Bugün size dünyanın en genç liderlerinden 1988 doğumlu Burkina Faso Devlet Başkanı Kaptan İbrahim Traore’den bahsetmek istiyorum. Kendisi “Afrika'nın Che Guevara'sı" olarak bilinir.
Burkina Faso, Batı Afrika'da denize kıyısı olmayan bir ülke. Kuzeybatıda Mali, kuzeydoğuda Nijer, güneydoğuda Benin, güneyde Togo ve Gana ve güneybatıda Fildişi Sahili ile komşudur.
Nüfusu yaklaşık 23.286.000'dir. Ağırlıklı olarak Müslüman bir ülkedir.
İbrahim Traore, BM’de muazzam bir konuşma yaptı. Yüzyıllardır beyaz adam tarafından sömürülen Afrika’nın sesi soluğu oldu. Müesses nizama karşı cesurca sesini yükselten asi liderleri seviyorum.
Cumhurbaşkanı Erdoğan da bir ara “Dünya beşten büyüktür” çıkışı olmuştu mesela.
Şimdi gelelim bu genç liderin konuşmasına…
“Ben Burkina Faso Devlet Başkanı Kaptan İbrahim Traore'yim. Ve ben, bugün sadece ülkemdeki 22 milyon insan adına değil, tarihi çarpıtılan, acıları görmezden gelinen ve onuru defalarca yabancı çıkarların sunağında satılmış bir kıta adına konuşuyorum” diyerek başlıyor sözlerine.
“Afrika daha büyük değil. Afrika bir savaş alanı değil. Afrika sizin deneyiniz, kuklanız, hammadde deponuz değildir. Afrika diz çökmek için değil, ayakta durmak için ayağa kalkıyor. Ve bugün bu büyük milletler topluluğuna sesleniyorum: Afrika diz çöktürülmeyecek.”
Sömürgeci beyaz adamın yüzüne karşı bunları söylemek hakikaten muhteşem bir tavır.
Bakın daha neler diyor İbrahim Traore;
“Onlarca yıldır bir elinizle yardım gönderdiniz, diğer elinizle canımızı tükettiniz. Siz köylerimizde kuyular açarken, şirketleriniz nehirlerimizi kurutuyor. Aşı bağışlıyorlar ve tedavileri patentliyorlar. İklim korumasından bahsediyorlar ama ormanlarımızı yakan, göllerimizi kurutan güçleri finanse etmeye devam ediyorlar. Bu nasıl bir cömertliktir?
“Toprağımızdaki bir altın madeninin %90'ına yabancı bir şirket sahip olduğunda buna kalkınma diyorsunuz, güvenlik güçleri kobalt madenlerini koruyup çocukların okullarını korumadığında buna ilerleme diyorsunuz. Bu ilerleme değil, yasal belgelerle korsanlıktır". "Biz özgür bir halkız. Diz çökmeyeceğiz.”
Haksız mı?
15. yüzyılda köle ticareti ile başlayan bu aşağılama günümüze kadar devam etti. Üstelik tüm dünyanın gözü önünde. Emperyalist güçler bu insanların hem bedenlerinden faydalandı hem de yeraltı ve yerüstü servetlerini ellerinden aldı.
İşte bu aşağılık düzene İsyan ediyor Traore. Zira kendi ülkesi bile 1960 yılına kadar Fransızlar tarafından sömürülmüştü.
İbrahim Traore, sömürgeci küresel elitlere aynen şunu dedi. “Ben savaş ilan etmeye gelmedim. Vasiyetimi bildirmeye geldim. O yüzden korkunun önünde diz çökmeyeceğiz. Yabancı bankaların önünde diz çökmeyeceğiz. Dost gibi görünen çağdışı imparatorlukların önünde diz çökmeyeceğiz.”
Sevgili dostlar bundan ala meydan okuma mı olur?
“Afrika sizin masanızda yer almak istemiyor” dedi onlara. Çünkü biz kendimize ait bir masa inşa ediyoruz, hiçbir çocuğun son yemek yemediği bir masa, nefesin paylaşıldığı gibi paylaşıldığı...
Traore, “Bu bizim vizyonumuz ve bu bizim yeminimizdir. Dünya bunu bugün ve her zaman duymalı. Afrika diz çökmeyecek.”
Bu genç adamı takip edin. Tamam, Burkino Faso dünyanın en fakir ülkesi olabilir. Bunun da nedenini biliyoruz. Fakat dünyanın en cesur, en şerefli liderine sahipler. Bundan daha değerli bir şey olamaz.
Şimdi sömürünün son yöntemini söyleyeceğim size. Kenyalı yazar Ngügi wa Thiong'un tespitiyle bugün sömürgeciliğin tahakküm kurduğu en önemli alan sömürgeleştirilenlerin zihinsel evrenidir. İnsanların kendilerini ve dünyayla ilişkilerini algılama biçimlerinin kültür yoluyla kontrol altına alınmasıdır.
Kısacası artık sömürülecek olan ruhtur. Bu yüzdendir ki bu yeniçağa depresyon ya da tükeniş gibi ruhsal rahatsızlarla giriyoruz. İşte tam da buna karşı direnmeliyiz.