1897 yılında Yahudilerin Filistin’e gitmesini ve Batı Şeria’da bir İsrail devletinin kurulmasını öngören iki tane Siyonist kongre düzenlendi.
Buna itiraz eden bir Yahudi’ye, Uluslararası Hristiyan Elçiliği Temsilcisi Van der Hoeven şöyle cevap vermişti: “İsraillilerin ne düşündüğü umurumuzda değil. Biz, Tanrı’nın söylediğine bakarız. Ve Tanrı o toprakların Yahudilere ait olduğunu söylüyor.”
İsrail’in ilk başbakanı David ben Gurion, Tevrat’ta geçen; “ Sana kulluk etmeyen kavim ve ülke yok olacak ve milletler tamamen harap olacak” ayetini hatırlatarak şöyle diyordu; “Yahudi devletinin sınırları sonsuza kadar kesinleşmeyecektir.”
“O yüzdendir ki” diyordu “şu anda İsrail’in temel düşüncesi savaştır, başka bir şey değil.”
Aynı David ben Gorion, “Kudüs’süz İsrail’in hiçbir kıymeti yoktur. Mabed’siz de Kudüs’ün hiçbir değeri olamaz” diyordu.
Tevrat tefsircisi İbn Meymun’a göre; Kral soyundan Mesih gelince diğer milletler Yahudilere boyun eğecekler ve böylelikle Yeni Dünya Düzeni kurulacak.
Kutsal kitaplarına bakacak olursanız bir psikopatın elinden çıkmış gibi! Bugün ruh hallerini anlamanız açısından size birkaç örnek vereyim.
“Rabbin miras olarak sana vermekte olduğu bu kavimlerin şehirlerinden nefes alan kimseyi sağ bırakmayacaksın…”
“Onların her şeylerini tamamen yok et ve onları esirgeme. Erkekten kadına, çocuktan emzikte olana, öküzden koyuna, deveden eşeğe kadar hepsini öldür. (1. Samuel böl. Ayet 3)
“Ve Rabbin sana teslim edeceği bütün halkları bitireceksin ve gözlerin onlara acımayacak…. O şehrin ahalisini mutlaka kılıçtan geçireceksin, onu ve onda olan her şeyi ve hayvanlarını tamamen yok edeceksin.” (Tesniye 7/16; 13/15)
Bu ve buna benzer birçok ayet gösterebilirim.
Bugün de İsrail Savunma Bakanı Israel Katz, "Gazze yanıyor. Demir yumrukla saldırıyoruz. Askerlerimiz, Hamas'ın yenilgiye uğratılması için gerekli koşulları yaratmak üzere kahramanca savaşıyor. Görev tamamlanana kadar pes etmeyeceğiz ve geri adım atmayacağız” diyor.
Öyle ki Gazze’ye 20 dakikada 37 hava saldırısı düzenlediler. Bunu yapan 9 milyon nüfuslu bir ülke. Karşılarında dünya topraklarının yüzde 28’ne, küresel petrol rezervlerinin yüzde 70’ne sahip ve yaklaşık 2 milyar nüfuslu İslam dünyası ise tek bir şey yapamıyor.
Üstüne İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir ; “Gazze Şeridi'ndeki sahil kenarında polis memurları için lüks bir mahalle inşa etmek istiyorum. Gerçekten mükemmel bir yer” diyerek tahrik etmeye devam ediyor.
Bakınız bu sapkınlar, Mesih’in yeryüzüne inip Tanrı imparatorluğunu kuracağına inanıyorlar. Bunun için evvela Filistinlilerin kökünün kurutulması(Yeşaya) Mescid-i Aksan’nın da yıkılıp yerine Süleyman Mabedi’nin inşa edilmesi gerekiyor.
İsrail bu ruh haliyle 70 yıldır durmadan katliam yapıyor.
İslami mirası yok ederek yerine III. Mabed’i inşa etmeyi hedefliyorlar. III. Mabed Hareketi’ne mensup Yahudiler de bölgede teokratik düzene dayalı bir krallık kurmak istiyor.
Geçenlerde Netanyahu, “Kudüs bizim şehrimizdir Erdoğan. Sizin değil. Her zaman bizim olacak” diyerek meydan okumaya devam ediyor.
Bu katil sürüsünün ikinci önemli hedefi de Büyük İsrail’i kurmaktır. O yüzdendir ki Filistinlilerin Batı Şeria’dan temizlemeye çalışıyorlar. Zira inançları bunu emrediyor.
Ve Tanrı'nın vaadi gerçekleşene kadar İsrail'in desteklenmesi gerekiyor. Öyle ki Filistinliler onlara göre Tanrı'nın vaadinin yerine getirilmesine engel oldukları için büyük bir cezayı hak ediyor!
Çünkü Tanrı'nın planına karşı çıkmak, bozmaya çalışmak büyük suçtur ve cezası da ölümdür. Bu planı bozmaya çalışan hangi ülke olursa olsun yok etmeye çalışıyorlar.
Beklenen kehanetler arasında Roma'nın yeniden kurulması da var. Amerika ve Britanya, İsrail’i tam da bu yüzden destekliyor. Bu planlamanın bir hedefi de Türkiye’dir. O yüzdendir ki bizler, hamaseti bırakıp önce düşmanımızı tanımalıyız.
Asıl düşmandan bahsediyorum yani Amerika’dan!