Son zamanlarda Zat-ı Alinizin de sık sık gündeme getirdiğiniz nüfus oranının azalma konusunda, belki yirmi yıl sonra askere alacak gençleri bulamayacağız, geleceğimiz tehlikede diyorsunuz, bu gibi ifadeleri Zat-ı Alinizin telaffuz etmesi elbette çok kıymetlidir.

Devletin bütün bilgileri Zat-ı Alinizin bilgisi dâhilindedir. Bu olumsuzluğun gerçek sebepleri herhalde uzmanlarınız tarafından Size iletilmiştir.

Hayata dikkatle bakanlar bu olumsuzluğun nerelerden kaynaklandığını çok iyi anlayabilirler. Nüfusumuz neden azalıyor konusunu birçok yazar zaman zaman dile getiriyor. Feryatlarını yazılarına döküyorlar.

Bugün devlet dairelerinde çalışan bayan sayısı nerede ise erkeklerin sayısından fazla olabilecek bir durumdadır. Haftanın beş gününü devlet dairesinde geçiren bir bayan doğum yaptığı takdirde çocuğuna ne kadar zaman ayırabilir ve gereken annelik görevini ne kadar yerine getirebilir?

12 Yıllık mecburi eğitim gençlerimizin vasıfsız yetişmesine en büyük zemini hazırlamıştır. Bu sorunun cevabı asla yoktur. Zira lise mezunu ne işe yarar? Okumak istemeyen gençlerimizi on iki yıl neden okullarda zorla tutuyoruz?

Ayrıca her ilde açılan üniversiteler birçok gencimizi diplomalı işsiz olarak hayatın içine itmiştir. İşi olmayan üniversite mezunu da bir işe yaramaz, vasıfsız bir insandır. Gençlerimize şu mesajı verebilirdik. Üniversite mezunu olmak, iş bulmak demek değildir. Üniversite mezunu olmakla bilginiz artar ama bu bilgi, iş hayatının garantisi değildir. Şüphesiz ki bazı üniversite bölümleri bundan istisnadır. Tıp ve mühendislik gibi.

Gençlerimizin bazılarını sanata yönlendirmiş olsaydık hem işsiz kalmayacaklar hem de piyasa bu kadar pahalı olmayacaktı. Vasıflı işçilik azalınca bunu elde edenler bir yerine, beş on alarak piyasanın yükselmesine sebebiyet veriyorlar. Evimize bir arıza için bir sucu veya bir elektrikçi davet etsek çok pahalıya mal oluyor. Arıza yapan veya bakım için arabanızı bir tamirciye götürün, bakın bakalım başınıza neler gelir? Fahiş faturalar çaresiz bırakır sizi.

Hayat pahalılığı evlenmeyi de ötelemiştir. Evlenenlerin birçoğu çocuk yapmaktan imtina ediyor. Çocuk yetiştirmek için okula göndermek gerekir ve okul masrafları ise hayli kabarıktır.

Bugün evlenme yaşı nerede ise otuz beşe dayanmış, hayatın en verimli zamanı heba olup gitmiştir. Bazı TV programlarında düğünler hakkındaki haberler, evlilik hususunda bir felakete dönüşmüştür. Bir aşiret düğününde geline kaç kilo altın takıldı, milyonlar toplandı gibi haberler evlenmek isteyenleri olumsuz etkiliyor. Bunu gören sağını solunu fark etmeyen bazı anneler; kızlarımız bir defa evleniyor ve bir kraliçe gibi düğün dermek yapılmalı diye karşı tarafın kaldıramayacağı ağır bir masraf talep ediyorlar. İslamın zorlaştırmayın kolaylaştırın emrinin tam tersini yaparak, evliliği israf ve gösterişin çukuruna atıyorlar.

Kabul edilip sonra iptal edilen İstanbul sözleşmesinin geride bıraktığı felaket erkeklerin adeta kâbusu olmuştur. Kadınlara verilen aşırı haklar erkeklerin evlenmesine büyük bir engeldir. Acaba evlensem başıma ne gelecek diye endişe duyanlar, hayatlarının kararmasından korkuyorlar.

Birçok aileyi darmadağın eden 6284 sayılı kanunun uygulanması ile aile hukukunun sonuçları boşanmalara, çocukların ortada kalmasına sebebiyet verdiği mahkemelere açılan yüz binlerce dava bunun en açık bir belgesidir. Toplumda derin ve telafisi imkânsız yaralar açmaktadır.

Ayrıca kadın cinayeti diye bir ucube icat ettiler. Kim katil olmak ve hapse girmek ister. Bu olayların altında yatan çok ciddi sebeplere bakmak lazımdır..

Evlilik mutluluk içindir, hayatı zehirlemek için değildir. Öğretmen bir arkadaşım şöyle demişti. Çocuklarım diyor ki; baba keşke bizi okutmasaydın ne işimiz, ne de evimiz barkımız var. Böyle durumlarda babalar çaresiz, anneler ise dinmeyen gözyaşı içindeler.

Yanlışları düzeltmezsek sonumuz hüsran ve karanlıktır. Çünkü aile çökerse toplum çöker, toplum çökerse devlet te çöker.

Fıtrata aykırı hareket edenler, fıtratın zararı ile karşı karşıya kalırlar.

Yapacağınız tüm hayırlı işlerde Allah muvaffak eylesin

Kalın sağlıcakla.