0
ANNE, baba ve çocuk üçleminde, çocuğun asıl ihtiyacı olan nedir? Çocuğa bütün imkanların sunulması ne kadar doğrudur? Bu imkanların fazlası ile sağlanması çocuğu ruhsal olarak doyuma ulaştırır mı?
Ebeveyn olmak, hamileleik süreci ile başlamaktadır. Anne ve baba sabırsızlık içinde gelecek olan misafirin yolunu gözler. Bebek bir mucizedir, geldiği andan itibaren hayatın akışı değişmeye başlar. Hayat, artık yeni doğan mucize ile anne, baba ve evdeki bütün bireyler için farklı yönde akmaya başlar. Bir bebek doğduğunda, ihtiyacı olan sadece bakım ve sıcak bir kucaktır. Bebek bu ihtiyaçları karşılandığı oranda, güvenli bir dünyada sevgi dolu bir ortamda olduğunu hissetmeye başlar. Zaman içerisinde bu duygu bebek tarafından daha yoğun hissedilmeye başlanır. Bebek zaman içerisinde sosyalleşme ve dış dünyayı keşfetme arzusu içine girer. Bebek isteklerini ve ihtiyaçlarını karşılayan ebeveynine karşı büyük bir güven içerisinde, etrafını keşfetmeye başlar. Ebeveynler bebeğin bu keşif çabası içinde yönlendirici ve zarar gelebilecek durumlarda koruyucu olmalıdır.
Bebek zaman içerisinde kısıtlanmak ve engellenmek zorunda kalır. Böylesi durumlarda bebek kısıtlandığı ve engellendiği durumlarda, yerine birşeyler koyabilmeyi başarabilmelidir. Hülasa bu durum bebeğin, sosyalleşme içersinde var olma çabasıdır. Bebek zaman içerisinde annesinin kucağından inmeli ve etrafı ile meşgul olmayı da öğrenmelidir. Bu durum bebeğin çocukluğa geçiş evresinde bağımsızlaşmasına yardımcı olur. Bu süreçde bebek annesinden sağlıklı bir çaba ile ayrışmaya başlar. Mesela oyun oynar, başka insanlarla ve oyuncak gibi başka nesnelerle vakit geçirme becerisi elde eder. Bebek güvenli bir ilişki kurduğu annesinin kucağından iner ve aynı güven duygusu ile dış dünyayı keşfetmeye çabalar. Bu çaba çok önemlidir. Burada anne ve babanın hatta aile bireylerinin etkisi çok büyüktür. Bebekle kurulan bağ ve sevgi ilişkisi bebeğin daha sonraki ruhsal süreçleri üzerinde belirleyici rol oynamaktadır.
Erken bebeklik evresinde yaşanan sevgi ilişkisindeki yoksunluk, yaşamın tüm evrelerini etkilemektedir. Erken evrede, kurulamayan güven ilişkisi, çocukluk döneminde büyük bir boşluk duygusu oluşturmaktadır. Çocuk anne ile güvenli bağ ve sevgi ilişkisi oluşturamaz ise yokluğa tahammülü çok düşük olmaktadır. Annesinin yokluğunda, büyük bir kayıp ve endişe hali duymaktadır. Bu duygu hali zaman içerisinde çökkünlük, içe dönüklük, aşırı derecede hırçınlık, iştahsızlık, huzursuzluk, karın ağrısı, miğde bulantısı gibi belirtilerle kendisini göstermektedir. Çocuk annesinin bıraktığı kısa bir zaman yokluğuna bile tahammülsüz olduğuna dair belirtiler gösterir. Bu tahammülsüzlük hali sonucu oluşan belirtile, iki haftadan fazla sürer ise, acilen destek alınması gerekmektedir. aksi takdirde çocuklar kendilerine yönelik kalıcı hasarlar verebilmektedir. Bu yüzden dikkatlice takip edilmeli ve mutlaka destek almak için bir sağlık kurumuna baş vurulmalıdır.