“- Atatürk ile dedem 1907'den itibaren aynı orduda görev yapıyorlar. Aynı sokakta yan yana evlerde oturuyorlar. Bir dönem de Beyoğlu'nda ortak bir ev kiralıyorlar. Dedem Kurtuluş ve Çanakkale savaşlarının lojistiğinin başındaki isimdir. Çanakkale Savaşı dedemin hazırladığı seferberlik planı sayesinde başarılı oluyor. Atatürk 10'uncu Yıl Marşı'nda bir mısranın üzerini çiziyor ve dedem için 'Demir ağlarla ördük anayurdu dört baştan' diye yazdırıyor. Milli İstihbarat Teşkilatı'nın da fikir babasıdır. İstihbaratın resmi varlığının gerekliliğini Atatürk'e bildirmiş ve teşkilatın kurulmasını sağlayan genelgenin altındaki 13 imzadan biri dedemindir.
“- Dedeniz tarih kitaplarında hiç yer almıyor...
“- Hatıratlarını Türk Tarih Kurumu'na veriyor ve 10 bin lirayı da basım masrafı olarak bağışlıyor. Öldükten bir yıl sonra yayımlanması şartıyla. Ama aradan 49 yıl geçmesine karşın hatıratları basılmadı. İkinci nedeni ise çok tevazu sahibi insanmış. İsmet İnönü'nün Genelkurmay İkinci Başkanlığı teklifini kabul etmiyor. Atatürk de dedemin cephe ve asker sevkıyatının başarılı gerçekleşmesi için Demir Yolları’nın başına geçmesini istiyor. Kabul ediyor.
“- Dedenizin azınlıklara karşı tutumu nasıldı?
“- Osmanlı'da Demir Yollar'ında görev yapan iki bin kişinin bini Türk. Geri kalanı Rum ve Ermeni. Bunların da yarısı Anadolu'nun işgali sırasında Yunan birliklerine katılmış. Kalanları ise işleri bırakması için Kuvayı Milliyeciler tehdit ediyor. Dedem gayrimüslim çalışanlara baskı yapılmasına tepki gösteriyor 'Vatana ihanet edenler zaten gitmiş. Kalanlar bu ülkenin topraklarına sahip çıkıyor. Onlara işi bıraktırmak yerine sahip çıkmamız gerekir' diyor. Bunun üzerine gayrimüslimlere dokunulmuyor.
“- Peres'e ne anlattınız?
“- Dedemin kim olduğunu ve 20 bin Yahudi'yi soykırımdan nasıl kurtardığını anlattım. Ardından da 'Büyükelçi' isimli kitabımı önüne koydum ve resmi arşivlerden hazırladığımı söyledim. Bunun üzerine ‘Ben niye bu hikâyeyi hiç duymadım. Bu dinlerarası diyalog, medeniyetler arası ittifak ve bölge barışı için çok önemli’ dedi. Hemen çıkartıp bana bir kalem uzattı ve imzalamamı istedi. Ben de imzaladım. Ama kalemini vermeyi unuttum. Gül, dirseğiyle beni dürterek Adamın kalemini versene' dedi. Kalemini hemen geri verdim. Kalemi elimde tutuyordum, iyi ki cebime koymamışım. Peres, ardından kitabın İngilizcesinin olup olmadığını sordu. Olmadığını ve kısa bir süre sonra basılacağını söyleyince ısrarla basılır basılmaz göndermemi söyledi.
“- İngilizcesi ne zaman çıkacak?
“- İngilizcesi yeni edite edildi. Kitap yayınevinden çıkar çıkmaz göndereceğim. İsrail, soykırım sırasında üç kişiyi kurtaran kişilere bile madalya veriyor. Bu konuda inanılmaz hassaslar. Çok ayrıntılı araştırmalar yapıyorlar. Soykırımda kendilerine yardım edenleri tek tek buluyorlar. Dedemin yaptığı en büyük kurtarma operasyonu.
“- 'Büyükelçi' kitabınızda dedenizin İstanbul işgal edildiğinde, Garih Ailesi'nin evinde saklandığı bilgisi var. Dedeniz de soykırımdan Yahudileri kurtarıyor. İlginç bir tesadüf değil mi?
