"O size kitapta şunu indirmiştir: Allah’ın âyetlerinin inkâr edildiğini yahut onların alaya alındığını işittiğiniz zaman, onlar başka bir söze geçmedikçe kendileriyle beraber oturmayın; aksi takdirde şüphesiz siz de onlar gibi olursunuz. Allah elbette münafıkların ve kâfirlerin tamamını cehennemde bir araya getirecektir.” Nisâ 140.
Bu ayet sadece bir inancı değil, bir duruşu emreder. Allah’ın ayetleri inkâr edilirken ya da alaya alınırken orada oturmayı yasaklayan bu ilahî uyarı, bugün çok daha geniş bir alana sesleniyor. Çünkü inkâr artık sadece sözle yapılmıyor; eylemle, ortamla ve alışkanlıkla yapılıyor.
Kumar masası…
İçki sofrası…
Saatlerce insanı hayattan, sorumluluktan ve hakikatten koparan oyun masaları…
Bu masalarda “ben oynamıyorum”, “ben içmiyorum”, “sadece bakıyorum” demek insanı temize çıkarmaz. Çünkü ayet yapanı değil, yanında oturanı da uyarır.
Günah, çoğu zaman tek başına işlenmez; normalleştirilerek, paylaşarak, kalabalıklaştırılarak işlenir. Ve sen o masada oturduğun an, o günahın yalnızlığını alır, ona meşruiyet kazandırırsın.
Kumar masasında oturmak, kazananı alkışlamak;
İçki sofrasında bulunmak, bardağın dolmasına ses çıkarmamak;
Oyun masasında saatler tüketilirken “zaman ne çabuk geçti” demek…
Bunların hepsi aynı cümlede birleşir: “Ben itiraz etmedim.”
Oysa Allah’ın ayeti tam da bunu hedef alır. Çünkü itiraz etmeyen, zamanla alışır; alışan, sonunda benzer. Ayetin uyarısı boşuna değildir:
“Aksi takdirde şüphesiz siz de onlar gibi olursunuz.”
Bugün nice insan “ben kumar oynamıyorum ama masadayım”,
“içmiyorum ama ortamdayım”,
“oynamıyorum ama saatlerim orada geçiyor” diyerek kendini kandırıyor.
Hâlbuki aynı masada oturmak, aynı akıbeti paylaşmaya bir adımdır.
Günahın en tehlikelisi, insanı bir anda çökerten değil; yavaş yavaş içine alan günahtır. Önce sandalye çekilir, sonra sessizlik, sonra alışkanlık, sonra sıradanlık…
Ve ayetin sonu hâlâ titretir:
Allah münafıkları ve kâfirleri aynı yerde toplar. Çünkü biri günahı yaparken, diğeri ona alan açmıştır.
Bugün sorulması gereken soru şudur:
Ben neyin karşısında susuyorum?
Hangi masada “sadece oturuyorum”?
Unutmayalım:
Masum seyirci yoktur.
Ya masayı terk edersin,
ya da zamanla masanın bir parçası olursun.