Güncel araştırmalar, modern çağın en ağır sivil katliamlarından birinin Gazze’de yaşandığını ve kaydedilebilen ölümlerin bile bölge nüfusunun %4’üne ulaştığını ortaya koyuyor. Royal Holloway University of London ve çeşitli bağımsız merkezlerin yürüttüğü Gaza Mortality Survey (GMS) verileri ile Ocak 2025 sonrası tahminleri birleştirerek soykırımın matematiksel boyutunu ele aldığımızda korkunç tablo ortaya çıkıyor. İsrail’in uluslararası hukuk önünde hesap vermesi gereken organize bir yıkım mekanizması kurduğunu bu sayılar kanıtlıyor.

Ölümün Çıplak Matematiği

GMS verilerine göre, 7 Ekim 2023–5 Ocak 2025 arasında yalnızca 75.200 şiddet kaynaklı ölüm gerçekleşti (95% CI: 63.600–86.800). Bu sayı, Filistin Sağlık Bakanlığı’nın (GMoH) sunduğu 45.650’lik resmi rakamın %39 üzerinde olup, resmi raporların hiçbir şekilde “şişirilmiş” olmadığını; aksine, uluslararası medyanın öne sürdüğünün aksine ciddi bir eksik sayımın mevcut olduğunu göstermektedir.

Bu rakamlara 8.540 fazla (excess) şiddet dışı ölüm de eklenince, toplam kayıtlara girmiş savaş kaynaklı ölüm sayısı yaklaşık 83.740’a ulaşmaktadır. Ancak yeni projeksiyonlar, Ocak 2025’ten bu yana en az 100.000 Filistinlinin öldüğünü ortaya koymaktadır. Bu, 21. yüzyılda tek seferde bir bölge nüfusunun %4’ünün yok edilmesi anlamına gelmektedir.

Kim Öldü?

Ölümlerin %56,2’si kadın, çocuk veya yaşlılardan oluşmaktadır. Bu oran, örneğin Irak ya da Kosova gibi çatışmalarda gözlenen %20–30 sivil oranının iki katıdır. Başka bir deyişle Gazze’de öldürülenlerin çoğu silahlı çatışmanın tarafı bile değildir.

GMS’ye göre:

  • Çocuk (<18) ölümleri: 22.800
  • 18–64 yaş kadın ölümleri: 16.600
  • 65+ yaş yaşlı ölümleri: 2.870
  • 18–64 yaş erkek ölümleri: 32.900

Her üç ölüden biri çocuk. Bu oran, yalnızca “askeri operasyon” iddialarını paramparça eder.

Sessizliğin Korkunç Maliyeti

Gazze’de yaşanan soykırım, rakamların ötesinde bir ahlaki iflastır. Kosova Savaşı’nda toplam 13.500 ölüm kaydedilmiş, Darfur’da 2003–2005 arasında 134.000 civarında insan öldürülmüştü. Gazze’de iki yıl dolmadan kayda geçen ölüm oranı Kosova’nın 5 katına, Darfur’un yıllık ortalamasının çok üzerine çıkmıştır.

Sözde “insan hakları savunucusu” Batı başkentleri, bu soykırım yaşanırken İsrail’e silah satışlarını durdurmak şöyle dursun askeri ve diplomatik desteği artırarak süreci meşrulaştırmıştır. Bu nedenle öldürülen her çocuğun vebali yalnızca İsrail’in değil, bu ölümü mümkün kılan suskunluğun da boynundadır.

Verilerin Gösterdiği Gerçek

GMS, örneklemleme hatalarını en aza indirerek 2.000 hane halkını ve 9.729 bireyi kapsayan bir saha çalışması yürütmüştür. Çalışmada örneklem, ABD Nüfus Bürosu ve Filistin Merkezi İstatistik Bürosu projeksiyonlarıyla uyumlu hale getirilmiş, ağırlıklandırmalar yapılmıştır. Yöntemsel hassasiyet, sonuçların güvenilirliğini artırmıştır. Tüm saha verileri ve analiz kodları kamuya açıktır (https://gitfront.io/r/mspagat/tZwP79d7Pntz/Gaza-Mortality-Survey/).

Sessizliğin Kaydı

Bu rakamlar, sadece kaydedilebilenlerdir. Yıkılan aileler, toplu mezarlar, yıkıntılar altından çıkarılamayan bedenler bu tabloya dahil değildir. Bu yüzden gerçek ölü sayısının resmi tahminlerin dahi çok üzerinde olduğu kesindir.

Dünyanın önünde iki yol var: Ya bu soykırımı sessizce izlemeye devam ederek bir utanç çağı inşa edecek ya da hukukun ve vicdanın ölmediğini ispatlayarak bu sistematik katliamı durduracak.  Gazze soykırımı, sadece İsrail’in silahıyla değil, Müslüman dünyanın suskunluğuyla büyüdü. Bir milyarı aşkın Müslüman, 57 devlet, liderler, krallar, halifeler, şeyhler, yüzlerce “büyük” STK, binlerce cami, üniversite, düşünce kuruluşu, milyarlarca dolarlık bağış fonu… Fakat sonuç? Yüz bin ölü, on binlerce yetim ve bir avuç insan dışında kimsenin gerçek bir bedel ödemediği bir ihanetten başka ne var elimizde?

Devletler kınama bildirileri yayımladı, liderler nutuk attı, STK’lar basın bültenleri yazdı. Düşünürler, yazarlar, akademisyenler saatlerce konferans düzenleyip birbirini alkışladı. Ancak on binlerce çocuğun üstüne yağan bombaları durduracak gerçek bir irade, somut bir yaptırım, örgütlü bir siyasi duruş göremedik.

Bütün bu çürümenin ortasında, bu utanç sadece zalimin değil, haddini aşamayan Müslümanın da boynunda bir kambur olarak kalacak. Direnişi şerefli kılan birkaç gerçek insanın, gerçek fedakârlığın, gerçek bedel ödemenin hatırası ise bu sayılar kadar somut bir miras olarak kalacak.

Ama bu ölülerin üstünde duran her suskun lider, her boş STK, her çıkarını “insani yardım” tabelasına tahvil eden hayır fabrikası bu çağın en derin rezilliği olarak yazılacak. Gazze soykırımı bittiğinde rakamlar, isimler, raporlar kalacak. Ama asıl kayıt defteri, kimlerin bir halt etmediğinin kaydıdır.

Kaynakça:

  • Spagat et al., Violent and Nonviolent Death Tolls for the Gaza War: New Primary Evidence, medRxiv (2025)
  • Violent and Nonviolent Death Tolls for the Gaza War: New Primary Evidence, https://doi.org/10.1101/2025.06.19.25329797
  • Anadolu Ajansı (2025), UNOPS (2025) ve diğer güncel raporlar.