0

Eğer siz samimiyetle inanan bir mü'min iseniz ve dini bilginiz de zayıf ise birileri cehaletinizden yararlanarak inancınızı kötüye kullanabilir.

Onun içindir ki eğer mü'min iseniz imanınızı (tafsili iman) detaylandırmakla yükümlüsünüz. Ben Kur'anı anlayamam ancak bir din büyüğü okuyup bana anlatması lazım derseniz, din büyüğü diye karşınıza çıkan birinin söylediklerini peşinen kabul etmiş olursunuz.

Eğer din büyüğü art niyetli ise sizi siyasal ve ekonomik emellerine alet edebilir.

Bu suiistimal kapılarından en çok kullanılan ise Allah katından "özel görevli" olduğuna dair söylemdir. Tabi ki samimi bir mü'min eğer bir de cahil ise Allah tarafından görevlendirilmiş bu özel insanların söylediklerine itiraz edemez.

Nedir bu özel görevler? Çok sayıda böyle unvanlar var. Ancak en çok kullanılanı "mehdi" görevidir. Mehdi aslında en yoğun Şiilikte var. "Mehdi el Muntazar" yani beklenen mehdi Şiilikte 11. İmamın oğlu olup birden göğe çıktığına inanılır. Ve hala gayptadır. Bir gün mutlaka dönecektir. Onun için "muntazar" yani beklenen unvanı kullanılır.

Benzer inanç Hristiyanların "İsa Mesih"i için de söylenir. İsa göğe çıkmıştır ve geri gelecektir. Ne zaman? Kıyamet kopmaya yakın.

Mehdilik inancının Şiiliktekine benzer şekilde Sünnilerde de olması neyse de Hz. İsa'nın geri geleceği inancının da canlı bir şekilde beslenmesi şaşırtıcıdır. Bunun sözde hadis temelinde çok dayanağı üretilmiştir. Kur'an'dan da zorlama yorumlarla beslenmiştir.

Giderek Sünnilik inancında bu şu hale dönüşmüştür:

Mehdi kıyamete yakın gelecek ve Hz. İsa da ona tabi olacaktır. Mehdi diye ortaya çıkanlar veya öyle inanılanlar ölüp gidince bu defa hareket dağılmasın diye bambaşka bir boyut kazandırılmıştır olaya.

Denilmiştir ki aslıda mehdi bir kişi değil bir "şahs-ı manevidir." Bu defa kurtarıcı olarak kişi değil hareke gösterilmiştir.

Bu güne kadar yüze yakın kişi "işte ben mehdiyim" diye ortaya çıktı ve İslam dünyasında kan döktü, döktürdü.

Burada esas sorun şudur: tamamlamış olan İslam dinine inanan Müslümanların hala dini tamamlamak üzere her yüzyılda ve her bin yılda bir müceddidin veya bir Mehdi'nin geleceğini kabul etmektir.

İslam dünyası böyle inandığı sürece iki şey kaçınılmaz olur:

Birincisi endi topraklarımızda ve dünyanın başka yerlerinde süren haksızlıklara karşı direniş ve karşı durmak gibi bir erdemli duruş varken beklemeyi tercih eden miskinlere dönüşürüz. Bir kötülük gördüğünde ona karşı çıkmak veya iyiliği tavsiye etmek kötülükten alıkoymak yerine beklemeyi tercih ederiz.

İkincisi ise sürekli olarak tekrarlanan mehdilik ve kurtarıcılık merkezli ayrımcı hareketler Müslüman toplumları bir kurt gibi kemirip durur. Bu tür çekişmeler Müslüman toplumunda barış ve özgürlüğün gelişmesinin önündeki en büyük engel din adama olarak ortaya çıkan insanların bir süre sonra kendini mehdi veya mesih gibi görmesi olmuştur.

Bu gün de geçmişte de bu saplantı Müslümanların sürekli olarak iktidar gücü elde etmek veya iktidar gücüne yakın durmak gibi bir suni gündemle meşgul olmuş ve "insan" sorununa eğilememiştir.

Mehdiyle aldatma saplantısı bitmedikçe sürekli olarak kurtarıcı bekleye zavallılar miskin gibi iradelerini teslim edecekler ve emir aldıkları gün de birer haşhaşi gibi ölümüne savaşıp kan dökmeye devam edeceklerdir. Sorun aslında itikad ve epistemoloji sorunudur. Buradan başlamalı islah çalışması.