Bugün, gölgelerin birbirini reveransa davet ettiği, sırların perdelendiği ve adalet arayışının hiç bitmediği bir konuya, Jeffrey Epstein davasına yeniden uzanıyoruz. Bu dosya, sadece cinsel istismar ağının ötesinde, küresel elitin karanlık yüzünü, siyasi ve finansal çıkarların nasıl iç içe geçtiğini acımasızca gözler önüne serdi.
Birinci olarak işaret ettiğimiz Jeffrey Epstein'ın, elindeki kayıtlarla nasıl güçlü isimleri avucunun içine aldığını artık biliyoruz. Prens Andrew'dan Bill Clinton'a, Donald Trump'tan Alan Dershowitz'e uzanan liste, Epstein'ın sadece bir suçlu değil, aynı zamanda bir manipülasyon ustası olduğunu kanıtladı. Adasından çıkan video ve fotoğraf kayıtları, o güçlülerin en mahrem anlarını belgeleyerek onları birer kuklaya dönüştürdü. Peki, Epstein'ın elindeki o delilleri kim aldı? İşte bu soru, onun ölümünün intihar mı yoksa cinayet mi olduğu tartışması kadar büyük bir gizem. Yıllardır bu cevabı arıyoruz, değil mi?
Şimdi asıl bomba: Elon Musk'ın son iddiaları. Geçtiğimiz günlerde Donald Trump ve Elon Musk arasındaki siyasi ittifakın bir anda nasıl da paramparça olduğuna şahit olduk. Önceleri birbirlerini övgüye boğan bu iki dev ismin, ani bir bütçe tartışmasıyla başlayan ve giderek kişisel bir savaşa dönüşen atışmaları, gözleri bir kez daha Epstein dosyalarına çevirdi. Elon Musk, o çok bilinen çıkışlarından birini yaparak, "Gerçek bombayı bırakma zamanı: Trump, Epstein dosyalarında yer alıyor. Açıklanmamasının asıl sebebi de bu. İyi günler, DJT!" dedi. Bu açıklama, yalnızca bir feodun parçası olmaktan öte, küresel siyasetin karanlık dehlizlerinde dönen dolaplara dair yeni bir işaret fişeğiydi. Ancak Musk, bu iddiasını destekleyecek herhangi bir kanıt sunmadı.
Durup düşünelim: Musk'ın bu iddiası, Trump'ın Epstein'la olan ilişkisi üzerine yıllardır konuşulan fısıltıları yeniden alevlendirdi. Trump'ın 1980'lerden itibaren Epstein ile sosyalleştiği, Mar-a-Lago'daki partilerinde sıkça görüldüğü, hatta 1992'de çekilen bir videoda samimi bir şekilde sohbet ederken kaydedildiği biliniyor. 2002'de New York Magazine'e verdiği röportajda Epstein'ı "harika bir adam" olarak tanımlaması, "Benim kadar güzel kadınları seven, hatta birçoğu genç yaşta olan" ifadelerini kullanması hala kulaklarımızda. Uçuş kayıtları da Trump'ın Epstein'ın özel uçağına 1993 ile 1997 yılları arasında en az yedi kez bindiğini gösteriyor. Ancak Epstein'ın tutuklanmasının ardından Trump'ın ani bir dönüş yaparak, onunla 2004'ten beri görüşmediğini ve Epstein'ın uçaklarına veya adasına asla binmediğini iddia etmesi, kafaları iyice karıştırdı. Bu çelişkili ifadeler, Trump ile Epstein arasındaki ilişkinin ne kadar derin olduğunu anlamamızı zorlaştırıyor. Trump'ın, Epstein kurbanlarının avukatı Bradley Edwards'a 2009'daki bir soruşturmada "çok yardımcı" olduğunu belirtmesi ise durumu daha da karmaşıklaştırıyor.
