0
Genellikle beş kişilik bir aileyi düşündüğümüzde, aklıma su yatağı üzerinde yan yana yatan beş insan gelmektedir. Bu insanlardan biri hareket ettiğinde her kez dalgalanmayı hisseder bu durum aile için de geçerlidir. Aile üyelerinin birinin sorunu olduğunda, aile içindeki herkes doğrudan yada dolaylı biçimde etkilenir.
Richard D. LAVOİE
Merhaba Güneş ve hergüne merhaba... Diyen herkesin hikayesidir anlatmak istediğim. Herkes güne ve Güneşe merhaba der fakat bir de Güneş'in merhaba dediği kişiler vardır.
Hergün binlerce bebek dünyaya gelir ve gözlerini açtıklarında, yanıbaşlarında gördükleri kişiler tarafından sahiplenilerek büyütülürler.Bu kişiler çoğu zaman anneledir, bazen de bakıcı ya da teyze veya büyük anne olarak sirayet eder. Her bebek doğduğu an itibari ile hayatın içine tam da orta yerine düşüverir. Birinin tutması gerekir mutlaka bebeği, kaldırması, taşıması, beslemesi, giydirmesi...işte böylece her bebek an itibari ile hikayesini yazmaya başlayıverir. Her bebek, geldiği evin ve her yeni günün Güneş'i oluverir. Böylece her yeni günde, merhaba Güneş demek kaçınılmaz olur.
Bebek büyür ve büyüdükçe değişikliklere ve değişimlere maruz kalır. Büyür bebek ve büyüdükçe trafını keşfetmeye başlar, yaşadığı evin altını üstüne getirir. Her an yeni bir araştırma konusu edinmiştir kendisine. Her öğrendiği yeni nesnenin ne olduğunu anlamaya ve anlamlandırmaya çalışır. Zaman içerisinde de bu kavramların ve nesnelerin birer ismi olduğunu öğrenir ve bir süre sonra da ilk kelimeler ağızdan çıkar. İşte bu serencamede bir bebeğin nasıl bir çocuk olarak evrildiğine şahit olmaktayızdır. Daha da ilerleyen zaman dilimi içerisinde bu kelimelerin cümlelere dönüştüğü ve cümlelerin mimiklerle birlikte ortaya çıktığını görürüz.
Fakat bazen bu gelişimsel süreç sekteye uğrayabilir... İşte burada tam da anlatmak istediğim bu. Bazen bir bebek çok sağlıklı doğabilir fakat gelişimsel süreci içerisinde ne tür bir durum ile karşılaşılacağını bilinmez. Bir de doğuştan özel olanlar vardır. Bu çocuklar, toplum içerisine çıktıkları anda dikkat çekerler. Bir çok soruya ve bakışa maruz kalır anneleri. Bu çocukların hayatları boyunca taşımak zorunda oldukları bir takım özellikleri vardır. Bu özelliklerin hepsine birden YGB yani, Yaygın Gelişimsel Bozukluk denmektedir.
Yaygın gelişimsel Bozukluklar, bir çocuğun gelişim aşamasında bir çok ynlü yani vücüdunun bir çok yerine yaılarak oluştuğu için bu ismi almaktadır. Mesela otizm,Down sendromu, Asperger Sendromu gibi... YGB'si olan çocukların gelişimsel olarak bir üst basamağa taşınması zor olmaktadır. Bu yüzden de çevresinin yakın desteğine ve ilgisine ihtiyacı vardır. En önemliside sosyal bir birey olmaya ihtiyaç duymaktadır. Yaygın Gelişimsel bozukluğu olan çocuklar için üretilen bir çok projeye ve yeniliklere ihtiyaç vardır. Bu YGB olan çocukların ailelerinin mutlaka özel bir eğitimden geçmeleri ve psikolojik destek almaları gerekmektedir. Çocuğunda YGB olmasını kabullanmek bir çok ebeveyn için çok zordur. Fakat ciddi bir eğitim ve aile bağlarının güçlü olduğu bir iletişim ağı içerisinde, bu çocuklarda büyük ölçüde yol katedilmektedir.
Herkes yeni doğan bebeğini evinin Güneşi olarak görür ve her yeni güne günaydın der. Birde Yaygın Gelişimsel Bozukluğuna sahip olan çocuklar vardır. Evlerinin Güneşi olarak doğan bu çocukların, her yeni güne ve herkese günaydın diyerek uyanması kadar büyük bir mucize var mıdır?...