0
Fuat Avni'nin yazdığı, beşte bir oranında gerçekleşti.
Bazı gazeteciler ve televizyon çalışanları gözaltına alındı.
Aslında canlı yayın eşliğinde bir gözaltına alınma sürecini iyi oynadı cemaat. Birkaç gün önceden kamuoyunu hazırlayarak, bir milyonluk gazetesinin önüne topladığı iki üç yüz kişi ve kameralarla, kendilerine baskın yaptırtıp ifade vermeğe gittiler. Sonuç ne olur bilemeyiz. Kimsenin içeri girmesinden de hoşnut olmayız. Ama bu bir savaşsa eğer, sonucuna da harp meydanındakiler katlanmalıdır.
Cemaat savaşını, psikolojik, sosyolojik, medyatik, dinlematik, saldırmatik ve masumatik tonda sürdürüyor. Cemaatin ne denli bir tehlike olduğu gün be gün ortaya çıkıyor.
Fuat Avni denen adam veya ekip hala devletin sırlarını önceden tespit edip kamuoyuyla paylaşıyorsa ciddi cemaat tehlikesi var demektir.
Kadrolarda yapılan değişikliklere, paralelcilere yönelik operasyonlara rağmen hala katı bir direnç varsa, cemaat tehlikesi devam ediyor demektir.
Hükümeti kıstırma, kışkırtma anlamında her zaman ve zeminde, doğru yanlış pek çok bilgi dolaştırılıyorsa cemaat tehlikesi sürüyor demektir.
Avrupa ve Amerika'da bir türlü, İslami cemaatlere bir türlü, liberallere başka türlü yaklaşan bir yapı varsa cemaat tehlikesi ileri düzeyde demektir.
Gerçekten Fethullah Gülen hareketine sızmış, onu yönlendiren ve peşinden de saf bağlılarını sürükleyen, mükemmel bir örgüt ağı olan mekanizma işbaşında. Allah korusun bu yapı devlette etkin olduğu takdirde Türkiye, tarihin en büyük tahribatıyla karşı karşıya geldi demektir.
Yapı olağanüstü karışık.
İçinde ehli sünnet unsurlar barındırıyor mu? Evet.
Şii anlayış barındırıyor mu? Evet.
Tarikat itaat ve teslimiyeti barındırıyor mu? Evet.
Gerektiğinde başını açma, dans etme, içki içme, namaz kılmama gibi haramlara fetva veriliyor mu? Evet.
En temel kanaatlerini gizleme, inandıklarının tersini savunma gibi münafıkça tavırlar, bir direktif olarak veriliyor ve uygulanıyor mu? Evet.
Yalan ve çarpıtma en temel ilke haline getiriliyor mu? Evet.
Dünyanın en gizli örgütlerinde bile olmayan hiyerarşik yapılanma gerçekleştiriliyor mu? Evet.
Uluslararası sistemin çıkarlarını koruma, onlarla işbirliği yapma, milli duruşu bir sapma olarak gösterme çabası sürüyor mu? Evet.
Medya organlarında inadına saldırı, inadına tahrifat, inadına düşmanlık içeren yayınlar yapılıyor mu? Evet.
Ülkede ne kadar olumsuzluk varsa, (trafik kazası, tecavüz, saldırı, cinayet, ölüm, elektrik kesintisi, borçlu vatandaş feryadı, sel, toprak kayması, şiddet, günah, hata…) hepsini, ülkenin kötü ve adaletsizce yönetilmesinin bir sonucu olarak sunma ve hükümeti bundan sorumlu tutma faaliyeti var mı? Evet. Hem de her gün, her gün, her gün…
A.Turan Alkan, M. Türköne, E. Dumanlı, B. Keneş, M. Baransu ve diğerlerinin yaptıkları artık Emin Çölaşan ve avanesine rahmet okutacak düzeye geldi. Sabırlar zorlandı, zorlanıyor.
Cemaat bir eğitim ve irşad hareketi ise buna dönmeli. Değilse eğitim ve irşad istismarından vazgeçmelidir. Aksi halde şu an birlikte anıldığı haşhaşilerden daha ağır bir biçimde tarih sayfalarındaki yerini alacaktır.
Bu arada olan da bu harekete safiyane bir şekilde bel bağlayanlara ve ülkemiz insanına olmaktadır.
Rabbim sıratı müstakim üzere olanı aziz kılsın. Rızasının dışında yanlış yapanları ıslahı mümkün değilse rezil eylesin.***