Dün ayın kaçı olduğunu unutmuşum, meğerse 26 Mayıs imiş. Cumhuriyetin kuruluşu ve sonrası ile ilgili kısa bir yazıyı Milat gazetesinde yayınlanmak üzere göndermiştim

Bugün 27 Mayıs yani Türkiye’de ilk askeri darbenin yapıldığı yüz karası olan bir tarih. Soytarı hâkimlerden oluşan bir mahkeme. Vücutlarında sigara söndürülmüş idam mahkûmları. İşkencenin her türlüsünün yapıldığı Yassıada zindanları.

Bu ülkede, Başbakan Adnan Menderes ve iki arkadaşı 27 Mayıs 1961 yılında idam edilmişti. İdamın yapıldığı masrafın bedelini de Menderes’in ailesinden istiyorlardı. Yani Menderes’in boynuna geçirilen urganın parası dahi aileden isteniyordu. Hele bir düşünün babanızı idam ediyorlar idamın masrafını da sizden talep ediyorlar. Bu vahşetin izahı var mı?

Ne hazindir ki, Adnan Menderes’in idamından sonra bir oğlu banyoda ölü bulundu, bir oğlu da trafik kazasında hayatını kaybetti. Geride sadece Aydın Menderes kalmıştı.

Rahmetli Adnan Menderesin oğlu Aydın Menderesin kurduğu Büyük Değişim Partisi’nin genel idare kurulu üyesi idim. Epeyce beraberliğimiz oldu. Batman’da bir miting yapıldı. Rahmetli Aydın Menderes gözyaşlarıyla babasına yapılan zulmü dile getirmişti.

O zamanın valisi bizi vilayete çağırdı ve konuşmalardan rahatsız olduğunu açıkça ifade etti. Üstü kapalı bir de tehdit vardı. Umursamadık bile. O zihniyeti çok iyi tanıyorduk, her türlü melaneti yapmaktan asla çekinmezlerdi.

Zaten Turgut Özal rahmetli olduğunda eski Mit Başkanı Prof. Mahir Kaynak ta Menderes’in partisinde genel başkan yardımcısı idi . Rahmetli Mahir Kaynak Mit Başkanlığını yaptığı sırada askeri bir darbe yapılacağını haber vermiş ve darbeyi önlemişti. Böyle bir kişiliğe sahipti.

Rahmetli Mahir Kaynak ile yan yana oturuyorduk. Turgut Özal vefat ettiğinde kendisine sordum. Hocam Turgut Özal öldü mü yoksa öldürüldü mü? Tek bir kelime ile cevap verdi, ÖLDÜRÜLDÜ.

Turgut Özal Reisicumhurdu. Hastalandığı zaman yanında doktoru yoktu. Ayrıca ambulans da yoktu. Çünkü birileri onu da öldürmek için gereken bütün tedbirleri almışlardı. Ortada şüpheli bir ölüm vakası vardı. Zehirlendiği söyleniyordu. Koca bir Reisicumhurun ölüm sebebi doğru dürüst açıklanmadı bile.

Bilahare Refah(Fazilet) Partisi Milletvekili iken, yine bir trafik kazası sebebiyle merhum Başbakan Adnan Menderes’in hayatta kalan oğlu Aydın Menderes te felç oldu ve bilahare hayatını kaybetti. Bu aileden geriye nerede ise hiç kimse kalmadı. Elbette bunlar tesadüf olamazdı. Merhumun soyu kurudu.

Sayın Reisicumhur Recep Tayyip Erdoğan'a da bir kaç kez suikast yapıldığına şahit olduk. Kendi arabasının içinde otururken birden bire arabanın kapıları kapanmış ve arabanın anahtarı bulunamıyordu. İçeride nefessizlikten hayatını kaybedebilirdi.  Balyozlarla camları kırdılar ve bu suikast önlendi.

Yine Sayın Reisicumhur Recep Tayyip Erdoğan’ı bir ata bindirdiler. Atın eğeri bağlanmamıştı. Sayın Erdoğan attan düştü bir ayağı eğere takılı kaldı ve metrelerce yerde sürüklendi. Bunlar bizim bildiklerimiz ve gördüklerimiz kim bilir daha neler yapıldı.

Geçmişte 27 Mayıs darbesi resmi bayram olarak kutlanıyordu. Böyle bir etkinlik yapılırken Urfa Ziraat Bankasının önünde idim. Mustafa Kemal’in heykeli eski belediye binasının önünde idi, bütün resmi kutlamalar bu heykelin önünde yapılırdı.

Her ne ise bir boru sesi geldi herkes esas duruşa geçti ve alanı büyük bir sessizlik kapladı. O sırada alana giren bir şahıs önünde eşeğiyle beraber yürüyordu. Belli ki bu adam bir hamaldı. Herkes esas duruşta iken bu adam bir eşeğe bir de onlara baktı. Yüksek bir sesle eşeğine seslendi. YÜRÜ! SENDEN DAHA BÜYÜK EŞEKLER DE VAR dedi. O hamal o alandaki görevlilere unutulmaz bir mesaj vermişti.

Bilahare 27 Mayısla ilgili yapılan etkinlik kaldırıldı.

Bu ülkede darbecilere 15 Temmuz’da halk darbe yaptı ve neye uğradıklarını şaşırdılar, şimdi o darbeyi yapmak isteyenler hesap veriyor artık. Zaman onların aleyhine işlemeye başladı.

Evet, muhterem kardeşlerim 27 Mayıs ve sonrasında yapılan bazı vahşetleri kısaca arz ettim.

Kemalist ve masonların bu ülkede yaptıkları ciltlere sığmaz.

Kalın sağlıcakla.