Peki, Elon Musk bu veri akışının neresinde, eli hangi konuda güçlü? Elon Musk'ın iddiasını herhangi bir kanıtla desteklemediğini hatırlatmak önemli. Bu türden hassas dosyalara, özellikle de Federal Soruşturma Bürosu (FBI) tarafından mühürlü tutulan belgelere erişimi olduğuna dair herhangi bir güvenilir ve doğrulanabilir bir kanıt bulunmuyor. Kendisinin "Siyonist yanlısı" olduğunu iddia etmesi, İsrail yanlısı duruşu ve Yahudi cemaatiyle olan karmaşık ilişkisi, onu bu gizemli denkleme farklı bir açıdan yaklaştırıyor. Musk doğrudan bir suçlamayla ve sahibi olduğu X platformu üzerinden alev alev yanan bir tartışma başlatarak bu gizemli denklemin içine dalıyor. Bu, gücün ve etkinin artık sadece geleneksel siyasi arenada değil, aynı zamanda dijital dünyanın kontrolünde olduğunu da gösteriyor.
Epstein'ın iddia edilen Mossad bağlantıları, şantaj ve "bal tuzağı" teorileri, küresel elitlerin sadece finansal değil, aynı zamanda istihbarat oyunlarının da bir parçası olabileceği şüphelerini derinleştiriyor. Evet, bazı eski İsrail istihbarat görevlileri ve araştırmacı gazeteciler, Epstein’ın bir "istihbarat varlığı" olarak kullanılmış olabileceğini öne sürüyor. Hatta bazıları, onun üst düzey kişileri "bal tuzağı" operasyonlarıyla kaydederek şantaj malzemesi topladığını iddia ediyor. Ancak bu iddialar, ne Amerikan ne de başka bir istihbarat teşkilatı tarafından resmen doğrulanmış değil. İsrailli eski başbakan EhudBarak ile Epstein arasındaki iş ortaklığı ve görüşmeler de, bu teorileri daha da alevlendiriyor. Ancak bunların hepsi, henüz doğrulanmamış iddialar ve spekülasyonlardan ibaret.
Bu belgelerin daha evvelde söylediğim gibi Mossad’ın elinde olma ihtimali akıllarda, zamanın bize ne getireceğini göreceğiz. Bu durumda Musk’ın ifşası, Trump’ın üzerinde hâlâ gizli bir elin baskı kurup kurmadığı sorusunu tekrar gündeme taşıyor. Eğer bu iddialar doğruysa, uluslararası ilişkilerde, özellikle de Ortadoğu’daki kritik kararların ardında hangi gerçeklerin yattığını sorgulamamız gerekmez mi?
Belki de tüm bu entrikaların ötesinde, her şeyin üstünde bir hesap vardır. Gazze’de yaşanan soykırımın acımasızlığı, gerçek inançlı Şabat Yahudilerine dahi hasret bırakan siyasi hamleler... Bunlar, "Rabbin de bir hesabı var" sözünü fısıldamıyor mu kulaklarımıza? Adalet, bu kadar kan ve gözyaşının ortasında ne kadar daha ertelenebilir?
Bu oyunun içinde birileri, gerçekleri perdenin arkasında tutmak için çabalıyor. Epstein davası, Amerika Birleşik Devletleri’nde Adalet Bakanlığı’nın eski başkanı Alex Acosta’nın istifasına yol açmış, hatta bazı finans kurumlarına (JPMorgan ve Deutsche Bank gibi) milyarlarca dolarlık davalar açılmasına neden olmuştu. Birleşmiş Milletler (BM) insan hakları uzmanları dahi, Epstein kurbanları için şeffaflık ve hesap verebilirliğin sağlanması çağrısı yapmıştı. Bu, davanın sadece cinsel istismar değil, aynı zamanda kurumsal ve siyasi derinliklere sahip olduğunu gösteriyor. Elon Musk gibi bir gücün, tam da bu hassas zamanda Epstein kartını oynaması, yalnızca kişisel bir atışmadan mı ibaret, yoksa daha büyük bir stratejinin parçası mı? Belki de bu, küresel hesaplaşmaların yeni ve tehlikeli bir safhasına girdiğimizin işaretidir.
Peki siz ne düşünüyorsunuz? Bu karanlık ağın içinde gizli kalmış diğer sırlar ne zaman gün yüzüne çıkacak? Yönlendirmiş gibi olmayı tercih etmem ama hepimizin bildiği gibi adalet bazen yavaş işler, ama hiçbir sır sonsuza dek gizli kalmaz.
Ey ağalar, size de kalmaz! Bekleyelim selametle, Mevlam neylerse güzel eyler…