Bir genç canına kıydığında hepimiz üzülüyoruz. Sosyal medyada paylaşım üstüne paylaşım, gözyaşları, ağıtlar, övgüler…
“Ne iyi bir insandı.”
“Dayanamadı yazık.”
“Hak etmedi bu hayatı.”
“Huzura kavuştu…”
Peki ya sonra?
Sonrası daha da feci. Bu sözleri duyan başka bir genç, karanlık bir odada otururken, kendine şöyle diyor:
“Demek ki ölürsem herkes beni anlayacak… Ölürsem belki değerimi fark ederler…”
Farkında değiliz ama biz, intihar edenin ardından kullandığımız yanlış ifadelerle, başka hayatların ipini çekiyoruz.
İslam Ne Diyor?
Resûlullah (s.a.v) buyurur:
“Kim kendini dağdan atarak intihar ederse, cehennem ateşinde kendini dağdan atmaya devam eder.” (Buhârî, Tıbb, 56)
Bir başka hadisinde:
> "Kim kendini öldürürse, cehennemde de kendini öldürmeye devam eder." (Müslim, Îmân, 175)
Bu hadisler, intihar eden bir kişinin eyleminin ahirette dehşetli bir karşılığı olacağını bildirmektedir. Kişi dünyada hangi yöntemle intihar etmişse, ahirette o acıyı azap olarak tekrar tekrar yaşayacaktır. Buradaki tekrar, sürekli ve süreklilik arz eden bir azabı ifade eder.
Bu ceza şekli:
İlahi adaletin bir yansımasıdır. İntiharın hafife alınamayacak kadar ağır bir suç olduğunu vurgular. Kulun, Allah’ın verdiği canı izinsiz olarak sonlandırmasının bir isyan olduğuna işaret eder.
Neden Bu Kadar Ağır Bir Uyarı?
1. Canın sahibi Allah’tır. İnsan, kendi bedeninin ve hayatının sahibi değildir; o bir emanetçidir.
2. İntihar, Allah’ın rahmetinden ümit kesmek anlamına gelir ki, bu da büyük günahlardandır.
3. Toplumsal etkisi büyüktür. Bir insanın intiharı, başka insanlara da örnek olabilir ve zincirleme trajedilere yol açabilir.
4. Sabır ve tevekkül yerine isyanı tercih etmek, kulun Rabbine karşı güvenini kaybettiğini gösterir.
İbretlik Yönüyle:
Bu hadis bize şunu söyler:
Zorluklar geçer, intihar kalıcıdır. Sabret, dua et, yardım iste. Çünkü Rabbinden başka sığınak yoktur.
Bu hadis, müminlere intihar gibi ağır bir eylemin dünyadaki acılardan daha büyük bir ebedî pişmanlık getireceğini hatırlatır. Aynı zamanda, psikolojik desteğin, sabrın, duanın ve sosyal dayanışmanın önemini de dolaylı olarak ortaya koyar.
Unutma: Allah her dert için bir çare yaratmıştır. Ölüm çözüm değil, imtihanın sonudur.
Yaşamak sabırdır, direnmek ibadettir.
İslam’a göre hayat Allah’ın bir emanetidir. İnsan kendi canı üzerinde bile mutlak tasarruf sahibi değildir. İntihar; Allah’a güveni yitirme, sabrı bırakma ve teslimiyeti terk etme anlamı taşır.
Elbette ki intihar edenin halini yalnızca Allah bilir. Biz hüküm veremeyiz. Ama intiharı övemez, yüceltemez, meşrulaştıramayız. Çünkü bu, dinen haram olduğu gibi toplumsal olarak da tehlikelidir.
Vicdan Değil, Hikmetle Konuşmalı
Bu meselede duygularımızla değil, hikmetle konuşmalıyız. “Çok acı çekmişti, rahmet olsun” demek yerine, gençlere hayatın kıymetini, sabrın değerini, imanın gücünü anlatmalıyız.
Her intihar, ümmetin bir ferdini daha kaybetmektir. Ve her yanlış söz, başka bir genci o sona bir adım daha yaklaştırmaktır.
Ne Yapmalı?
İntiharı romantikleştirmeyin.
“Cennetlik oldu” gibi asılsız sözlerle dini tahrif etmeyin.
Gençlere sabrı, tevekkülü ve dua ile direnmeyi öğretin.
Duygusal paylaşımlar yerine önleyici mesajlar verin.
Psikolojik desteği utanılacak değil, teşvik edilecek bir şey olarak anlatın.
Son Söz:
Resûlullah (s.a.v) şöyle buyurur:
“Hiçbiriniz ölüm temennisinde bulunmasın. Eğer mutlaka dileyecekse şöyle desin: ‘Allah’ım! Yaşamak benim için hayırlıysa beni yaşat; ölüm hayırlıysa canımı al.’” (Buhârî, Merdâ 18)
Hayat kutsaldır. Yaşamak, mücadele etmek, sabretmek ve Allah’tan umut kesmemek Müslümanın şiarıdır.
Geliniz; intiharı değil, ümidi anlatalım. Ölümü değil, dirilişi konuşalım.