İsrail’in; BM’yi, uluslararası hukuku ve dünyanın tümünü hiçe sayarak aldığı Batı Şeria’yı ilhak kararı, İnşaallah bardağı taşıran son damla olur. Artık bu terörist yapının sözüne ve imzasına güvenilmeyeceğini bütün dünyanın görmesi gerekir. Kaldı ki ABD Başkanı Trump’ın “Batı Şeria’nın ilhak edilmeyeceğini” söylemesine rağmen Siyonist Parlamento Kıneset bu ilhak kararını aldı.

Öncelikle coğrafi olarak Batı Şeria’yı tanıyalım. Filistin’in kuzeyinde bulunan Taberiye Gölü’nden Kudüs’ün doğusundaki Lut Gölü’ne uzanan Şeria nehri 251 kilometre uzunluğundadır. Şeria nehrinin batı kısmı Filistin, doğu tarafı ise Ürdün’de bulunmaktadır. Bu yüzden Şeria’ya Ürdün nehri de denmektedir.

Tarihi sürece bakıldığında; Batı Şeria’nın Filistin’in kaderini paylaştığını görüyoruz. 9 Aralık 1917’de Kudüs’ü işgal eden İngilizler, 20 Eylül 1918’de Nablus savaşından sonra bütün Filistin’i ele geçirdiler. 1922’de kurulan Filistin Manda Yönetimi, İngilizlerin adım adım bu toprakları Siyonistlere vermesi anlamını taşıyordu. 14 Mayıs 1948’de kurulan İsrail, hiçbir zaman devlet olamadı. Haganah, Irgun, Lehi gibi silahlı terör örgütlerinin lider kadroları tarafından yönetilen İsrail, terörist yapısını devam ettirmektedir.

15 Mayıs’tan itibaren başlayan NEKBE Büyük Felaket ile Filistinlilerin yüzde sekseni topraklarından sürüldü. Komşu Arap devletlerinden Mısır, Ürdün, Suriye, Irak ve S. Arabistan’ın oluşturduğu Birleşik Ordular Filistin’e girdiğinde herkes hayale kapılarak İsrail’in yok edileceğini sandı. Halbuki bu ülkeler Siyonistlerle gizli pazarlıklar yaparak Filistin topraklarını aralarında bölüşmüşlerdi.

Ürdün, Batı Şeria ve Kudüs’ü, Mısır da Gazze’yi alarak kalan toprakların Siyonistler tarafından işgaline göz yumdu. Zaten hiçbiri bağımsız ve güçlü bir Filistin devletini istemiyordu. Sonunda istedikleri oldu. 750 bin Filistinli topraklarından sürgün edildi.

Mısır, Ürdün ve Suriye kendilerince rahat bir nefes almıştı. Fakat 19 yıl sonra hiç de güvende olmadıklarını anladılar. 5 Haziran 1967’de “6 Gün Savaşı” sonunda Siyonistler Ürdün’ün kontrolündeki Kudüs ve Batı Şeria’yı işgal etti. Mısır’dan Gazze ve Sina Yarımadası’nı, Suriye’den Golan Tepeleri’ni aldı. Altı gün içinde topraklarını üç katına çıkardı.

Yetkililerin 67 sınırları diye söz ettikleri, Altı Gün Savaşı’ndan önceki durumdur. İsrail işgal ettiği yerlerden sadece Mısır toprağı olan Sina Yarımadası’ndan çekildi. Gazze’den çekilmiş olsa da ablukaya devam etti. Bugün gelinen yürekler acısı durum malumdur. İşgal ettiği Suriye toprağı Golan Tepeleri’ni ise geçtiğimiz senelerde açıkça ilhak ettiğini duyurdu. Bu karara bütün dünya sessiz kaldı.

Batı Şeria’daki işgalin boyutlarını anlamak için; her gün en az sekiz on kişinin öldürüldüğü veya yaralandığını, insanların sebepsiz yere tutuklandığını, evlerin çeşitli bahanelerle yıkıldığını, tarlaların, bahçelerin, özellikle zeytinliklerin tahrip edilip yakıldığını hatırlamak yeterlidir.

Siyonistler “güvenlik duvarı” diye adlandırdıkları aslında “utanç duvarı” olarak inşa edilen yüzlerce kilometre uzunluğunda, beş metre yüksekliğindeki setlerle Batı Şeria’nın neredeyse tamamını açık hava hapishanesine çevirdiler. İnsanlar evinden tarlasına veya bir akrabasına gitmek için İsrail kontrol noktalarından izin almak zorundalar. Güya Filistin Devleti’nin merkezi dedikleri, kukla başkan Mahmud Abbas’ın oturduğu Ramallah şehri bile, tamamen Siyonist askerlerin kontrolünde ve keyfi yönetimi altındadır.

ABD ve Avrupa’dan aldığı desteği sonuna kadar kullanan Siyonistler, Gazze’de ateşkes yapmaya mecbur kalınca yeni bir hamle olarak Batı Şeria’yı ilhak planını devreye soktu. Zaten yıllardır fiilen parçalara ayırıp işgalci göçmenleri yerleştirerek sahiplenmeye çalıştıkları batı Şeria topraklarını, hukuksuz meclislerinde ilhak kararı aldılar.

Dünya büyük bir imtihandan geçiyor. İsrail’in iki senedir Gazze’de yaptığı soykırımı durduramayan Birleşmiş Milletler, uluslararası hukuku hiçe sayarak ilhak kararı alan bu terörist Siyonistlere göz yumacak mı, göreceğiz.