0

[email protected]

Ramazan ayında kişinin ibadetini olumsuz etkileyen etkenlerden biri de ramazanı eğlence ayına dönüştürme girişimleri… Belediyeler vb kurumların vatandaşın meşru talepleri doğrultusunda hizmet ve etkinlikler gerçekleştirmesi normaldir. Ancak ramazan etkinlikleri, ramazanın ruhuna uygun olmak zorundadır. Ramazanla tam tezat teşkil eden sözüm ona eğlence programları… En dekolte kıyafetlerle, alabildiğine müstehcen şarkılar, türküler… Dansözlü geceler… Sahur vaktine kadar kahvehanelerde kumar oynamalar… Bu haramlar sair zamanlarda yine yapılıyor. Ancak bu isyanların başına ramazan iliştirip Müslüman mahallesinde salyangoz satma durumları neden? Haramları ramazanla meşrulaştırma çabaları…

Böyle de ramazan olur. Müslüman hem orucunu tutar hem kumar oynayabilir, haram işleyebilir, fikrini insanımıza benimsetmek midir gaye? Zaten İslamî kisvemiz eski kisve değil, erkeğimiz eski erkek, kadınımız eski kadın değil artık. Bu dönüşümler kolay yaşanmıyor. Bu iğdiş edilmiş, kuşa çevrilmiş, Müslümanlığımız Allah (c.c) katında nasıl mukabele görür? Doğrusu kendi adıma gayet endişeliyim.

Mesela Mevlana denince neden raks etmek /sema akla geliyor. Raks eşliğinde zikri Mevlana mı ön görmüş, yoksa birileri onun adına uydurmuş mu? Raks eşliğinde zikir hangi İslamî kaynağa dayanır? Tarihte Hacivat ve Karagöz yaşamış mı? Yaşamışsa böyle mi yaşamışlar. Resulullah (sav) ın hiç kahkahayla gülmediğini, sadece tebessüm ettiğini duymayanımız yoktur. Aişe (ra) validemiz der ki:
"Allah Resûlü'nün küçük dili görünecek şekilde kahkahayla güldüğünü hiç görmedim. O (ekseriyetle) tebessüm ederdi." ( Buharî, Tefsîr, 46/2)
Abdullah bin Haris ise; "Resulullah (sav) dan daha çok tebessüm eden bir kimse görmedim." demiştir. (Tirmizî, Menakıb, 10) Çokça gülmeyiniz! Gülmenin aşırısı kalbi öldürür. " (Tirmizî, Zühd, 2)Durum buyken ramazanı gülme ve eğlenmeyle eşdeğer hale getirme çabaları neden? Halbuki ramazan daha çok ahreti hatırlayıp oraya hazırlık yapma mevsimidir.

Ramazan ayının başı rahmet, ortası mağfiret, sonu ise cehennemden azad/kurtuluş olarak müjdelenir, müjdeci ve uyarıcı peygamber (sav) tarafından. Ancak bu üç müjdeye nail olmak, ramazanı ramazan olarak yaşamakla olur. Yoksa tüm kafirler, fasıklar vs de nice ramazanlar geçiriyorlar. Ramazanı yaşamak için yapmamız gerekenler belli: tam manasıyla oruç, daha çok namaz, daha çok Kur'an, daha çok zikrullah, daha çok teheccüd, daha çok cami ve cemaat, daha çok dua, daha çok hayır hasenat vs… peki ramazan eğlenceleri! Bu ibadetlerin hangisine girer?

Faydasız hatta zararlı tartışmalar.

Ramazanımızı bulandıran diğer bir konu… Dikkat ederseniz her ramazan birileri mutlaka bizi birbirimizle didiştirecek bir takım tartışma konularını bulur buluşturur gündeme getirir. Hatta çok kere defalarca tartışılıp eskimiş pilavları ısıtıp önümüze koyar. Bunlar bazen bizim mahalleden olur, bazen mahalle dışından.

Örneğin:

· Hilal tartışması…

· Teravihin sayısı, camide cemaatle kılınmasının bid'at olarak görülmesi…

· Toplu halde cüz sürülmesi…

Ömer (ra) hilafeti zamanında teravihin camide cemaatle ve 20 rekat olarak kılınmasını emretmiş. Bunda Resulullah (sav) ın sünnetine aykırı bir durum olsaydı, "Ey Ömer! Eğer eğrilirsen seni kılıçlarımızla doğrulturuz" diyen onca sahabe buna göz yumar mıydı? Ayrıca biz yarım yamalak bilgi ve amelimizle bu konuyu Ömer (r.a) ve ashap (Rıdvanullahi aleyhim ecmeîn) dan daha mı iyi biliyoruz?

· İçkiyle iftar etmek orucu bozar mı bozmaz mı?

· Adet halindeki kadın oruç tutabilir mi, Namaz kılabilir mi, camiye girebilir mi, cüz sürebilir mi?

Bu tartışmalara sonra değinelim inşallah. Ancak şimdi üzerinde durmak istediğimiz konu neden bu vb konular özellikle ramazanda gündeme getirilip günlerce tartışma konusu yapılıyor. Ve meşhur tabirle "ağzı olan konuşuyor."

Bu konuda gayesi üzüm yemekten çok, bekçi dövmek olan medya, başrolde... Ehliyetli alimler vasıtasıyla toplumu aydınlatmaktan ziyade, insanların kafasını karıştıracak din alimi kılıklı birilerini bulup getiriyorlar.

İşte yeni tartışma konumuz. Bu güne kadar tuttuğumuz oruçlar, 50-80 dakika fazla mı değil mi? Durup dururken bu da nereden çıktı? Asırlardır avamı havasıyla bu ümmetin hepsi yanılmışta sadece falan prof, feşmekan doç bu yanlışı keşfetmiş… "Halif tu'raf" diye bir nükte vardır. Yani meşhur olmak istiyorsan ilginç muhalefetler yap. İsmi tarihe geçsin diye Beyaz Sarayı yakan adam bu kabildendir. Bedevi, zemzem kuyusuna bevl eder. Nedenini soranlara: "insanlar benden bahsetsinler diye yaptım" diye cevap verir. Evet insanlar bahsederler, belki isim de tarihe geçer ama nasıl? Övgüyle mi yergiyle mi, rahmetle mi lanetle mi? Öyle ya tarih Ebu Bekirleri farklı, Ebu Cehilleri farklı anar…

Her ramazan veya belli zamanlarda böylesi şaz fikir ve konuları gündeme taşıyanlar da farklı bir iş yapmıyorlar. Köşede kıyıda kalmış, aklıselim herhangi bir alimin itibar etmediği bir görüş… Müsteşrik vb çevrelerin uydurduğu bir konu… Veya rivayeti kendisinden menkul bir iddia… Fark etmez yeter ki ilginç olsun, tartışılsın ve müddei gündeme gelsin.

Sonuç olarak medyanın veya birilerinin kasıtlı olarak ürettiği bu tartışmalara girmeyelim. Biz ramazan gülistanının başından rahmet gülleri, ortasından mağfiret çiçeklerini olabildiğince bol bol dermeye devam edelim ki sonunda da azad olanlardan olalım ve kurtuluşa erelim inşallah. Faydasız tartışmalara girdikçe, bu sevap, hayır ve bereket ikliminin fırsatlarını kaçırmış oluruz. Allah'ım! Ramazanı bizden razı kıl… Ramazan'dan azami derecede istifade etmeye bizleri muvaffak eyle… Âmin… Selam ve dua…