Geçtiğimiz Mart Ayında Mekke’de Üstadımızın vefatının 65. Yılıyla ilgili bir yazıya başlamıştım, fakat bitirememiştim. Şimdi bitirmek şart oldu çünkü CHP’nin hiç değişmeyen İslam düşmanlığını görünce, ilk akla gelen; madalya sahibi savaş gazisi ihtiyar ve hasta bir adama yaşatılan zulümler oldu… Sadece Bediüzzaman değil ki her samimi Müslüman CHP’den kendi payına düşen zulmü yaşamıştır...

LGBT’li ve imansız gençliği seven CHP, Bediüzzaman’ın imanlı ve ahlaklı nesiller yetiştirme gayretine rahatsız olup, defalarca zehirlemiştir! Milletimize kendini medeni ve akılcılıktan, bilimden yana gösteren CHP, hapishanelerde ilim ve tefekkürü en büyük katık yapan Bediüzzaman’a ilminden ve Âyet-ül Kübra Risalesi ile Allah’ın varlığını, birliğini, kâinattaki mevcudatın lisanlarıyla ispat etmesinden dolayı cemiyetçilik, komitecilik uydurma bahaneleriyle işkence yaşatmıştır… İslam âlemine hizmet ettiği için hilafeti yıkanlar, aynı histeri ile Türk milletine hizmetkârlığı şiar edinmiş Said Nursi’yi bilerek soğuk hücrelerin soğuk taşlarına yıkmak istemişlerdir… Hayatın gayesini yalnızca sefahatte gören CHP, “Ben cinleri ve insanları, ancak bana ibadet -kulluk- etsinler diye yarattım.” İlah’ı buyruğunu hiçe sayıp, o hakikati insanlığa hatırlatanı düzen bozucu görüp, sürgünden sürgüne göndermişlerdir... CHP, yıldızları ve zerreleri melaikeye mescit gören bir tefekkür devine inat, camileri en çirkin hanelere çevirip, melek gibi insanların eline; alın daha besleyici ve sağlıklı diyip, içkiyi tutuşturmuş, kafasına da insanlık ve İslam düşmanı Yahudi’nin şapkasını geçirmiştir. Önce dinden imandan bahseden, sonra da sadece İslam dinini karşısına alan CHP zihniyetine inat, Bediüzzaman Hazretleri hücrelerde, tüm hücreleriyle; Allah demiş, koğuşta Allah demiş, mahkemede de Allah demiş ve inancından asla taviz vermemiştir…

İnsan hayalen işlediği cinayet ve suç için hücrelere atılmaz! Adeta Bediüzzaman’a; sen şunu yaparsın, bunu yaparsın evhamları ve varsayımları ile zülüm yapmaktan keyif almışlardır. İşin aslı: Bediüzzaman’ın sarsılmaz bir iman sağlaması İslam düşmanı CHP’yi öfkeden delirtmiştir… Assanız da, kesseniz de “dünya dönüyor” diyen ve zulme uğrayan Galileo Galilei gibi Bediüzzaman’ın Kâinattan Hâlık’ımızı sorması ve imanı kurtaran meyve gibi hakikatlerle insanlığa iman ve şuurun baharını yeniden yaşatması zulmün zemherisini üstelik kırık camlı ve zemherili hücrelerde cezalandırılmasına sebep olmuştur… Yerinden yurdundan edilmiş, esaret ve zindanlar yaşatılmış Gazi Bediüzzaman’ın ebedi istirahatına bile göz dikilmiş; 27 Mayıs ihtilalcılarının elleriyle mezarından bile çıkartılmıştır! Bu nasıl kin, bu nasıl nefret? Vefatı zamanında bir avuç kalmış iman devine devasa ve ölçüsüz zulüm etmeleri imanını kurtardığı milyonlar gençlik içindi, başına şapka takmadığı ve Allah dediği içindi; hapishaneleri birer terbiye hane ve ilim fakültesi yaptığı içindi... En azılı katil ve suçlular, onun irşadıyla itaatkâr ve vatana millete hayırlı evlatlar oldukları için ve koğuşlarda saf tutup “Allahuekber” deyip, el bağladıkları içindi... Ya dışarıdaki gençlik? Meyhaneye gitmiyor, harama el uzatmıyor; iffetine sahip çıkarak, Üstadımızın yazdığı risalelerle fabrika gibi çalışan hücredeki ilahi sanata, yıldızlardaki sistem ve düzene ve arkasında ki sonsuz kudrete bakıp, kendilerinin de itaat etmesi gereğini düşünüp, seccadenin manevi iklimine koşuyordular... Böyle bir gençliği; maneviyatına sahip, milli şuuru olan bir gençlik, alınları ak, yüzleri ak, vicdanları ise pak imanlı gençliği ve de aklı ve imanı başında yetişkinleri elbette CHP sevemezdi. Ne için ezanları ve camileri susturmuş; ilahi anayasa olan Kur’an’ı ellerden almışlardı? Bu topraklardan İslam’ı yok etmek, hatta; dinimiz Hıristiyanlık olsun diye düşünceleri dillendirmeler ile Anadolu insanı tamamen bozulsun diye ne büyük gayretler, hileler, iftiralar, işkenceler yaşatmıştılar… Ve biri çıktı! Bütün hücreleriyle; avaz avaz bağırarak: Kur’an’ın Allah kelamı, kainatta en yüksek hakikatin iman ve onun ispatı da namaz olduğunu haykırdı… Gözünde cennet sevdası olmayan insanı darağaçları, işkenceler, sürgünler ve alçakça zehirlemeler korkutabilir miydi? Hayır! İnsanlığın imanını selamette görmek için cehennem alevlerini, dünya işkencelerini göze alan büyük bir dava insanını sürgünler ancak hakikatlere vuslat ederdi. Ağaç tepelerini, dağ başlarını tefekkür hane ederdi ve öylede oldu. İyi ki de öyle oldu! İnsanın aklına sevinçten halay çektirecek ispatlarla imanda yeniden ihyanın mimarı ve Kur’an’dan aldığı ilhamlarla ebedi saadetlerin mihmandarı oldu…

