CHP, tarihinin belki de en sarsıcı iç hesaplaşmalarından birini yaşıyor. Kurultay sonrası başlayan şaibe iddiaları partiyi adeta ikiye bölmüş durumda. Artık mesele sadece bir liderlik yarışı değil; bu bir varoluş mücadelesi.

Son kurultayda Özgür Özel’in genel başkanlığa seçilmesiyle başlayan “değişim” rüzgarı, mahkeme kapılarına taşınan bir krizle karşı karşıya. Gündemin en sıcak başlığı: Mutlak butlan başvurusu.

Peki, ne oldu?

Mutlak butlan, hukuken bir işlemin en başından itibaren geçersiz ve yok hükmünde olması demek. Eğer mahkeme CHP kurultayında usulsüzlük tespit ederse, bu yalnızca seçim sonucunu değil, kurultayın tamamını hükümsüz kılacak. Yani kurultay hiç yapılmamış sayılacak.

İşte bu noktada Kemal Kılıçdaroğlu devreye giriyor. Eğer mahkeme mutlak butlan kararı verirse, Özgür Özel düşer ve Kılıçdaroğlu otomatik olarak genel başkanlığa geri döner.

Bu ihtimal, CHP’de yeni bir krizin ve derin bir bölünmenin kapılarını sonuna kadar aralıyor.

Sadece Bir Liderlik Savaşı mı?

Aslında yaşananlar sadece bir liderlik tartışması değil. Bu, CHP’nin geleceğini, siyasi yönünü ve varlığını belirleyecek bir yol ayrımı.

Bir tarafta “değişim” söylemiyle yola çıkan genç kadrolar, diğer tarafta partinin köklü, yerleşik yapısı.

Özgür Özel, Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş üçlüsü, Kılıçdaroğlu’nun olası dönüşünü engellemek için adeta zamanla yarışıyor.

Partiyi devralan bu yeni ekip, mutlak butlan kararını engellemek için her yolu deniyor.

Kapalı kapılar ardında yürütülen bu mücadele, CHP içinde derin bir fay hattını gün yüzüne çıkarmış durumda.

Kulislerde konuşulanlara göre Özgür Özel ve ekibi, bu davanın sadece bir mahkeme meselesi olmadığının farkında. Bu dava, onların siyasi varlığıyla doğrudan bağlantılı.

Mutlak butlan kararı çıkarsa yalnızca Özgür Özel değil, onunla aynı çizgide yürüyen İmamoğlu ve Yavaş da meşruiyet krizine sürüklenecek. Özellikle İstanbul ve Ankara gibi yerel yönetimlerin geleceği ciddi tartışmaların odağına yerleşecek.

Kılıçdaroğlu Sessiz Ama Harekette

Kemal Kılıçdaroğlu ise uzun süredir kamuoyunda sessiz. Ancak perde arkasında dikkatle süreci izliyor. Parti içinde hâlâ hatırı sayılır bir destek bulunduruyor.

Kılıçdaroğlu ekibi, mutlak butlan iddialarının ciddi usulsüzlüklerle desteklendiğini ve hukuki olarak güçlü bir dosya sunduklarını savunuyor.

Özgür Özel cephesi ise sürecin tamamen hukuk dışı bir tasfiye planına dönüştüğünü düşünüyor.

Parti kulislerinde bu çatışma açıkça dillendiriliyor. Ama kamuoyuna henüz düşük perdeden yansıtılıyor. Aslında herkes biliyor ki bu süreç, CHP’nin geleceğini şekillendirecek bir kırılma noktası olacak.

CHP’de Her Yol Krize Çıkıyor

Eğer mahkeme mutlak butlan kararı verirse:

📌 Özgür Özel’in liderliği düşer.

📌 Kılıçdaroğlu hukuken göreve iade edilir.

📌 CHP büyük bir iç hesaplaşmaya sürüklenir ve yeni bir kurultay kaçınılmaz olur.

Eğer mahkeme mutlak butlanı reddederse:

📌 Kılıçdaroğlu ve eski yapı ciddi bir meşruiyet kaybı yaşar.

📌 Özgür Özel ve değişimciler partiyi daha rahat yönetir.

📌 Parti içindeki klasik yapı hızla güç kaybeder.

Her iki senaryoda da CHP’nin yara almadan bu süreçten çıkması zor görünüyor.

Çünkü mesele yalnızca bir liderlik değil, bir yön meselesi.

Ya CHP, iç hesaplaşmasını sağlıklı bir şekilde tamamlayacak ve ilerleyecek.

Ya da bu derin kavga, partiyi uzun yıllar sürecek bir iç kriz ve parçalanma sürecine sürükleyecek.

Bu Sadece CHP’nin Meselesi Değil

CHP’de yaşanan bu gelişmeler, Türkiye muhalefetinin bütün dengelerini de etkiliyor.

Çünkü İstanbul ve Ankara gibi büyük şehirlerde yerel yönetimler, CHP’nin değil, muhalefetin bel kemiği haline geldi.

CHP’nin içine düşeceği bir parçalanma, yerel seçim performanslarını ve muhalefetin genel direncini de zayıflatır.

Bu yüzden mutlak butlan meselesi sadece bir parti içi mesele değildir.

Bu, Türkiye siyasetinin geleceğini de doğrudan ilgilendiriyor.

Son Söz Yargının

CHP için bu dava, belki de tarihindeki en kritik yol ayrımlarından biri.

Mahkemenin vereceği karar, ya parti içinde yeni bir başlangıcın kapısını açacak ya da eski yapının ani bir dönüşünü getirecek.

Ama şu kesin:

CHP bu savaştan ne olursa olsun yara almadan çıkamayacak.

Kavga büyük. Bedel ağır olacak.

Ve artık son sözü, siyasiler değil, yargı söyleyecek.