0
Şeyh Galib, Hüsn ü Aşk mesnevisinin "sebeb-i te'lîf" bölümünde kendi zamanındaki genç şairler tarafından çokça beğenilen Nabî'yi, Hayrabad isimli eseri üzerinden birçok açıdan eleştirir. Bu eleştiri Divan edebiyatı döneminde bir eser üzerine yapılan ve nadir karşılanan ciddi eleştiri numunelerindendir.
Bilindiği gibi Nabî, eserinin "Vech-i Nazm-ı Kitab-ı Hayrabad" başlıklı bölümünde, yaşadığı devrin edebî durumunu karamsar bir tablo halinde tasvir ederek dîvan şiirinin kıymet bilmez, sanattan anlamaz insanların elinde kaldığını ifade ettikten sonra konuyu kendi şairliğine getirmekte ve şiir kudretini överek özgün bir eser olan Hayrabad‟ı yazdığından bahsetmektedir. Ve şiir meclislerinde böyle bir eserin artık vücuda getirilemeyeceği söylenmektedir.
Nitekim Şeyh Galib de şiir kudretiyle ve özgün bir eser yazmakla övünen Nabî'yi bir yüzyıl sonra eleştirecektir. Galib'e göre Nabî, Hayrabad‟ın konusunu Attar‟dan çalmıştır. Yine o, eserde orijinallik bulunmadığını, Nabî‟nin dil ve üslup açısından övüldüğü kadar da iyi olmadığını iddia eder. Burada eleştirinin gözden kaçan tarafı aslında Nabî'nin taşradan gelip payitahta kurulması ve devrin rical ü üdebasından çokça iltifat etmesidir.
Bu kıskanma Mesela şeyh Galib şahsında şöyle zuhur buluyor. Dostları, eğer böyle bir kitap yazarsan Nabî'nin geç yaşta bulduğu şöhreti sen genç yaşta bulabilirsin. O da bu hevesle kalemi eline alıp kırık dökük bir manzume yazar. Hüsn ü Aşk'ın renkleri ve nakışları kötü olsa da bir Evren kumaşını temsil ettiğini söyler ve bu kumaşın elbette Halep bezinden aşağı kalmayacağını söyler. Galib'in şiirine Evren Kumaşı demesi Hindistan dolayında bir kumaştır ki kendisinin Sebk-i Hindî ekolinin temsilcisi olduğunu söylemekte. Nabî'nin şiirini de Halep kumaşına benzetmekle onun klasik şiirinin bayağı temsilcisi olduğunu söylemektedir.
Biz biliyoruz ki Şeyh Galib'in Nabî'yi eleştirmesi, yeni yazdığı eserin önemini beyan etmek ve eleştirdiği eserle mukayese ederek ondan üstün olduğu iddiası taşır. Çünkü daha önceki dönemlerde de Tacizade Cafer Çelebi, Hevesname isimli mesnevisinin "Hasb-i Hal" başlıklı bölümünde eserinin yazılma sebebi olarak bir dost meclisinde konuşulanları göstermekte ve Ahmed Paşa ile Şeyhî‟yi eleştirerek kendi şairlik değerini ortaya koymaya çalışmıştır.
Eleştiri yapan eleştirilmez mi. İşte bu sorunun cevabını da 18. asırda Şair Refî'den gelmiştir. Şair Refî', eseri olan Can u Canan'ı Şeyh Galib'in Hüsn ü Aşk gibi bir eserin yazılamayacağından neş'et bir naziredir. Şair Refî' Diyarbakırlı olup dedesi büyük şairlerden Şair Lebib'dir. Bu şairimiz Nabî'nin etkisiyle şiirler kaleme alır. Onun şiirlerine nazireler yazar. Ki bu olay ister istemez dedesinin divanını karıştırırken ve oradan benzete benzete şiirler yazan Şair Refî'nin Nabî'ye yakınlık duyması doğaldır. Yine Refî' daha eserin girişinde Nabî'den taraf olduğunu onunla beldelerinin yakın olduğunu söylemekle başlar.
Nabî ile beldemiz yakındır
Birbirine şehrimiz karindir (Can u Canan: Üstüner, 180)
Elimizde inceleme imkanı bulduğumuz ve Kaplan Üstüner Hocamızın çalışması olan Can u Canan mesnevisi, "hem Hüsn ü Aşk'a nazire yazma hem de Nabî'yi Şeyh Galib'in kınamasında kurtarma ve onun eserinin beş beytine bile nazire yazılmayacağı iddiasına cevap verme düşüncesiyle kaleme alınmıştır.
Burada Refî', kendisinin -Şeyh Galib'e bir ince bir dokunuşla- Nabî'nin Hayrabad'ını okuduğunu ve bu eserin gerçekten şairin ismini dünyaya duyurduğunu söyler. Refî', Şeyh Galib'in yazdığı Hüsn ü Aşk mesnevisinin de kıymetini inkar etmez. Fakat daha önce vefat eden bir insanın faziletlerini yok sayıp "hezl ü tezyif" etmeyi doğru bulmaz.
Şair Refî', evvela yakın beldeden biri olan Şair Nabî'yi Şeyh Galib tarafından atılan bu kaza oklarından korumak için Allah'ın verdiği tabiat-ı pak ile Galib'in eserine bir nazire yazmayı düşünür. Tabi burda Refî'nin Can u Canan'ı yazmasının başka sebepleri de vardır. Şeyh Galib, eserine nazire yazılamayacağını söylemişti. O bu nazireyle hem Galib'i ilzam ediyor, yani söz ve fikirde galibiyete eriyor. Bu sayede adının da ölümsüz olduğunu iddia ediyor.
Bizce Can u Canan'ın asıl yazılma sebebi şudur. Kendi eserini tanıtma peşinde olan Şair Refî', payitahtta (başkent-İstanbul) ne zorluklarla karşılaşacağını bilir. O, merkeze kurulan şairlerin ve sanatçıların taşradan gelenleri yermesi, onları küçük görmesi -Halep kumaşı değil de Halep bezi gibi küçültücü ifadeler kullanması-Diyarbakır'dan İstanbul'a giden birisinin bilecektir ki kendisi de Urfalıya Halepliye biçilen kumaş boyutlarına göre değer görecektir. Bu nedenle Refî, Şair Nabî şahsında Şeyh Galib'in eleştirilerine cevap vermektedir.
Bir Kitap Okudum:
Viranşehir ilçesine bağlı Sarıbal köyünde çiftçilik yapan ailesiyle yaşayan Zeynep Polat, çeşitli nedenlerle eğitimini ilkokul üçüncü sınıfta bırakmak zorunda kalır. Eğitime açıktan devam eden Zeyneb'in ilk romanı "Yeniden Diriliş" romanı bölgedeki kadınların yaşadığı sorunları dile getiriyor. Yazmama sebep olan şeylerden bir tanesi, bölgemizdeki bir takım örf ve adet adı altında yaşanan yanlışlar oldu." Diyen Zeynep Hanım, Risalelerden sonra başladığı kitap okuma serüvenini Mustafa İslamoğlu hocamızla sürdürüyor. Kendisine okuma ve yazma macerasında başarılar diliyorum.