Biz senden razıyız ey aziz Üstad! Allah’a sonsuz şükürler olsun ki; İslam’a yapılan saldırıların, Kur’an ve Sünnet-i tahribat hareketinin verdiği travmaların psikoloğu da oldunuz... Hem imanımızı tedavi ettiniz, hem de tahrip olmuş, hayal kırıklığı yaşatılmış duygularımızı tedavi ettiniz... Üstadım: Dünya hayatından emekli edilişinizin 65.yılını CHP'nin maskeli vampirleri sokağa çağırmasıyla ve vampirlerin iş başı yaptığı haberini almamızla burukluk yaşadık... Bu hadise, Ramazan Umresini ifa ederken,  bizlerde derin üzüntülere sebep olmuştu. Mekke'nin sıcağına bu üzüntüler de eklenmişti. CHP o mübarek topraklarda bile hayırsızlığı ile bizleri sarsmaya, üzmeye devam etmişti... Sadece biz değil tüm Müslümanları ve dünya mazlumlarını üzmüştü...

Devletimize ve hainlik görmüş kahraman polislerimize dua ederken, düşünüyordum: CHP her yanlışa düştüğünde, ister istemez eski defterlerden büyük cinayetleri boy gösteriyor... Geçmişi malum olduğu halde, sürekli geçmişine uygun faaliyetler içinde olması eski yaralarımızın kanamasına, din mazlumlarının başlarına gelen zulümlerin hatırlanıp, bizleri kahretmesine sebep oluyor. Ama bir türlü CHP uslanmıyor, bu topraklara fayda vermeye gayret etmiyor. Ne diyelim ki? Temeli İslam düşmanlığıyla atılan bir parti, Müslüman Türk Milletinin hayrına adımlar atamazdı ki!

Bediüzzaman’a yaşatılan zulümlerde, hiç bir zaman, millet sokaklara davet edilmemiş, müspet harekete gölge düşürülmemiştir... Eğer CHP Bediüzzaman’a yaşattığı işkencelerde Üstadımızın müspet hareketinden birazcık ders almış olsaydı; 560 milyarın kaybolmasına sebep olanlar için sokakları karıştırmaz, boykota soyunmazlardı...

CHP Bediüzzaman’a tahammül edilemez zulümleri yaşatırken,  Bediüzzaman millete hususan gençliğe olan muhabbetine boykot yapmamıştır! CHP Bediüzzaman’ı bütün insani haklarından mahrum ederken, Bediüzzaman Cumhuriyete boykot etmemiş; karıncalarda ki hakiki cumhuriyetle avunmuştur…Sadece Bediüzzaman değil, bu topraklarda inancından dolayı zulüm görmüş tüm Müslümanlar, devletin ve cumhuriyetin bekasını canlarından aziz görmüşlerdir…