Pablo Escobar; Kolombiyalı uyuşturucu karteli…
1970-1993 yılları arasında rüşvetle ele geçirdiği legal siyasi partiyi aparat olarak kullanan, her şeyin güzel olacağını vadeden, terör örgütleriyle her türlü uzlaşan, binlerce insanı katleden ve cumhurbaşkanı olma planları yapan çete elebaşı.
Escobar’ın devletleşmiş hali İsrail ve onun Siyokemalist yapıları bugün de aynı algı yöntemleriyle toplumu narkozlamaya devam ediyorlar.
Maddi naorkoz…
Siyasi ve sosyal narkoz…
Yalan…
Devamlı yalan…
Hep yalan…
Narkoz…
6-7 Mart 2025’te Suriye’nin Lazkiye’de mezhep çatışmalarıyla iç savaş planlayanların İBB’de rüşvet, irtikap, ihaleye fesat karıştırma, terör örgütleriyle iş birliği ve suç örgütü kurma, yönetme iddialarıyla tutuklananların serbest bırakılması için 19 Mart’ta İstanbul başta olmak üzere Türkiye’nin bazı illerinde iç savaş çığırtkanlığına soyunmaları asla tesadüf değildir.
Pablo ESCOBAR bir model…
Cinayetlerini siyaset perdesiyle örtmeye çalışan bir çete lideri modeli…
İsrail…
Siyokemalizm…
Kamuoyunun dikkatlerini suç unsurlarından uzaklaştırıp suçu örtmek, unutturmak için siyasi argümanları kullanıyorlar. Öyle ki on sekiz aydır lal, kör ve sağır oldukları Gazze soykırımını da artık kullanma gereğini duyuyorlar. Ama yine de İsrail’e toz kondurmuyorlar. Sanki Gazze’de bir doğal afet var da o yüzden binlerce çocuk, kadın, genç, yaşlı ölmüş…Katili hiç telaffuz etmiyorlar.
Gazze için dayanışma mitinglerine gidenlerin sanki ağzını burnunu kıranlara hukuksal destek vermemişler, Gazzelileri terörist ila etmemişler…
Yalan ve istismar en elverişli sermayeleri.
Cinayet ve Hıyanet Platformunun narkoz yöntemleri
Lazkiye’de Esad artıkları neyse, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde, Türkiye Cumhuriyetindeki başörtüsü düşmanı Siyokemalistler de odur.
***
İkna Odalarının her yerde şefleri var.
Massachusetts eyaletindeki Tufts Üniversitesi doktor öğrencisi Rümeysa ÖZTÜRK, Filistinlilere yapılan soykırıma karşı sesini çıkardığı için 25 Mart 2025’te iftar vaktinde Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza Dairesinin (ICE) İkna Odacılarınca gözaltına alınırken Escobarcılar da Saraçhane’de milletin mukaddesatına küfürde yarışıyorlar, yeri ve millî markalarına saldırıyorlardı.
Bu durum tam bir Siyonist narkozdur.
İsrail, Türkiye ve bölge gündemini belirlemeye çalışıyor.
Nasıl ki,15 Temmuz işgal girişimine tiyatro diyerek cuntayı perdelemeye çalıştılarsa bugün de hem Gazze soykırımını hem de tarihin en azılı rüşvet çetesini perdelemeye çalışıyorlar.
Yerli ve millî ürünlere, aile kurumuna, toplumun değerlerine saldırıyla İsrail’in Filistin’deki saldırıları koordinelidir.
İsrail’in dostunu dost, düşmanını düşman biliyorlar.
Türkiye’nin ekonomik olarak krize, kaosa sürüklenmesi için açıkça efendilerinin kapılarında bazen el ovuşturup gerdan kırıyor, bazen zırlaya zırlaya zırlaya ağlaşıyorlar.
İnsanların refah ve mutluluğundan son derece korkuyorlar.
***
“Sadece son üç yılda Batı Şeria’da 20 bin civarında zeytin ağacının işgal ordusu tarafından kesildiği ve böylece Filistinlilere yaşam olanağı bırakılmadığı görülmektedir. Filistin ekonomisini tam anlamıyla kontrol eden İsrail, işgal sürecini sadece Filistinlileri katlederek değil aynı zamanda yaşam şartlarını zorlaştırmak ve bağımsız ekonomik faaliyetlere izin vermemek suretiyle de sürdürmektedir. Bu yönüyle İsrail’in her türlü aracı kullanarak çok boyutlu bir soykırım gerçekleştirdiğini ifade etmek yerinde olacaktır. Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK) Filistin’de İnsan Hakları İhlalleri ve Gazze Soykırımı Raporu” (Yönetici Sunumu s.18)
Pablo ESCOBAR sadece bir şahıstan ibaret değil, düşünce ve “yaşam” tarzıdır; İsrail ve Siyokemalizm iç içedir.
Terör, uyuşturucu ve rüşvetin olduğu yerde mutlaka İsrail ve Siyokemalizm de vardır.
Ama…
ESCOBARLAR kaybetmeye mahkumdurlar; ehli vicdanlar birlikte hareket ederse…