Sosyal medya... Hız, hız, hız! Akım, akım, akım! Gündem, gündem, gündem! Linç, linç, linç! Dedikodu, dedikodu, dedikodu! Ego, ego, ego! Stalk, stalk, stalk! (Gizlice takip) Kıskan, kıskan, kıskan! Sinirlen, sinirlen, sinirlen!
Peki, bizim psikolojimize ne oluyor?
Sosyal medyanın gelişmesi beraberinde kendine özgü psikolojik hastalıklar getirdi.
Yeni gelişen olayları kaçırmamak için sürekli sosyal medya sitesindeki sayfanızı yeniliyorsanız, sizde Gelişmeleri Kaçırma Korkusu (Fear of Missing Out) kısaca: FOMO olarak belirtilen bir bir psikolojik rahatsızlığınız olabilir.
FOMO hastalığı insanların sosyal medyaya olan bağlılığını özetleyen bir ruh halidir. Bir çeşit kaygı bozukluğu ve gelişmeleri kaçırma korkusuyla gereksiz yere pişmanlık duyma davranışı olarak tanımlanabilmektedir. Özellikle özgürlükçü, zevkine düşkün ve sabırsız olma özelliklerine sahip olan gençler bu riski taşımaktadırlar.
Sosyal medyada çevrimiçi olmadığınızda kendinizi huzursuz hissediryor musunuz? Cevabınız evet ise, bu rahatsızlığın sizde olması muhtemel. Bazı uygulaması kolay ve önemli şeylere dikkat edersek yararlı olacaktır;
-Kendinize kullandığınız her platform için belli bir süre belirleyin ve bu süreyi aşmamaya özen gösterin.
-Bir profile sahipseniz bunun bir amaca sahip olması önemli. Yani işinizle ilgili bir gelişim olabilir, bir hobiniz için olabilir, gündemin bağımlısı olmadan gündemi takip etmek için olabilir vs.
-Sosyal medyada gereksiz olduğunu düşündüğünüz bildirimleri ayarlardan seçebilirsiniz. Böylece her gelen bildirimle zamanınız çalınmaz.
Başkalarının hayatlarını takip etmeye çok mu meraklısınız? Belkide depresyondasınız!
Sosyal medya bağımlığı gerçek ilişkilerimizde de kopmalara yol açıyor. Gerçek ilişkiler ve etkileşimlerde kişinin gittikçe daha başarısız hale geliyor. Başkalarının hayatlarını takip edip bunları özenmek, bazen kişilerin kendilerini değersiz hissetmelerine ve depresyona neden olabiliyor. Ayrıca telefon ya da bilgisayarla sürekli vakit geçirmek, kişinin vücudunda bir takım dengesizlikler yaratarak kaygı bozuklukları özellikle de panik atak için uygun bir zemin oluşturabiliyor. Bu durum FOMO ile birleştiğinde dikkat ve algıda bozulmalara da neden olabiliyor.
Birde ağır psikolojik vakalar var: 'lifestyle'cı tayfa!
Özellikle Instagram ve Youtube platformunda 'lifestyle' altında tüm hayatını paylaşan kullanıcılar var. Saçma şeylere havalı başlıklar atarak normalleştirmek sosyal medyanın doğasında var. Yani neredeyse hayatını yaşamaktan çok paylaşanlardan bahsediyorum. Bu başlık altında olan herkesi kast etmiyorum ama maalesef geneli böyle. Yattığından, kalktığına, nerede olduğundan, yediği yemeğe, ilişkisinin boyutlarına kadar her şeyi paylaşırlar. Hatta gidecekleri yerleri bile sosyal medyada yapabilecekleri prime göre seçerler. Bunların psikolojisi hepten bozuk, burada yazmakla olmaz tedavi görmeliler!
Tüm bunları düşününce sosyal medya kurtulunası bir şeymiş gibi geliyor ama şu bir gerçektir ki; artık sosyal medyayı reddetmek olası gözükmemektedir. Bu durum, iletişimin yeni bir şekli olarak karşımızdadır. Bunu tehlikesiz bir hale getirmek gerekir. Bunun için önce kendimizden başlamalı ve ardından gençlerimizi korumalıyız. Bu konuda ebeveynler büyük iş düşüyor. Doğru örnek olarak çocuklarını korumalı. Sosyal medya ve interneti kullanma sebebimiz her ne olursa olsun ekranlardan arada başımızı kaldırıp gökyüzüne, yıldızlara ya da sevdiklerimizin gözlerine bakmak, hayatımızdaki insanlarla anlamlı ve keyifli anılar biriktirmek lazım.
Sosyal Medya Kullanıcılarına Tavsiyelerim:
Paylaşılan her şeye inanmayın
İnsanlar sosyal medya hesaplarından çoğunlukla en iyi anlarını paylaşıyor. Yani gerçeğin bir kısmını tamamını değil! Görünenin ardında ne olduğunu bilemiyoruz.
Merak duygusu size değil, siz ona hükmedin
Başkalarının hayatlarına sürekli dahil olmak bireyselliğe zarar veriyor. Mahremiyet duygunuzun zedelenmesine izin vermeyin.
Kendinizi geliştirmenin başka yollarını arayın
İnsanların birçoğu sosyal medyayı araştırma kaynaklı kullansa da, pek çok bilgi yüzeysel ve genel geçer bilgilerden oluşabiliyor. Peki bilgi almak için okuma, araştırma ve gözlem yapmaya ne oldu?
Hayatınızdaki boşlukları sorgulayın
Sosyal medyaya aşırı takılmak, aslında hayatımızın pek de yolunda gitmediğine işaret ediyor. İşiniz mi kötü gidiyor, yoksa ilişkiniz mi? Kaçtığınız şeyleri belki de çözme vakti gelmiştir.
Gerçek ilişkiler kurun
Bugün arkadaşlıklar bile neredeyse sosyal ağlar üzerinden yaşanıyor. Halbuki yüz yüze etkileşimin yerini sanal araçlar alamaz. Zaman zaman sevdiğiniz insanlara vakit ayırıp yüz yüze görüşün.
Sosyal medya kişinin psikolojik sağlığını sadece olumsuz etkileyen bir araç dersek elbette yanlış olur; ama maalesef yanlış kullanımlardan dolayı genel olarak durum olumsuz. Bu nedenle sosyal medya hesaplarının ziyareti ile ilgili kişinin kendini disipline etmesi gerekiyor. Kişinin kendisi ile ilgili farklı ilgi alanlarını geliştirmesi, internet üzerinde geçirilen zamanın bir kısmını yeni yeteneklerini keşfetmeleri üzerine harcayabilirler. Bağımlılık ileri
düzeyde ve kontrol altına alınamayacak boyutta ise mutlaka profesyonel bir destek almaları gerekmektedir.