabul görmeyen bu kızlar, kendileri gibi kabul görmeyen diğer çocuklarla veya karşı şinsten olan çocuklarla gruplaşmayı tercih etmektedirler. Bu gibi grupların içinde daha yakın arkadaşlık kurabilmekte ve kural dışı davranışları serapa daha fazla sergileyebilmektedirler.
Bütün bu yazılanlar "Bir kız çocuğuna, feminen davranmatan alıkoyan nedir?"diye düşündürmektedir elbet! Davranışsal olarak bir kız neden erkek çocuğu gibi davranır ki? Bu davranışlar aslında çocuğun içdünyasına nüfuz eden duyguların bir sonucudur. İşte bu noktada vurgulanması gereken önemlice bir husus atlanmamalıdır. özdeşleşme sürecinde cinsel kimliğin oluşmasının ehemmiyeti... Bütün çocuklar, özdeşleşmek için etrafında güven duyduğu bir hem cins görmeye ihtiyaç duymaktadır. Fakatzayıf, çok pasifize olmuş, ezik veya ezilen ve değersizleştirilen bir hemcins ile özdeşleşmeyi reddedebilmektedir. Yani kısaca kız çocuğu aile içinde değersizleştirilen ve pasif bir anne imgesi ile özdeşleşmek yerine, babası gibi güçle bir imge ile özdeşleşmeyi tercih edebilmektedir. Fiziksel olarak güçlü, erkek gibi bir kız figürünün yakın çevre tarafından pekiştirilmesi ve yüceltilmesi sonucu çok trajiktir. Çünkü artık kız çocuk artık kendisini bir erkek gibi davranmaktan ve erkek gibi hissetmekten alıkoyamamaktadır.