İstanbul Çağlayan Adliyesi’ndeki müze, İstanbul Hakim ve Savcılar Derneği’nin öncülüğünde, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın desteğiyle hazırlandı ve 15 Nisan 2019 tarihinde ziyarete açıldı.

Resimaltı- Müze koleksiyonunda, adalet sembolü olan terazi ve kılıç figürlerinin yanı sıra, Osmanlı armalı eski adliye mühürleri ve 1920’li yıllara ait el yazması duruşma tutanakları gibi çok nadir parçalarda yer alıyor.

İstanbul Çağlayan Adliyesi’nin içinde bir müze olduğunu biliyor muydunuz? Aslında bilmemiz gayet normal, çünkü bir adliye koridorunda yürürken çoğu insanın gözü saatindedir. Duruşma saatine, savcı odasına, bir imzaya ya da bir karara yetişme telaşı… Oysa aynı koridorlarda, konuşmayan ama çok şey bilen sessiz tanıklar vardır. Eskimiş bir cübbe, sararmış bir dosya, bir duruşma salonunun ahşap sıraları…

İşte Şehit Mehmet Selim Kiraz Yerleşkesi adıyla bilinen İstanbul Çağlayan Adliyesi’ndeki müze, İstanbul Hakim ve Savcılar Derneği’nin öncülüğünde, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın desteğiyle hazırlandı ve 15 Nisan 2019 tarihinde ziyarete açıldı. Şehit Mehmet Selim Kiraz Yerleşkesi, kamuoyunda bilinen adıyla Çağlayan Adliyesi, Türkiye’nin ve Avrupa’nın en büyük adli yapılarından biridir. 2011 yılında hizmete açılan bu büyük adli kompleks, yalnızca hukuki süreçlerin yürütüldüğü bir yapı olmanın ötesinde, yargı tarihini görünür kılmayı amaçlayan kültürel ve eğitsel bir işlev de üstlenmektedir. İstanbul Adalet Sarayı bünyesinde oluşturulan sergi alanları, ileride kurumsal bir “Adliye Müzesi” kimliği kazanabilecek niteliktedir.

OSMANLIDAN GÜNÜMÜZE GÖRSEL YARGI TARİHİ

İstanbul Adalet Sarayı içerisinde, “Geçmişten Günümüze Yargı Çalışanlarının Giysileri” başlığıyla düzenlenen sergi, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e uzanan yargı tarihini somut unsurlar üzerinden ziyaretçilere sunmaktadır. Bu sergide kadı, hâkim, savcı, avukat, mübaşir ve kolluk görevlilerine ait tarihî kıyafetler, adliye araç gereçleri ve mesleki semboller kronolojik bir düzen içinde teşhir edilmektedir. Müzede genellikle aşağıdaki kategorilere ait eser ve belgeler sergilenmektedir: Nazım Hikmet’in “Memlekete Dair” şiirini yazdığı iddia edilen Bursa Cezaevi’nden çıkma bir tahta masa Bu eser, müzenin en dikkat çeken parçalarından biri olarak belirtiliyor. Tarihi Mahkeme Kararları ve EvraklarOsmanlı döneminden (şer’iyye sicilleri gibi) ve Cumhuriyet’in ilk yıllarından önemli dava dosyaları, kararlar ve resmi belgelerin örnekleri. Kıyafetler – Tarihi hâkim, savcı ve avukat cübbeleri. Adliye Eşyaları Daktilolar, mühürler, şablonlar, dosyalar, eski yazı makineleri, tartı aletleri gibi adliye yaşamında kullanılmış objeler. Fotoğraflar ve Tablolar Tarihi adliye binalarının, önemli hukukçuların ve adliye yaşamından kesitlerin fotoğrafları; adaleti temsil eden tablo ve gravürler. KitaplarNadir hukuk kitapları ve mevzuat metinleri. Sembolik Eserler Adaletin sembolü olan terazi, kılıç gibi objelerin temsili örnekleri.

ESKI SULTANAHMET ADLIYESI’NDEN ESİNLENİLDİ

Sergi alanının en dikkat çekici bölümlerinden biri, eski Sultanahmet Adliyesi’nden esinlenilerek oluşturulan tarihî duruşma salonu canlandırmasıdır. Bu bölümde, geçmiş dönem adli yargılama süreçleri temsili figürler ve mekânsal düzenlemeler aracılığıyla ziyaretçilere aktarılmaktadır. Böylece ziyaretçiler, yalnızca bilgi edinmekle kalmamakta, aynı zamanda tarihsel bir adalet ortamını deneyimleme imkânı da bulmaktadır.

HUKUK DÜNYASINDAN TAM NOT ALDI

Müze, açıldığı günden bu yana hukuk camiasının da dikkatini çekti. İstanbul Barosu Dergisinde çıkan bir yazıda, müzenin “mesleki hafızanın korunması ve hukukçu adayları için canlı bir ders materyali” olduğu vurgulanırken, TAKD (Türkiye Adalet Kurumları Dergisi) gibi yayınlarda da adliye müzeciliğinin önemine dikkat çekildi. Hukuk tarihçileri, özellikle orijinal şer’iyye sicilleri ve erken Cumhuriyet dönemi evraklarının sergilenmesini, “yargının yazılı hafızasının halka açılması” olarak değerlendiriyor.