Geçen hafta sonunu Endonezya'da geçirdim. Cuma namazı sonrası Malezya havaalanından Cakarta havaalanına uçtum. Havaalanına inişimle birlikte güzel duygulara bürünmeye başladım.
Bogor Agricultural University'de düzenlenen "Dijital dünyada İslam ekonomisi" konulu bir konferansa davetli konuşmacı olarak çağrılmıştım. Konferansın ana konusu dijital ekonomi olduğundan yani ekonominin dijitalleştirilmesi, bir bakıma elektronik ortama kaydırılması olduğundan benim anlatacaklarım da bu çerçevede olacaktı.
Endonezya'nın 257 milyon nüfuslu olduğunu hatırlarsak şu anda en güçlü dünya ekonomileri arasında 1.01 trilyon Dolar ile dünyada 16ncı sırada. Hemen arkasından 80 milyon nüfuslu Türkiye 849.48 milyar Dolar ile 17nci sırada yer alıyor. İşin ilginç yanı dünyanın en iyi 20 ekonomisi arasında sadece üç tane Müslüman ülkenin varoluşu. Endonezya 16ncı, Türkiye 17nci ve Suudi Arabistan ise 19ncı sırada. İşin daha da ilginci dünyanın en iyi 10 ekonomisi arasında hiçbir Müslüman ülkenin yer almayışı.
Oysa yerüstü ve yeraltı zengin kaynaklar açısından Müslüman ülkeler en baştı. Dünyanın yüzde yetmiş zenginliği Müslüman ülkelerde bulunuyor. Rakamların gösterdiğine göre güç doğal zenginlikte değil, aklı ve iradeyi kullanabilmekteydi. Onu görüyoruz.
Bu dünyanın ilk en iyi 10 ekonomisi arasında olan ülkelerin neredeyse tamamının yeraltı ve yerüstü kaynaklar açısından dünyanın en yoksul ülkeleri olması ise ayrı bir ilginçlik. Onlarda doğal zenginlik yok ama akıllarını ve iradelerini yerinde kullanma gücü var. Bu sayede dünyanın bütün zenginliklerini kendi faydalarına çevirebilmekteler. Bunların çoğunluğunu da Avrupalı devletler oluşturuyor.
Şimdilik durum böyle iken bir de gelecekle ilgili tahminlere bir göz atalım. 2030 yılında Endonezya dünyanın en iyi ilk 10 ekonomisi arasına girmekle kalmıyor, aynı zamanda dünyanın en iyi 5 ekonomisinden birisi oluyor. Buna mukabil, Türkiye ilk on ülke arasına giremezken 12nci sıraya yükseliyor. Dikkatimizi çeken en önemli nokta, en iyi ilk 10 ülke arasında Müslüman ülke olarak sadece Endonezya'nın yer alması. 2050 yılına gelindiğinde sıralamalarda çok fazla bir değişiklik göze çarpmıyor. Sadece Endonezya en iyi ilk dört ülkeden biri olurken Türkiye 11inci sıraya yükseliyor.
Bu öngörülerin belirlenmesinde üretimin ne derece önemli olduğunu bizzat kendi gözlerimle Endonezya'da geçirdiğim hafta sonunda gördüm. İnsanların ne derece çalışkan oldukları, üretime odaklandıkları her sahada belliydi. Millet harıl, harıl çalışıyor, ekonomiyi güçlendirerek toplumun gelişmesine katkı sağlıyorlardı. Bunu yaparlarken manevi değerlerden taviz vermiyorlar, ekonomik çalışmalarında İslami prensipleri temel alıyorlardı.
Endonezya'nın bu denli hızlı ilerlemesinin, en iyi ilk 4 dünya ekonomisi arasına yükselmesinin temelinde hiç kuşkusuz üretim odaklı çalışmalar yapmalarıydı. Bunu bizzat Bogor Üniversitesi'nde verdiğim konferans tecrübesinde gördüm. Sadece Ekonomi fakültesinin elliden fazla üretime katkı sağladığı markası vardı. Buna ilaveten ekonomik aktivitelerini İslamileştirerek dijital dünyada uygulama alanları bulmak ve geliştirmek için gayret içindeydiler.
Şu anda bile Endonezya 2017 verilerine göre dijital ekonomiye endeksli hareket edebilen nadir ülkelerden biri. 2020 yılında bütün Asya ülkeleri (ASEAN) arasında en büyük dijital ekonomisi olan ülke haline gelecek. Bunun gerçekliğini ben bizzat daha Cakarta havaalanına indiğim zaman fark ettim. Mesela, havaalanında internet bedavaydı. Telefonunuzda wifi bağlantısı varsa, güncellediğiniz anda internete bağlanıyor ve sizi ivedilikle dijital dünyaya aktarıyor.
Ne güzel...
Bizim üniversitelerimizi düşünüyorum, acaba kaç tanesi üretim odaklı çalışıyor. Kaç tanesi ekonomiye katkı sağlıyor? Sadece diplomalı işsizler mi mezun ediyoruz, yoksa ülke ekonomisinin gelişmesi için çırpınan genç beyinler mi üretiyoruz? Bunları sorgulamamız gerekir. Endonezya'nın dünya sıralamasında 16ncı sıradan ilk 4 sıraya sıçrayabilmesindeki sırrı keşfetmeye bakalım.
Bizim üniversitelerimiz üretim odaklı mı yoksa tüketim odaklı mı? Bunu sorgulayalım.
Türkiye olarak öncelikle üniversitelerimizi kendi değerlerimizden taviz vermeden üretim odaklı hale getirelim. Dijital ekonominin imkanlarından faydalanabilmek için gerekli hazırlıkları yapalım ve hemen havaalanımızda interneti bedava yaparak buna başlayabiliriz...