“- Atatürk, Anadolu'ya geçmesini istediği subayların listesini dedeme yolluyor. Dedem de bu subayları Anadolu'ya gönderiyor. Hem subay hem de silah sevkıyatında dedeme yardım edenlerden biri de öldürülen Üzeyir Garih'in babası Azra Garih. Dedem onların evinde saklanıyor. Ama o dönemde Türkiye'de çok gayrimüslim yaşıyordu. Komşunuz ya Ermeni, ya Rum'du. En önemlisi dedem İngilizlerden kaçıp Ankara'ya gidiyor. Bu kentte de Ankara Yahudi Cemiyeti Başkanı'nın evinde kalıyor.
“- Dedeniz ile Atatürk ne zaman aynı evde kalıyorlar?
“- Beraber görev aldıkları Hareket Ordusu zamanında. Selanik'te görev yapıyorlar ama 1909 yılından itibaren bir müddet Beyoğlu'nda Lebon Pastanesi'nin karşı sokağında ortak ev tutuyorlar. Yani Markiz'in karşısındaki sokağın içinde. Dedem binbaşı, Mustafa Kemal ise o zaman binbaşı ile yüzbaşı arasındaki bir rütbe olan kolağası.
“- Görevleri Selanik'te neden İstanbul'da ev kiralıyorlar?
“- İkisi de genç ve yakışıklı Osmanlı subayı... Görev yaptıkları Selanik'te çapkınlıkları zaten biliniyor... İstanbul'a gelip gittiklerinde kullanıyorlar bu evi.” (http://www.gazetevatan.com/ata-nin-beyoglu-ndaki-capkinlik-evi-149960-yasam/; 23.6.2019; Mustafa Kemâl’in Hastalığı, Ölümü, Cenâzesi; Yeni Söz, 7-9.8.2019/317-319)
Bu mülâkatta pek dikkat çekici bir iddiâ da, “Çanakkale Savaşının Kıvırcık’ın dedesinin hazırladığı seferberlik planı sayesinde başarılı olduğu”dur... Milletimizin muazzam fedâkârlıklarla kazandığı her zaferi, her muvaffakiyeti, nalıncı keseri gibi, hep kendilerine yontuyorlar! Milletimize tahakkümlerinin en mühim bir vâsıtası, bu hakîkatsiz propagandadır.
Mustafa Kemâl’in (Burhan Asaf Belge’nin karısı) Zsa Zsa Gabor’la “mâcerâ”sı
Bu bahsi, birkaç ilâveyle berâber, esâs îtibâriyle, Milletimize Revâ Görülen Kültür Jenosidi ünvânlı eserimizden (Ankara: Hitabevi Yl., Mayıs 2014, ss. 286-293) ik̆tibâs ediyoruz.
Mezk̃ûr eserimizde, Burhan Âsaf Belge’yi, (Kemalist Totaliter Rejimin têsîsinin onuncu senesi münâsebetiyle) Vedat Nedim Tör’le ortaklaşa kaleme aldıkları Osmanlı İmparatorluğundan… Türkiye Cümhuriyetine. Nasıldı? Nasıl Oldu? isimli resmî propaganda kitabı vesîlesiyle bahis mevzûu etmiştik.
Burhan Âsaf Belge (Şam, 2.1.1899 – Almanya, 23.8.1967, Ankara Karşıyaka Mez.), 1937 – 1941 senelerinde, bilâhare dünyâ çapında şöhret kazanan bir aktris olacak Zsa Zsa Gabor’un eşiydi.
Vedat Nedim gibi Burhan Âsaf da, Almanya’daki tahsîli esnâsında, Yahûdi-Komünist Spartakist hareketine (Rosa Luxemburg, Karl Liebknecht, v.s.) intisâb etmiş, Türkiye’ye avdetinde, arkadaşıyle berâber, Selânikli Komünist lideri Dr. Şefik Hüsnü’nün Fırkasında yer alarak Komünizmi yaymıya çalışmıştı. 1925’te, Falih Rıfkı Atay’lar, Şevket Süreyya Aydemir’ler, Ahmet Cevat Emre’ler, v.s. ile berâber, Dr. Şefik Hüsnü’nün neşrettiği Aydınlık mecmûasında yazmaktaydı. (Bkz. Türkçenin Istılâh Mes’elesi 2013: 132 v.d.)
