Ekrem İmamoğlu, utanmazlığın, arsızlığın ve hırsızlığın ete kemiğe bürünmüş hali! Halit Hüseyni’nin “Uçurtma Avcısı” romanında dediği gibi, “Bir tek günah vardır, o da hırsızlıktır.”

İşte bu motto, İmamoğlu’nun ipliğini pazara çıkarır. Savcılık iddiasına göre İstanbul’un, Türkiye’nin alın terini, emeğini, geleceğini çalan bu adam, 560 milyar liralık bir soygunun mimarıdır. Bu, bir belediye başkanının değil, yüzyılın en azılı hırsızlarından birinin hikâyesidir. Dünya tarihinin en büyük hırsızları, Kleopatra’nın hazinelerini yağmalayanlar, Osmanlı’yı soyan bankerler, modern çağın yolsuzluk baronları bile İmamoğlu’nun yanında çırak kalır. Bu adam, hırsızlıkta sınır tanımayan bir “efendi”dir.

İmamoğlu, İstanbul’un kaynaklarını, halkın vergilerini, devletin kefil olduğu yabancı kredileri gasp ederek sadece para çalmadı; insanımızın ahlakını, erdemini, vicdanını, ömrünü çaldı. Hırsızlığı, bir şehrin değil, bir milletin enerjisini sömürdü. Kamu malını “komisyon”, “hisse ortaklığı”, “yardım” maskeleriyle talan eden bu zihniyet, her günahın kapısını ardına kadar açtı. İmamoğlu ve onun gibi kamu malına el uzatanlar, bu günahların ortağı, bu çöküşün baş mimarıdır. Bir kadın açlıktan dolayı bedenini satıyorsa, bilin ki o hırsızın karısı, kızı, gelini de aynı günahın içindedir. Ahlaksızlık, arsızlık, vicdansızlık; hepsi bu hırsızlığın gölgesinde filizlenir.

Ben nerede bedenini pazarlamaya çalışan bir çaresiz kadını görünce, mevcut bütün hırsız siyasi ve bürokratların harem-i ismetine en içten duygularımla selamlarımı iletiyorum

Tarihe bakın! Hırsızlık, medeniyetleri çökerten bir zehirdir. Roma’yı yıkan, soyluların hazineleri talan etmesiydi. Osmanlı’yı zayıflatan, banker Galata’nın yolsuzluklarıydı. Modern çağda Enron’un CEO’ları, milyarlarca doları buharlaştırdı. Ama İmamoğlu, bunları cebinden çıkarır! Enron’un Kenneth Lay’i 40 milyar dolarlık bir skandalla anılır, ama İmamoğlu’nun 560 milyar liralık soygunu, Türk lirasının değeri hesaba katıldığında, bu skandalları gölgede bırakır. Brezilya’nın Petrobras skandalı, 2 milyar dolarla sarsmıştı dünyayı; İmamoğlu’nun çaldığı, bunun katbekat fazlası! Bu adam, dünya hırsızlık tarihine altın harflerle yazılacak bir rezildir.

İmamoğlu’nun hırsızlığı, sadece para çalmakla sınırlı değil; o, bir milletin umudunu, geleceğini, ahlakını çaldı. İstanbul’un sokaklarında çöpler birikirken, altyapı çökerken, o, lüks toplantılarda, yurt dışı gezilerde boy gösteriyor. Utanmaz, arlanmaz bir yüzle “hizmet” yalanları sıralıyor. Hangi hizmet? Halkın parasını çalıp, kendi çevresine ve kalemi ile birlikte avradını satın aldığı gazeteci kimlikli köpeklere peşkeş çeken bir hırsızın hizmeti mi olur? Türk tarihinde, Yemenoğlu gibi yolsuzlukla anılan isimler bile İmamoğlu’nun gölgesinde sönük kalır.

Peki, bu nasıl bir vicdansızlıktır? Allah’tan korkusu olmayan bir adam, devlet otoritesinden de mi çekinmez? İmamoğlu, İngilizce iktisat ya da işletme okuduğunu iddia ederken, devlet denen otoritenin ne olduğunu bilmez mi? İktisat teorileri, kusursuz işlemek için bir otoriteye ihtiyaç duyar; bu otorite, devlettir! Devlet, sınır aşanları, hırsızları, arsızları evire çevire öper. Ama İmamoğlu, devletin bu gücünü hiçe saydı. Zaten o diplomayı; yatay-dikey geçiş sahtekârlığıyla, hak gaspıyla almış. Hırsızlık, onun genlerine işlemiş!

Bir anne-baba, evladının bu kadar pi*leşmesine nasıl göz yumar? Hiçbir anne-baba, çocuğunu böyle ahlaksız, fırlama bir p*ç olarak yetiştirmez. Muhtemelen İmamoğlu, cemaat görünümlü suç örgütlerinin, siyaset kılıfına bürünmüş hırsızlık çetelerinin elinde şekillendi. Ekrem’in başındaki Lacivert takkeye, babasının Trabzon’da yaptığı o lise görünümlü FETÖ yuvasının temel taşlarına sorun, bu gerçeği fısıldar.

Hırsızlık, pezevenklikten, katillikten, zinadan daha aşağılık bir suçtur. Çünkü hırsızlık, tüm bu günahların tohumudur. Kamu malını çalanlar, sosyolojik depremlere sebep olur. Bu depremler, ahlaksızlığı, mafyayı, torbacıyı, çaresizliği doğurur. İmamoğlu’nun 560 milyar liralık soygunu, Türkiye’yi fakirleştirdi, halkı çaresizliğe itti. İstanbul’un sokaklarında aç kalanlar, işsiz kalanlar, onun hırsızlığının kurbanlarıdır. Bu depremin artçıları, toplumun her katmanını sarsar: ahlak çöker, vicdan susar, insanlık kaybolur.

Ey İmamoğlu, utanmazlığınla, arsızlığınla, hırsızlığınla tarih seni lanetle anacak!