Kadının ruhuyla, sabrıyla ilmek ilmek işlendiği yerdir yuva.
Kadının omuzlarında büyür evin sessiz mucizesi…
Bir tül gibi hafif ama çelik gibi dayanıklı.
Emeğiyle ocak yanar, bir nefesiyle evi toparlar, bir gülüşüyle çocukların içini ısıtır.
Ailenin manevi direği odur. Anne olmak sabır işidir. Bazen hiç bir şey konuşmaz. Sessizce halleder her şeyi. Ama herkes onun varlığıyla konuşmayı öğrenir.
Sabır, kadının ellerinde şekillenir.
Gece uykusuz kalışlarında, sabahın erken saatlerinde hazırladığı sofralarda, çocuğun ateşi çıktığında merhametle koşuşunda, hem çalışıp, hem eve yetişmesinde kimi zaman …
O görünmez bağ tam da burada örülür işte. "Aidiyet."
Bir evin kökü olmak, toprağı beslemek, dalları göğe kaldırmak…
Kadının yazgısı değildir çok çalışmak. Kadının topluma armağanıdır verdiği çaba. Nesillerin imarıdır. Çocuğa kattığı her şey zamana dokunuştur.
Anne sabırdır.
Defalarca aynı hikâyeyi anlatıp yine de sıkılmayan, küçücük bir gözyaşının ardındaki koskoca duyguyu çözmeye çalışan,kırılan bir oyuncağın değil, kırılmak üzere olan bir kalbin telaşını hisseden…
Yapan, onaran, düzelten çekip, çeviren, kollayan. Muhabbet ve mukavemeti aynı kalbe sığdıran. Çocuklarının büyüme seyrinde kalbinin tüm güzelliklerini ince ince ortaya koyan . Özü koruyan. Fıtrata bağlı tertemiz insanların zeminidir anne.
Ve baba…
Onun huzurla verdiği destek, yuvanın çatısına çakılan sağlam bir çivi gibidir.
Kadının yorgunluğunu hafifleten, onun direncini görünce daha da dik duran bir gövde.
Birlikte yürüdükçe güçlenen bir yol ortaklığıdır onlarınki..
Omuzlar yanyana durur. "Ben buradayım" cümlesi ne de kıymetlidir.
Eşlerin sabrı, sadece iki insanın değil, iki yüreğin aynı ritimde atmaya çalışmasının ahengidir.
Fırtına çıktığında ne kadar sarsılsalar da düşmemelerinin sebebi bu ortak köktür.
Ve çocuklar…
Annelerinin müşfik sesinden dünyayı öğrenir.
Babalarının sükûnetinden dengede durmayı.
Evdeki huzur, iki yetişkinin birbirine verdiği değerin yankısıdır aslında.
Yorgunluk hafifler, uykusuzluk un ufak olur çünkü sevgi, yükleri taşımak için değil, hafifletmek için vardır.
Aile bu sabır ve huzurla büyür.
Dik durabilen bir çadır gibidir rüzgâra karşı.
Direği güçlü olursa, ipleri sağlam olursa, en sert fırtına bile gelip geçer.
Geride kalan ise, aynı sofranın etrafında toplanmış kalplerdir.
Aynı duanın sıcaklığıdır. Aynı yuvanın hiç eksilmeyen kokusu…
Çünkü sabır, çocuğun karakterinin hamuruna karışan maya gibidir. Az görürsün ama her şeyi kabartır.
Her davranışı taşır, her sözü yoğurur, her hatayı insanileştirir.
Ve en sonunda sabırla büyüyen çocuklar kökü derinde, rüzgâra karşı dimdik duran o ağacın yeni filizleri olur.
Kendilerini bilir, başkalarını incitmeden yaşarlar.
Çünkü sabırla büyüyen her çocuk dünyaya öfkelenmeden , daha çok merhamet taşır.
İşte sabırla alınan yol hikâyesi budur.
Kadın sabırla kök olur kurumayan, kurutmayan. Adam gövde olur, çocuklar dal, yaprak, meyve olur.
Ve o ağaç ki, her mevsimde yeniden filiz verir.
Her sabırlı yetişkin de , geleceğin huzurlu çocuklarına edilen sessiz bir dua gibidir vesselam...