Müteâk̆iben, Kemalizme transfer edilince, Devlet Demiryolları Umûm Müdürlüğü ve Riyâseticumhûr Tercümanlıklarında, Anadolu Ajansı Mütercimliğinde bulundu, Anadolu Ajansı’nın Bükreş ve Balkan Muhâbirliğini yaptı. Bilâhare, daha birçok resmî müessede çalıştı, Matbûat Umûm Müdürlüğü’nde Başmüşâvir iken, 1943 senesinde, Etüd Hey’etinde Propaganda Mütehassısı mevk̆iine getirildi. Mustafa Kemâl’in Hâkimiyet-i Milliye (sonradan Ulus) gazetesinin devâmlı yazı kadrosuna dâhildi.
Sonraki senelerde, Tan, Vatan ve Tanîn’de çalıştı. 1945’te gittiği İzmir’de Demokrat İzmir’e iki sene başmakâleler yazdı ve 1946’da yeni kurulan İzmir Gazeteciler Cem’iyeti’ne Reîs seçildi. Bir müddet, Demokrat Parti’nin nâşir-i efkârı Zafer’in Başmuharrirliğini de o deruhde etti. 1957’de DP’den Muğla Milletvekîli olarak Meclis’e girdi, 27 Mayıs Darbesi sonrası müebbed hapse çarptırıldı, fakat nisbeten kısa bir müddet sonra, 1963’te affedildi, ölünciye kadar Alman Radyosu’nda çalıştı. (http://www.byegm.gov.tr/genel-mudurlerimiz.aspx; 3.10.2013)
(http://tr.wikipedia.org/wiki/Burhan_Asaf_Belge; 10.8.2012)
(http://www.igc.org.tr/kaybettiklerimiz.php?detay=658&harf=0) (10.8.2012)
Türkiye’nin 1965 senesi Bilderberg Group ekipinde o da vardı. (Bkz. Bilderberg Group kitabımız, İstanbul: Kayıhan Yl., 1979, ss. 9, 365)

Burhan Âsaf Belge, 1937 ve 1939’da, kısa bir müddet, vekâleten Matbûat Umûm Müdürlüğünü deruhde ettiği günlerde… (http://www.byegm.gov.tr/genel-mudurlerimiz.aspx; 3.10.2013)
***
Zsa Zsa Gabor (Sári Gábor; Budapeşte, 6.2.1917 – Los Angeles, 18.12.2016), zengin bir Yahûdi âilenin kızı olarak doğdu. (https://fr.wikipedia.org/wiki/Zsa_Zsa_Gabor; 8.10.2025) Babası, elmas kuyumcusuydu. (https://www.lefigaro.fr/culture/zsa-zsa-gabor-star-eternelle-se-voit-dedier-un-musee-a-budapest-20220528; 8.10.2025) 1933’te Macaristan güzellik müsâbakası ikincisi olmuş, bir sene sonra Viyana’da tiyatro oyunculuğuna başlamıştı.
Türkiye’deki bâzı gazetelerde çıkan haberlere göre, Burhan Belge, 1936 senesinde gittiği Macaristan’da, Macaristan Güzellik Kraliçesi Zsa Zsa Gabor ile tanışmış, onunla Türkiye’de 1937’de evlenmiş ve evlilikleri 1941 senesine kadar sürmüştür. (Fransızca Wikipedia’ya göre de, Belge ile evlilik seneleri 1937-1941’dir.)
Gabor, arkadaşı Wendy Leigh’e yazdırdığı One Lifetime is not enough (Bir Ömür Yetmez) isimli hâtırâtında (Delacorte Press, First Edition: November 1991, 311 p.), Burhan Âsaf ile evliyken, Ankara’da bir yasak “aşk” yaşadığını ve bu “aşk”ın altı ay sürdüğünü iftihârla anlatmaktadır. Ankara, bu dedikoduyle çalkalanmış, vazıyetten habersiz olması mümkün olmıyan, ancak bu alâkaya göz yummak mecbûriyetinde (?) kalan Burhan Âsaf, karısından ancak 1941 senesinde boşanıp onu Amerika’ya göndermiş, kadın, orada meşhûr bir “aktris” olmuş, onlarca sinema ve yine onlarca televizyon filminde oynamıştır.