Suriye sahasında, "FİİLİ BİR GERÇEKLİK" var artık.
Suriye sahasında, “FİİLİ BİR GERÇEKLİK” var artık. Türkiye’de
bazıları hala tartışmaya devam etse de İngiltere, ABD ve Rusya’dan gelen, “HTŞ
ile diplomatik temaslara başladık” açıklamaları bunun idrakini gösteriyor. Hatta
YPG’nin bile aynı yoldan gitmeye çabalaması da. Ama MİT Başkanı Sn. KALIN'ın
geçen hafta sıcağı sıcağına gerçekleştirdiği Suriye ziyareti ve Emevi Camii'nde
namaz kılmasına bakılırsa, Suriye’nin İNŞA SÜRECİNDE önemli rol alacağımız HEPSİNDEN
DAHA FAZLA görünüyor. Sonuçta en zor zamanlarında Suriye’nin yanında olan bir
Türkiye’ye de, başka türlü bir pozisyon belirlenemezdi. “Madem öyle, PKK/YPG
meselesi ne olacak o zaman”? Önceki yazımızda da değindiğimiz üzere, Yeni
Yönetimin vereceği demeçler ve alacağı aksiyonun, zaman içerisinde MENZİLİ
belli edeceği muhakkak. Nitekim beklenen açıklamalar da, gündeme düşmeye
başladı bu minvalde. Öyle ki HTŞ ve Müşterek Kuvvetler Komutanlığının; “Rakka, Haseke
ve Deyrezzor'daki kardeşlerimizin yüzü gülmedikçe, bizim sevincimiz tam
olmayacak. Onları da kurtaracağız” demeci üzerine de fazla söze gerek kalmadığı
açık.
Ne diyelim! Her şey ülkemiz ve Suriyeliler için, hayırla
sonuçlanır İNŞALLAH. Çünkü ABD’nin, İngiltere’nin, Rusya’nın, İsrail’in ve
İran’ın çıkarları için, kaos planlamaması neredeyse imkansız. Bunu da ya Muhaliflerin
içlerindeki figüranlarıyla yapacakları, ya PKK/YPG mevzusunu kaşıyacakları
yahut İsrail’in Golan’da yaptığı gibi, bir oldu bittiyle deneyecekleri kuvvetle
muhtemel seyrediyor. Ama diğer taraftan Yeni Yönetimle iyi ilişkiler kurarak,
menfaat sağlamaya çalışacakları da kesin. Zira Akdeniz’e açılan bu stratejik
toprakları kaybetmek, büyük bir yıkım olacak her biri adına. Fakat Türkiye’nin
geliştirdiği DERİN ve SAĞLAM ilişkiler sayesinde, işlerinin HAYLİ ZOR OLACAĞI tartışılmaz
konuma sahip. Yoksa İsrail, İngiltere, İran ve Yunan basınında çıkan haberler,
başka türlü nasıl izah edilebilir ki?
O sebeple söz konusu ülkelerden kaynaklı yayılan, “Türkiye filanca
ülkeyi sattı” biçiminde çıkartılan yorumların, hiçbir TEMELİ OLMADIĞINI yadsıyamayız.
Neticede PKK’yı hala terör örgütü listesine almayan ve Moskova’da YPG bürosu
bulunmasına rağmen, kimsenin bunu Rusya için dememesi sizce de ilginç değil mi?
Yada Suriye’de Rejimle birlikte insanları katleden ve el altından YPG/PKK’yı
destekleyenler için söylenmemesi de… Hadi hepsini geçtik! Aynı çevrelerin PKK/YPG’ye
okyanus ötesinden tırlarca silah gönderenlere dahi, tek lef edebildiklerini
gördünüz mü? Peki, sınırlarımızın dibinde Milli Egemenliğimizi tehdit eden bir
oluşuma, müdahale etmemiz için kırk dereden su getirenler bu ülkeler değil
miydi? O zaman söyleyelim: GERÇEK SATIŞ, İsrail İranlı milisleri bombalarken,
Rusların S-400’leri aktif hale getirmemesiydi aslında. Esed kaçacak yer ararken,
BAE ve Tahran’a kabul edilmemesini de buraya ekleyebiliriz. Tabi birde Esed’in
zalim komutanlarını yüz üstü bırakıp sıvışması var ki, onu daha saymıyorum
bile.
Hülasa Suriye’de tüm silahlı gruplar kadar, PKK/YPG’nin de DEVRE
DIŞI BIRAKILACAĞI bir döneme doğru ilerlendiği gibi bir hava mevcut. En azından
ŞUAN İÇİN. Keza Suriye Yönetiminin; “silahlı gruplar dağıtılacak, silah
yalnızca devletin elinde olacak” sözleri özetle bu demek. Sn Fidan’ın aynı
çerçevede yaptığı; "YPG'nin ORTADAN KALDIRILMASI, BİZİM STRATEJİK
HEDEFİMİZ. YA KENDİ KENDİLERİNE FESH EDERLER YA DA FESH EDİLİRLER” açıklamasıysa
bunun sağlaması hükmünde. Elbette hal böyle olunca “İsrail nasıl duracak” diye
sorabilirsiniz, haklı olarak. Kaldı ki Suriye aynı Suriye değil. Lübnan aynı
Lübnan değil. Gazze aynı Gazze değil. İran aynı İran değil’… Lakin Türkiye de
ne eski Türkiye, Suriye’nin Yeni Yönetimi de ne eski rejim sonuç itibariyle. O
nedenle bırakın, bunu artık onlar düşünsün! Zira bu fırtınayı, ORTA VADEDE
ONLARIN DA HİSSETMESİ ihtimal dâhilinde… Biz yeter ki Allah’a sığınalım ve iç
cepheyi koruyalım. İnanın gerisi, çorap söküğü gibi gelecektir inşallah.