0

Hacca giden yavru kurtlaKafkas halklarının İslamlaşması, Rasulullah'ın (sav) sahabelerinin 642 yılında, bugün Dağıstan Özerk Cumhuriyeti sınırları içinde bulunan Derbent Kalesi'ni (Bab'ül Ebvab) fethetmesiyle başladı ve 1200 yıl sürdü. Bu 1200 yıl içinde yerel halkların ayrışması, İslami bilincin yerleşmesi ile oluştu. Sovyetler döneminde, Kafkasya'daki kentli nüfus zorla da olsa Sovyet değerlerini kabul etse de; özellikle kırsal kesimde ve dağlarda yaşayan halklar güçlü ve derin bağla İslam'a tutunmaya devam ettiler. Bu totaliter zamanlar aynı zamanda, Kafkas halklarının kendilerini tanımlama yılları oldu.

Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından çok hızlı bir İslami diriliş ve ihya hareketi başladı.Ancak bununla aynı anda bir ikilem daha ortaya çıktı. Aktif Müslümanlar ve takipçileri ile, İslam öncesi inançları geri getirmek isteyenler ve Sovyet değerlerinin taraftarları arasında bir mücadele başladı.

İslam'ı hayat nizamı ve dünya görüşü olarak benimseyen Kafkasya Müslümanları ile; İslam öncesi pagan din ve inançları yeniden ihya etmek isteyen mikro milliyetçiler arasında ciddi bir çatışma başladı. Çatışma daha çok Osetler, Lezgiler ve 4 ana kabileye ayrılmış olan Çerkesler (Adige, Şapsığ, Kabardey vb) içinde oldu ve zaman zamanda kan akıtmaya kadar vardı. 2010 yılında, Kuzey Kafkasya'da, Kabardey-Balkar Cumhuriyeti'nde, Çerkes antropolojist ve tarihçi Aslan Tsipinov öldürüldü. Basın, Tsipinov'un Çerkes paganizm inançlarını savunduğu için Müslüman Çerkesler tarafından öldürüldüğünü yazdı.

Başka bir trajedi de Osetya'da yaşandı. Oset milliyetçisi Şamil Dzhigkaev, "Hacca giden yavru kurtlar" başlıklı bir şiir yazınca, Osetya Müslümanları buna kızdılar ve, Kuzey Osetya Müftüsü Ali Evteev, yetkili makamlara, bu şairin ve şiirin İslam'ı ve Müslümanları aşağıladığını öne sürerek şikayette bulundu. Bu arada esrarengiz bir biçimde, Dzhigkaev öldürüldü. Her zaman olduğu gibi suçu hemen Müslümanların üzerine attılar. Oysa daha sonra anlaşıldı ki, şairi adi bir sebepten dolayı bir provokatör öldürmüştü. Hatta Müslüman cemaat, bu adamın ajan provokatör olduğu için, daha önce defalarca tutuklanmasını istemiş. Ancak burada dikkat çeken en önemli husus Kuzey Osetya İçişleri Bakanı Artur Ahmethanov'un verdiği beyanat oldu: "Bizim en büyük hedefimiz, Oset toplumunun İslam ve Hristiyanlık öncesi inançlarının kutsallığını korumaktır". Bu saçma açıklama elbette Müslüman halk tarafından kabul edilmedi ve kınandı. Tüm Kafkaslarda, İslam öncesi inanç ve geleneklerin taraftarları ve Müslümanlar arasında sürekli bir tartışma ve çatışma ortamı bulunmakta ve bu durumdan da asırladır bu coğrafyayı işgal eden Ruslar memnun olmakta ve menfaat sağlamaktadır.

Bu çatışmaya ek olarak bir de son zamanlarda Kuzey Kafkasya halkları içinde İslam'ı yaşayan Müslümanlarla laik olanlar arasında bir mücadele başlamış durumda. Salih Muslimov ve İbrahim Şamov gibi seküler dünya görüşüne mensup Dağıstanlı bazı profesörler, maalesef İslami uyanış ve yükselişi eleştirmekte ve Sovyet döneminin bölge halklarını eğitim bakımından İslam tarihinde olmadığı kadar ilerlettiğini iddia etmektedir. Şüphesiz bu aşağılık kompleksinin ürünü olan hastalıklı bir düşüncedir.

Özetleyecek olursak, özellikle Kuzey Kafkasya'da, halklar içinde, yaşlı kuşak ve genç kitleler arasında; İslam öncesi pagan inanç taraftarları, şuurlu Müslümanlar ve Sovyet dönemine hayranlık besleyen ve özleyen kesimlerde ayrışmalar, bölünmeler ve hatta çatışmalar bulunmaktadır. Sadece halklar değil, aileler bile bu fikri bölünmelerden nasibini almaktadır. Birçok baba ve anne kızlarını başlarını örttüğü için dövmekte, oğullarını sakal bırakıp namaz kıldıkları için suçlayıp dışlamaktadır. Bunun sonucunda da, bazı gençler, ailelerinden, toplumlarından hatta ülkelerinden kaçıp farklı organizasyonlara katılarak Suriye, Irak ve Afganistan'da savaşmaya gitme yolunu seçmektedir. Elbette, bu hazin tefrika durumu, Moskova'daki egemenleri çok memnun ediyor. Allah Kuzey Kafkasya Müslümanlarına yardım etsin. Zira düzelmesi uzun sürecek, zor bir geçiş sürecini yaşıyorlar. Türkiye Müslümanları olarak, Kafkasya'da yaşayan Müslüman akraba ve kardeşlerimize, hem devlet hem de sivil toplum olarak her zamankinden daha fazla sahip çıkmalıyız ki, bu asil ve garip yavru kurtlar Hacca gitmeye devam etsinler.

İKİ DOĞU ve İKİ BATI'NIN RABBİNE EMANET OLUN...