“Ateş düştüğü yeri yakar.” Evet, Aksa Tufanı operasyonunun; can yakan, yürek paralayan birçok sonuçları oldu ve olmaya devam edecektir. Şurası çok iyi biliniyor ki, “Hiçbir doğum sancısız olmaz.” Ancak bir asırdan fazladır çobansız sürü misali perişan ve darmadağın olan bir ümmet olarak, bardağın dolu tarafına da ihtiyacımız var. Yani bir yönüyle büyük bir musibet olan “Aksa Tufanı” operasyonuna olumlu taraftan bakınca birçok hayır, bereketler de barındırıyor. Şöyle ki:

Öncelikle Aksa Tufanı, çok uzun yıllar nesillerimize anlatacağımız sayısız destanlar barındırıyor. Bir asrıdır devam edegelen Filistin direnişinin açık bir kırılma noktası olan “Aksa Tufanı” kim bilir daha nice yiğitlere eğitim meydanı olacak ve nice yiğit mücahitlerin yetişmesine vesile olacaktır. Aksa tufanı sadece Filistin ve İslam ümmeti için değil, dünya insanlık tarihi için de bir kırılma noktasıdır. Ne ki “Aksa Tufanı” savaş doktrini tarihine de yeni bir ışık olacak kadar önemlidir. Gelecek günler bu tarihi direnişin cihad ve şehadet ruhunun bereketlerini insanlığa göstermeye devam edecektir.

1. Allah cc “Aksa tufanı” bereketi ve fedakâr Gazze halkının şanlı direnişiyle birçok bereketlere vesile oldu. Ümmetin ölü hücrelerini yenilediği gibi insanlığın uyuyan vicdanını da uyarıp harekete geçirdi.

2. Ama bundan daha önemlisi Batı'nın gerçek yüzünü ortaya çıkardı. Yıllardır insanlığa tepeden bakan, dünya halklarını ikinci, üçüncü gibi kategorilere ayıran şımarık ve vahşi barının yüzündeki beyaz perdeyi kaldırdı. Tabi bu perdenin altında kapkara ve zifiri çehreler gerçek vahşetiyle ortaya çıktı.

3. Yıllardır kendilerini özgürlük taraftarı ve özgürlüğün mihveri gibi gösteren Siyonistlerin de gerçek yüzlerini ortaya çıkardı. Bu vahşilerin sadece İslam ümmeti ve Filistin değil, tüm dünya insanlığı için de büyük bir tehlike olduklarını ortaya çıkardı.

4. Aksa Tufanı’nın diğer bir Hikmeti ümmet olarak bizi silkeleyip uyarmasıdır. Nitekim yıllardır Siyonistler, ellerindeki devasa medya gücüyle kendilerini yenilemez, aşılamaz gibi lanse etmeyi başarmışlardı. Ama onların kartondan kahramanlar olduklarını tüm dünya insanları gördü. Onların tüm sansürlemelerine rağmen ne kadar korkak ve sünepe oldukları deşifre oldu.

5. Aksa Tufanı’nın bir diğer dersi de bizim ümmeti Muhammed olarak Siyonistlere karşı zafer kazanmamız için her açıdan güçlü ve muttaki olmalıyız. Maddi manevi güçlü ve üstün olmalıyız. Evet, fiziki açıdan tüm hazırlıklarımızı yapmalıyız. Ama bizi tüm İslam düşmanları gibi Siyonistlere karşı da zafere taşıyacak asıl güç mana gücüdür. İman, salih amel ve takva en güçlü enerji kaynağımızdır. İşte gördük biz iki milyarlık İslam ümmeti apışıp kalırken, Gazze’nin iki milyonluk fedakâr ve cefakâr halkları iman, takva, cihad ruhu ve şehadete sevdaları sayesinde dünyanın en gelişmiş silahları ve en geniş imkânlarına sahip Siyonistleri perişan etti. Sadece Siyonistleri de değil, arkalarındaki ABD, AB ve tüm küresel çeteleri de madara etti.

6. Aksa Tufanı’nın bir dersi de zaferin önündeki en büyük engelin ümmet arasına sokulan tefrika olduğunu bir kere daha ortaya çıkarmasıdır. Yahudi Şemmas bin Kays sahabe arasında fitne çıkarmak için plan yaptı. Adeta et-tırnak olan Evs ve Hazreci yeniden birbirine düşürmek istedi ama konu Resûlullah'a (sav) ulaşır ulaşmaz müdahale edip tefrika alevini söndürdü ve kardeşlik ruhunu tahkim etti. Böylece Yahudilerin planı bir kere daha boşa çıktı.

7. İşte bu gün de bu planı bozacak tek şey kardeşlik ruhu ve ümmet şuurudur. Yegâne kurtuluş çaremiz, ümmet olarak aramızdaki tefrikayı izale etmektir

8. Tefrikanın bir sebebi de kendi aramızdaki fikir ayrılıklarıdır. Günümüzdeki “Tekfircilik “Selefilik” “Kur’anilik” ve asırlardır tekfire devam eden “Şia” bu konuda en bariz örnektir.

9. Tefrikanın bir sebebi de İslami yapıların basit sebeplerden dolayı bölünüp parçalanmalarıdır. Şu kısa ömrümüzde nice İslami yapıların bir iken ikiye, sonra dörde ve daha fazla gruplara ayrılıp savrulduklarını üzülerek gördük ve görmeye devam ediyoruz. Eğer düşmanımıza karşı zafer kazanmak istiyor, dünyada izzet, huzur ve selamete, ukbada ebedi saadete ve cennete vasıl olmak istiyorsak buna mecburuz.