Aşkın matematiği olur da ayrılmanın bilimsel bir dayanağı olmaz mı? Tabii ki var. Terkedileceğimizi aslında fark edebiliyoruz. Ancak fark ettiğimize inanmak isteyip istememe artık size kalmış…
İlişkiyi başlatmak mı, sürdürmek mi yoksa sona erdirmek midir daha zor olan? Eminim buna hepimizin farklı cevapları olacaktır. Bu üç aşama da aslında ayrı bir yönetim becerisi gerektirir.
İletişim Bilimci Prof. Dr. Mark Knapp ilişkisel iletişim alanında ilişkilerin kopma sürecini tanıtan bir model geliştirmiş. Modeli size anlatacağım. Artık inanıp inanmamak, günlük hayatınızda kullanıp kullanmamak size kalmış…
Bir ilişkinin potansiyel olarak yavaşlama veya kopma aşamasının ilki ayrım yapmadır. Bireysellik, bireysel aktiviteler çift için daha çok hedef haline gelir. Taraflardan biri bireysel olarak çokça bir şeyler yapmak ister (bu yoğun talepte ilişkide sınırlar gözden geçirilmelidir. Taraflardan birinin alanı ihlal ediliyorsa, duygusal bağımlılık, baskın davranış stilleri gibi durumlar söz konusu ise yine bireyselleşme talepleri görülebilir). Bu süreçte “biz” kavramının yerini “sen ve ben” alır. İlk zamanlarda oldukça uyumlu olduklarını düşünen ve farklılıklarını görmezden gelen çiftimizde bu aşamada farklılıklar sorun olmaya başlar.
İkinci aşama sınırlamadır. Çift arasında gergin ve seyrek bir iletişim görülür. İlk aşamadaki sorun olan konular yerini tartışmalardan kaçınmak adına güvenli konulara bırakır. Ancak bu aşamada sorunlar hasır altı edilmeye başlandığı için uzun sürmeyecektir.
Üçüncü aşama ise çökmedir. Diğer bir adıyla durgunluk evresidir. Bu aşamada iletişim daha da azalır. Çiftler bu süreçte zihin okumaya da başlar. Yani hayali iç konuşmalar gerçekleşir. Partnerlerinin tepkisini zihinlerinde gerçekmiş gibi varsayarlar ve bu da partnerlerinin tepkisini önceden belirledikleri için gerçek bir konuşmadan kaçınmalarına yol açar.
Kaçınma ise artık köprüden önceki son çıkış gibi olan aşamadır aslında… Ancak ne yazık ki bu aşamada çiftler birbirlerinden fiziksel olarak da uzaklaşmaya başlar. Çiftimizin arasında bir sorun olduğu dışarıdan da anlaşılır hale gelir. Aralarında artık adeta düşmanca bir tutum belirir.
Ve ne yazık ki son aşama… Bu zamana kadar biriktirilen tüm taşlar bu aşamada dökülür. Hiçbir bitiş ne yazık ki kendi sorumluluğunu almaz. Yıkıcıdır.
Oysa ki açık ve kibirden uzak bir iletişimin çözemeyeceği pek az sorun vardır. Ancak ne yazık ki duygusal ilişkilerimiz zamanla savaştığımız cepheler haline bürünür. İlişkiler bir günde bitmez. Her gün biraz daha konuşulmadığı için sona erer.
Evet Knapp hocamız bize bilimsel olarak kopuşun adımlarını anlattı. Peki biz, o ilk adımlar atılırken durup birbirimize bakmayı, temas etmeyi seçemez miyiz? Hadi söyleyin bakalım siz şuan ilişkinizde neredesiniz?