İBB Başkanının, yargı makamlarınca soruşturması sonunda, önce gözaltına alınması ve ardından da tutuklama kararına bağlı olarak, tutuklanmasına yönelik yazılı ve görsel medyadaki bazı değerlendirmeler, anılan kişinin aleyhinde veya lehinde değerlendirmeler devam ediyor.
Lehindeki yazıların çoğu, anlan kişinin suçsuzluğunu ortaya koyma çabasıyla, tarafgirane bir dille yazıldığından, gerçeklerle ilgisi olmayan ve teknik bakış açısından mahrum söylemlerle, konuyu çarpıtmaktan ve saçmalamaktan öteye gidemiyor. Benim lehte veya aleyhte bir niyetim yok. Ancak, olaya güvenlik teknolojileri ve hayatın olağan akışına uygun olması gereken püf noktalarına da değinmeden edemedim.
Olaya bir “bilirkişi titizliği” ile bir değerlendirme yaptım. Yanılma ihtimalimi de dikkate alarak, bu konulardaki bilgi birikimi ve tecrübesine çok güvendiğim, kıymetli bir kaç meslektaşımla da istişare ederek, hiç bir tarafın hakkına girmeme yönünde hassas davrandım. Uluslararası Standartlar bazında güvenlik kriterlerinin planlanması ve uygulama pratikleri kapsamında, güvenlik sistemlerinin faydasına dönük taraflarına da değinerek konuyu irdeledim. Konuyla ilgili mesleki bilgi birikimi ve tecrübesini benle paylaşan (ismi bende mahfuz) kıymetli arkadaşlarıma buradan teşekkür ediyorum.
Kamuoyuna yansıyan son otel görüntülerinde, İBB Başkanı’nın kaldığı otelde güvenlik kameralarının kapatıldığı, büyük valizler içinde jammer cihazları taşındığı iddiaları yer almıştır. Bu uygulamaların “rutin koruma prosedürleri” kapsamında olduğu savunulsa da, mevcut güvenlik standartları, uygulama pratiği ve tehdidin gerçekliği göz önünde bulundurulduğunda, bu açıklamalar tatmin edici olmaktan uzaktır.
Konuyu bir VİP güvenlik uzmanı & danışmanı perspektifinden teknik ve prosedürel olarak değerlendirmek gerekmektedir:
İşte Dikkati Çeken birkaç Durum:
1. Tehdit Algısı ile Koruma Uygulaması Arasındaki Uyumsuzluk:
İBB Başkanı; kameraların kapatılmasını ve güçlü jammer sistemleri kullanılmasını gerektirecek kadar üst düzey tehdit altındaysa, bu tehdit algısının sokakta, yaya hareketlerinde, ya da araçlı seyahatlerinde de aynı ciddiyetle ele alınması gerekir. Ancak kamuya açık alanlarda veya halkla temas noktalarında böyle bir koruma yoğunluğu ve kaygısı görülmemektedir. Bu da otel içindeki uygulamaların güvenlikten çok, başka bir nedene hizmet ettiği ihtimalini güçlendirmektedir.
2. Tehdit Geçmişi Olmayan Bir Kişiye Aşırı Önlem Uygulaması:
Bugüne kadar kamuya açık kaynaklarda, tutuklanmadan önce İBB Başkanı’na yönelik herhangi bir
açık ya da gizli bir terör tehdidi, suikast planı ya da istihbari alarm raporlanmamıştır. Bu durum, üst düzey elektronik karıştırıcı cihazlar ( jammerlar) ve kameraların devre dışı bırakılması gibi olağanüstü tedbirlerin gerçekçi bir tehdide değil, başka bir motivasyona dayandığını düşündürmektedir.
3. Jammer Kullanımı ve Teknik Yetersizlik:
Otel gibi çok duvarlı, çok katlı kapalı alanlarda taşınabilir jammer cihazlarının etkili bir kapsama alanı oluşturması oldukça zordur. Sinyal emilimi ve duvarlardan kaynaklı zayıflama, cihazların etkisini önemli ölçüde sınırlar. Ayrıca modern koruma ekipleri kompakt, sırt çantası tipi veya araç üstü sabit jammer sistemleri kullanmaktadır. Görüntülerdeki büyük valiz tipi çantalar, teknik gereklilikten ziyade, dikkat çekici ve standart dışı bir uygulamayı işaret etmektedir.
4. Kamera Kapatma Uygulaması Güvenliği Artırmaz, Zafiyet Oluşturur:
Kamuya açık hiçbir güvenlik protokolü, bir kişinin konakladığı alanda kameraların kapatılmasını savunmaz. Aksine, güvenlik kameraları hem iç güvenliği sağlamak hem de olası saldırı, sabotaj, hırsızlık gibi durumlarda delil üretmek amacıyla çalışır. Eğer bir güvenlik kaygısı varsa, bu durumda kameraların devre dışı bırakılması değil, CCTV odasına bir güvenlik personeli gönderilerek görüntülerin kontrol altında tutulması ve dış sızmalara karşı gözetim sağlanması gerekir. Kameraları kapatmak, güvenlik riskini ortadan kaldırmak yerine, tam tersine artırır.
5. Standart Koruma Uygulamalarında Tutarsızlık:
Savunma tarafı ve kendilerine müzahir bazı kalemşörler; bu uygulamaların “rutin bir koruma prosedürü” olduğunu iddia etmektedir. Ancak aynı prosedürün, eski İBB Başkanı’nın başka lokasyonlardaki ziyaretlerinde ( örneğin; restoran, cafe, halk toplantısı ya da seçim gezilerinde) uygulanmadığı bilinmektedir. Bu durum, otelde yapılan işlemin rutin değil, istisnai olduğunu; dolayısıyla siyasi, şahsi ya da başka bir özel amaca hizmet ediyor olabileceğini göstermektedir.
Sonuç:
Ø Koruma faaliyetlerinde temel ilkeler; tehdit analizine dayalı orantılı tedbirler almak, uygulama bütünlüğü sağlamak ve güvenliği gerekçelendirecek şeffaflıkta hareket etmektir. Bu olayda kameraların telaşla kapatılma çabası, valizle taşınan ekipmanlar ve otel içindeki güvenlik dışı davranışlar, mesleki açıdan güvenliği artırmak yerine, güvenlik açıkları doğurmakta; aynı zamanda kamu güvenliği algısını da zedelemektedir.
Ø Devlet adamlığı, herkese nasip olmaz.
Ø Siyaset tarihi, şahsi hırslarına yenilerek, kifayetsizliğinin kurbanı olmuş; ancak bununla da kalmayıp, ümmete, vatana ve millete de çok ağır maddi ve manevi zarar vermiş, düşmanları sevindiren, milleti derinden ızdıraba sürükleyen nice siyasi mevtalarla doludur.
Ø İslam ve Türk tarihinde ve günümüzde, siyaseti millete bir ibadet ve hizmet aşkı ile yapanlara, bunu en içten ve doğal davranışlarla, çok çalışarak ispat etmiş büyüklerimize selam olsun; ahirete irtihal edenlere Allah Rahmet Eylesin. Ne mutlu O’nlara.
Ø Onlardan hem millet hem devlet ricali ve hem de Yüce Allah(cc) razıdır.
Vesselam…
Ali COŞAR
Stratejist
İstanbul / 05 Mayıs 2025