Geçtiğimiz cumartesi günü, kızımın jimnastik kursu vardı. Hava biraz serin olduğu için miydi, şifayı mı kapmıştım bilemiyorum ama kursa gitmek üzere yolda araç kullandığım bir anda hapşırmam geldi. Yanımda sevgili kızım olması neden ile hapşırmak istemedim. Kırmızı ışıklara kadar tutabildim kendimi. Kaptığım bir hastalık var ise kızıma bulaşsın istemediğimden hızlı bir şekilde sol camı açıp pencereden dışarıya hapşırdım. Tam başımı içeri soktum ve yola devam edecektim ki “Çok yaşa ağabey” diye bir ses duydum. ‘Biri bana mı söylüyor acaba’ diye düşünerek pencereden dışarı baktığımda çaprazımda duran boya fabrikasına ait bir araçta bir işçi ile göz göze geldim. Tebessüm ederek tekrar yüzüme karşı “çok yaşa ağabey” demesi bana iyi gelmişti; yüzüm tebessüme ediyordu. Yeşil ışık yandığında yola devam etmemiz gerektiği için kısaca “Çok teşekkür ederim kardeşim, var ol” diyerek yola devam ettim. Yan tarafımda oturan 4 yaşındaki kızım “Baba amca ile ne konuştun, kimdi o amca?” diye sorduğunda “Tanımıyorum kızım. İyi niyetli, yüreği güzel, temiz bir abiydi” diyerek geçiştirdim. Ve o an içimden geçen pek çok şeyi düşündüm:
Hala temiz insanların var olduğunu, insanın “çok yaşa” gibi küçük bir cümleyle bile mutlu olabileceğini, hiç tanışmadığınız birine karşı nezaketli davranmanın ne kadar önemli olduğunu, nezaketin ve naifliğin sadece eğitimli insanlarda olmadığını bir boya fabrikasında çalışan işçi dahi olsanız hayata/olaylara bakış açınızın derinliğini, bazen küçük bir cümlemiz dahi morali bozuk birine çok iyi gelebileceğini, eğitimsiz bazı insanların gösterdiği naifliği ve inceliği eğitimli pek çok insanın ne yazık ki gösteremediği, toplumda eğitimli pek çok insanın nezaketsiz ve hoşgörüsüz davranışlar sergileyebildiği gibi onlarca şeyi düşündüm yol boyunca. Bir yandan kızıma “çok yaşa” demenin önemini anlatıyor diğer yandan da boya işçisinin bana karşı gösterdiği naifliğin verdiği huzuru düşünüyordum.
Derken kurs merkezinin olduğu yere vardık. Kızım jimnastik eğitimini aldıktan sonra eve dönmek için aracımıza bindik. Trafik yoğun değildi. Sakin sakin aracı kullanıp yolda seyir halinde iken, ikinci ya da üçüncü kavşağı geçtikten hemen sonra bir anda karşımıza yaşanmış bir trafik kazası çıktı. Yol ortasında duran bir araç ve aracın tam önünde duran motosikleti vardı. Motosiklet parça parça olmuş, dağılmıştı. Kaza görüntüsüne bakınca belli ki kaza hemen birkaç saniye öncesinde olmuştu. Hemen yavaşladım. Tam duracaktım ki arkamdan sağdan soldan gelen pek çok aracın korna seslerini duyuluyordu. O an durayım mı aracı kenara çekeyim mi diye düşünürken yerde ki motosikletten birinin kalkıp doğrularak seke seke kaldırım kenarına doğru geçtiğini fark ettim. Arkası dönüktü bize, kafasında kask vardı ve saçı uzundu. Belliydi ki motosikleti kullanan bir bayandı.
Tam bir iki metre uzaklığı yürüyüp kaldırıma doğru varmıştı ki bir anda sırt üstü yere yığıldığını ve başını yere vurduğunu gördüm. Bir anda elim ayağım boşaldı. Bir yandan sağdan soldan ve arkadan gelen korna sesleri bir yandan kadının yere düşüşü derken o an kornalara aldırış etmeden yolun ortasında öylece kalakaldım. Yere yığılan kadının cansız bir şekilde yerde uzandığını görünce daha da tedirgin oldum. Yolda yürüyen, kaldırımda bulunan herkes kadına doğru hızla koşmaya başladı. Aracından inen insanlar da hızlıca kadına doğru gittiler. Ben de koştum, yanıma 4 yaşındaki kızımı alarak. Çığlıklar bağırışlar, kadın ne yazık ki ölmüştü. Cansız bir şekilde yerde uzanıyordu. Elim ayağım boşalmıştı. Bir anda aklıma birkaç saat önce jimnastiğe giderken trafikte hapşırdığımda bana “çok yaşa ağabey” diyen gencin sözleri geldi aklıma. Hayat ne kadar kısa ve anlamsız diye düşündüm. Birimiz yaşarken birimiz yaşama veda etmek zorunda kalmıştık aynı gün.
Gerçekten hayat çok kısa ve anlamsız. Anı yaşamak, temas ettiğimiz herkese iyi gelmek ve çevremizdekileri mutlu etmenin yanı sıra onları koruyup kollamak da sanırım bizim görevimiz.
Artık nerede ne zaman bir “çok yaşa” sözü duyarsam yaşamaktan öte ölüm aklıma geliyor. Motosikletinden kalkıp sendeleyerek yere düşen, başını yere çarpan ve anında olay yerinde gözümüzün önünde vefat eden kadının cansız bedeni gözümün önünde bir türlü gitmiyor.
Birimize yaşam birimize ölüm düştü. Tanışmıyor olsak da, ölümünden çok etkilendim. Ruhun şad mekânın cennet kabrin pûr nur olsun kardeşim. Amin.