Öyle sözler, kitaplar, hatıralar ve etkinlikler vardır ki cümlesinin son okuma, anlama ve değerlendirme tarihleri yoktur.

Bir mananın peşinde, bir anlamın izinde söylenip, yazılıp, okunup, yaşanıp, tertiplendikleri için mana ve anlamları zamanla kaim değildir.

30.08.2025 Cumartesi günü İstanbul’da bulunan İslam Alimleri Vakfı Genel Merkezi de işte böyle bir etkinliğe ev sahipliği yaptı.

İslam Alimleri Vakfı Davet ve İrşat Komisyonuyla, Namaz Gönüllüleri Platformu el ele vererek esaslı bir davet seferberliğinin besmelesini çekmek üzere güzel yurdumuzun dört bir yanından bazı, ilim, fikir, gönül ,dava ve davet adamlarını bir araya getirdi.

Güzide insanların güzelleştirdiği o anlamlı etkinlikte belki de etkisi bir ömür sürecek dolu dolu bir gün yaşadık.

İşte; başkanlığını Ramazan Kayan hocanın, koordinatörlünü Abdullah Yıldız hocanın, moderatörlüğünü de Fatih Okumuş hocanın gerçekleştirdiği o programdan bazı kısa notlar:

UNUTULAN FARZ

Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başlayan programda ilk söz alan Komisyon başkanı Ramazan Kayan hoca davet konusunda geldiğimiz ve gittiğimiz yeri şöyle özetledi:

“Unutulan sünnetlerden bahsediyoruz, oysa unutulan bir farz var: Davet.

HAKİKAT HİKMET İSTER

Programda söz alan konuşmacılardan biri de UMAD genel başkanı Abdulvahap Ekinci hoca idi. Konuşmasında davet ve hikmet ilişkisine atıfta bulunan Ekinci hoca hikmeti bakın nasıl tarif etti:

“Hikmet sözü yerinde zamanında ve hakkını vererek söylemektir.’’

Ekinci hoca bu cümleyi kurarken benim aklımdan da başlıktaki cümle geçti.

HER YERDE OLMALIYIZ

Davette sosyal medyanın etkisini konuşmak üzere kürsüye gelen Osman Hazır hoca, bu platformda yapılması gerekenleri bir cümle ile özetledi. Şöyle dedi:

“Her alanda olduğu gibi bu alanda da her platformda bulunmalıyız. Hiçbir platformu boş bırakmamalıyız.”

REKTÖR GİBİ İMAM

Salona teşrif ve tezyin eden hazirun arasında öyle birisi vardı ki, ancak böyle tarif edilebilirdi.

Mehmet Keskin hoca, İstanbul Sancaktepe Sarı Gazi Yunus Emre Camisinde tam 40 yıl görev yapmış emektar bir imam. Din hizmetleri literatürüne sıra dışı bir katkı sunmuş. Mehmet Keskin hoca görev yaptığı camiyi adeta bir üniversiteye çevirmiş. Hocanın riyasetinde camide tam 15 sempozyum gerçekleştirilmiş. Bu sempozyumların hepsi de kitaplaşmış. Camiyi bir üniversiteye dönüştüren imama rektör denmez de ne denir?

ÜÇ KAPIYI AÇIK TUT

Programda Trakya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Tefsir Ana bilim dalı öğretim üyelerinden Prof. Dr. Mustafa Şentürk hoca, Sahaflar şeyhi merhum Muzaffer Ozak efendiden öyle bir hatıra paylaştı ki; fevkaladenin de fevkinde. ABD’ye gidecek olan bir dostu vedalaşmak ve tavsiyelerini almak üzere Muzaffer Ozak merhumun mekanına gelir. İkili arasında şöyle bir konuşma geçer:

-Ya.. ABD’ye mi gidiyorsun? Bende orada bizi temsil edecek birini arıyordum.

-Estağfurullah hocam, benim ilmim yok. İrfanım yok. Bu halde iken ben sizi nasıl temsil edebilirim?

-Üç kapıyı açık tutarak bunu başarabilirsin.

1-Evini açık tut.

2-Sofranı açık tut.

3-Gönlümü açık tut.

HEPİMİZ DAVETÇİYİZ, DAVETLİYİZ

Programda bende kısa bir konuşma yaptım. Şu cümleleri kurdum:

“Usulüne, erkanına, adabına, edebine riayet edilerek gerçekleştirilen İslam daveti muhatabın nasibi varsa, hidayetle sonuçlanır. Davet fıkhı ve ahlakından uzak bir usül ve üslupla gerçekleşen davet ise kesinlikle adavete (düşmanlığa)dönüşür.

Müslümanlar olarak hepimiz davetçiyiz, davetliyiz. Hepimiz, sözlerimiz, fiillerimiz ve davranışlarımızla birer iman ve İslam davetçileriyiz. Bu vazifemizi rızai bariye uygun bir şekilde gerçekleştirdiğimiz taktirde ise rahmanın rahmetinin ve cennetinin davetlisiyiz.’’