0

Bir yerden başka bir yere giderken çoğumuz trafik yoğunluğunun azizliğine uğramışızdır. Netice de yol bu, bin bir türlü hali var. Kaza da olabilir çalışma da. Hal böyleyken sıkışan trafikte alternatif güzergahları bulabilmek te artık bir gereklilik oluyor. Üstelik sora sora Bağdat bulunsa da, bu yeni sürprizlerle karşılaşılmayacağı anlamı da taşımıyor. İşte bu sebeplerden ötürü günümüzde istikametimizi, menzile en hızlı şekilde ulaşmamızı sağlayan navigasyon cihazları ile sağlıyoruz. Fakat buradaki püf nokta; cihazın çizdiği istikameti kaçırmamaktır ki, yönümüzü şaşırmayalım. Gerçi böyle bir durumda da cihaz, tekrar hesaplama yaparak konumunuza göre güncel bir rota belirliyor. Onun için navigasyon kullananların belki de en çok duyduğu, cihazdan gelen "yeni rota oluşturuldu" sesidir.

Bu perspektifte devletler arasında her gün yeni ittifakların vuku bulduğu bir çağda olduğumuz düşünüldüğünde, buradaki navigasyon teşbihini açıklayıcı olacaktır. Çünkü ABD'nin Suriye meselesinde Rusya 'ya el altından destek vermesi sonrada karşı çıkması, İngiltere'nin AB ile iş tuttuktan sonra ayrılması, ABD'nin Küba gibi hasımlarıyla yakınlaşması, ABD' nin bu güne dek kankası olan Suud'un şimdilerde batıya rest çekmesi, düne kadar Rusya'nın yakın dostu olan İran'ın tercihini İngiltere'den yana kullanması, ülkemizin Rusya ve İsrail ile normalleşme süreci vb. ezber bozan farklılıklar ancak bu çerçevede kavranabilir. Yani bu manzara "Dış siyasette dostluk yoktur çıkar ilişkisi vardır" realitesi ışığında yeni rota değerlendirmesidir. Kaldı ki idealler doğrultusunda ülke menfaatleri söz konusu ise, bu tip olaylarla karşılaşılması doğal bir tezahürdür. Sebep-sonuç dairesinde Devletimizin bu son dış politika manevraları da böyle okunmalıdır.

Hatırlarsınız, 2009'lu yıllarda Gazze'ye yapılan insani yardımlar çoğunlukla Mısır üzerinden ulaştırılıyordu. One Minute olayından sonra ve hatta Mavi Marmaralı yıllarda dahi bu noktada bir sıkıntı yaşanmıyordu. Bu olayların akabinde ise Devletimizin doğrudan yardımları engellense de, bir şekilde Mısır üzerinden koridor kurulmuştu. Taki 2013'de Sisi yönetimi iş başı yapıncaya dek. Sisi ile başlayan darbe süreci Mısır'da despot bir rejime dönüşürken Gazze'yi de tam bir açık cezaevi hüviyetine bürümüştü. İnsanlar aç ve sefil bir halde kaderine terk edilmişken adeta bizden gelecek yardım elini beklemeye koyulmuştu.

Türkiye ise bir taraftan PKK ve DAEŞ terörü ile mücadele ederken bir taraftan da ekonomisine darbe vuran Gezi ve 17-25 Aralık garabetinin yaralarını sarmaya çalışıyordu. Tamda bu dönem düşürülen Rus uçağı ile patlak veren gaz sorunu ve iki ülkenin 30 milyar dolarlık ticaret hacminin 2 milyar seviyesine gerilemesi, ilerisi için sorun teşkil edecek cinstendi. Tabi birde Suriye denklemi işin içine girince, mevcut durum içinden çıkılması zor bir istikamete doğru ilerliyordu.

Böyle bir zamanda İsrail'in Akdeniz'de milyarca metreküp doğalgaz bulması ve bunu Türkiye'ye rağmen çıkartarak Avrupa'ya ulaştıramayacağını anlaması, ambargolardan dolayı Rusya ekonomisinin S.O.S vermesi, ABD'nin yeni bölge politikaları, baronların küresel sermayeyi Nevada'ya çekme çabası, İngilizlerin yeni aktör olma girişimi, AB'nin bölünme senaryoları, Türkiye' nin AB tarafından hala oyalaması ve en nihayetinde küresel terör; devletler düzeyinde yeni ittifakların fitilini ateşledi. Kısacası, bunu tıkanıklığı aşmak adına geliştirilen navigasyon mantığına benzetebilirsiniz. Tıpkı İsrail'in ön şartlarımızı kabul etmesi ve Putin'in istemem yan cebime koy tavrında sergiledikleri gibi.

Hülasa, bu süreç karşılıklı normalleşmeye çalıştığımız ülkelerle bir anda kardeş olduğumuz anlamına gelmemelidir kesinlikle. Bunları hedefler doğrultusunda atılmış adımlar olarak görmekte fayda vardır. Bu cihetle sadece Leydi Leyla gemisi bile, belki de bu bayramın vicdanımıza akseden mutluluğu olmuştur. Üst düzey bir dostumun dediği gibi "müsterih olun. Devletimiz tecrübesini konuşturuyor"

Vesselam.

NOT: Bu vesile ile Ramazan Bayramınızı en deruni duygularımla kutlarım.