0

Son haftalarda yaşanan çocuk taciz ve cinayetleri bir tartışmayı da beraberinde getirdi: İdam

Doğrusu Avrupa Birliğine uyum çerçevesinde idamın kalkmış olması oldum olasıya toplumda bir sessiz tepkiye yol açmıştı. Basın yayın çevrelerinde, liberal ve hümanist ortamlarda idamın kalkması yönünde baskın bir şekilde ortaya çıkan anlayış, idamın gerekliliğini savunan çevrelerin sesini kısıyordu. Gerek ülkemizde gerekse dış dünyada haksız bazı idamların da yaşanmış olması elbette bunda önemli bir etken idi.

Örneğin bu ülkeye hizmetleri çok büyük olan Rahmetli Adnan Menderes ve iki arkadaşının göstermelik bir iddiayla idam edilmesi, 12 Eylül sürecinde sağdan ve soldan bazı gençlerin sözüm ona dengelenerek (?) idam edilmesi, idama mahkûm edilen bazı kimselerin daha sonra bu cezayı hak etmediklerinin ortaya çıkması gibi sebepler de bu sessizlikte etken olmuştur.

Ancak şimdi durum farklı.

Masum yavruların, yaşlı insanların; sadistçe, vahşice, insani tüm değerlerden soyutlanarak katledilmesi toplum vicdanını adeta paramparça etti. Gerek Sayın Başbakan gerekse Aileden sorumlu Bakan Sayın Ayşenur İslam, gönüllerinden geçenin idam olduğunu ifade ettiler.

Doğru mu?

Evet sonuna kadar doğru…

Türkiye'ye idam geri gelmelidir.

Genç yaşlı, kadın erkek kim olursa olsun öldürülen kişinin cezası idam olmalıdır.

Suçu kesin olarak tespit edilen katil, 15-20 senelik bir hapis cezasıyla ödüllendirilmemelidir.

Bir canı alan kişi, kendi canının alınabileceğini hesap etmelidir.

"Öfkeme yenildim, sinirlerime hakim olamadım, nefsimin esiri oldum, pardon" diyen bir şahsa bir "pardon" da hakimlerce çekilmeli ve toplumun güvenliği adına hak ettiği cezası verilmelidir.

Sözde hümanist bazı çevreler, "kanı kanla mı temizleyeceğiz? Orta çağ hukukunu mu getireceğiz?" diye karşı çıkmaktadırlar. Bunların tuzu kuru ve sadece katilden yana tavır takınmaktan başka da bir yaklaşımları yok.

Bu çevreler, gerek siyasette gerek medyada bu gibi cinayetleri toplum güvenliğini sarsacak derecede verirken; ağıt içerikli gizli bir şehvetle gözyaşları akıtmakta ama "öldüren öldürülsün" dediğimizde ise hemen katilden, sapıktan yana tavır takınmaktadırlar.

Samimi değiller bunlar.

Gerçekten mağduru düşünen, gerek o mağdurun hukuku gerekse toplumda yeni mağduriyetlerin oluşmaması için neşteri vurmaktan çekinmez. Bunlar cerrah olsa, kanserli uzvu da okşar, "buna kıyılır mı" diyerek vücudu yok etmesine seyirci kalır herhalde…

Ateş düştüğü yeri yakar. Seyircilere de işi yorumlamak kalır.

Nice ailelere ömür boyu unutamayacakları acılar yaşatan bu habis urların adalet ölçeğinde temizlenmesi, toplumun selamete kavuşması sağlanmalıdır.

Hükümetin bu konuda atacağı adımlar, Avrupa engelini aşar mı bilmem ama vatandaşın bir engel çıkarmayacağını belirtmek lazım.

Evet, katile idam geri gelmelidir…