Dolar (USD)
34.20
Euro (EUR)
37.40
Gram Altın
2881.08
BIST 100
8964.1
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

26 Temmuz 2021

Eksiliyoruz

Zamanın sarkacında eskiyoruz. Mevsimler dönüyor, yeryüzü sofrası renkten renge giriyor, dağlar taşlar birer tablo oluyor. Ömrünce yaşıyor her şey, her şey hükmünü yaşıyor ve eksiliyor, eksiliyoruz birer birer.

Bayramı uğurladık, bayramla geçici de olsa çoğaldık. Sofralar büyüdü, neşeler evlerden taştı. Bayramlaşmalar ile hüznümüz azaldı, gönlümüz ferahladı. Uzakların yakın olduğu buluşmalardı bayramlaşmalar. Aradık, arandık; unutulmadığımızı, unutmadığımızı bildirmiş olduk. Fani dünyadan göçenlerimizi de andık, dualar gönderdik, kabirlerden yayılan manevî iklimlerden hissedar olduk. Kabir ziyaretlerimizde eksildiğimizi, her bayram öteye yolcu ettiklerimizin arttığına şahit olduk. Eksiliyoruz!

Ardımızdan gelenlerin bize yabancılaştığını görüyoruz. Bizim gibi duyan, düşünen, gören ve yaşayanların azaldığını görmek üzücü. Derin muhakemeler içindeyiz, bir yerlerde buluşma, yeni ile eskiyi tanıştırma ve köprüyü sağlamlaştırma derdindeyiz. Her geçen gün bu derdi yüreğinde hissedenlerin azaldığını gördükçe eksildiğimizi de daha iyi idrak etmiş oluyoruz.

Eksilen sadece bizler değil. İnsanoğlu eksildikçe eksiltiyor da. Önce kendinden başlıyor eksiltmeye. Sonra elinin değdiği ne varsa eksiltiyor. Tahrip ediyor, yıkıyor. Onarmak için müdahale ettiğinde bile yıkıcı oluyor. Tarihî binaların restorasyonlarını gördükçe hayıflanıyoruz. Taşların yerleri değişiyor, renkler değişiyor, görüntü değişiyor. Hiçbir şey yerli yerinde durmuyor, hiçbir şeyi koruyamıyoruz. Kâinatın da bir ömrünün olduğunu, onun da öleceğini okumuştum. Tabii ki zevale yaklaşıyoruz. Ancak dünyaya geldiğimizde bizi karşılayan güzelliklerin, biz dünyadan ayrılırken ne kadarını muhafaza edebiliyoruz? Neticeye baktığımızda eksilttiğimizi göreceğiz?

Göllerimizin suyu eksiliyor. Ormanlar eksiliyor. Yeşil alanları, bahçeleri betonla dolduruyoruz. Konuşmaya başladığımızda, “Buralar bir zamanlar bağdı, bahçeydi.” diyerek ne kadar eksildiğimizi, tükendiğimizi, tükettiğimizi itiraf ediyoruz. Yine de uyanamıyoruz, uyanmıyoruz! Bir değeri, alışkanlık hâline getirmek, onu sıradanlaştırmaktır ve zamanla farkına varmadan yok etmektir. Değerlerimizi sıradanlaştırarak yaşıyoruz. Eksilttiklerimizin yerine koyduklarımız, cilaladığımız ve makyajlara büründürdüğümüz suni şeyler. Dostluklar bile böyle olmaya başladı. Hasbîlikten ve samimiyetten uzak. Nüfus çoğalıyor ama insan yalnızlaşıyor, eksiliyor.

“Yalnızlığımda çoğalıp kalabalığımda eksiliyorum.” diyordu Özdemir Asaf. Sade ve temiz yalnızlıklar bile yok gibi. Yalnızlıkları da eksilten, yok eden bir gürültü var şimdi.

Ölüme koştuğumuzu unuttuk! Ölümlerle çoğalan kabir komşuluklarını da görmek gerek. Ahir ömrümüze değil de ahiretteki ömrümüze çalışmak. Dünyada eksiltse de ahirette artıracak işlerin gönüllüsü olmak. Belki o zaman eksilmeyiz!