Filistin’de kardeşlerimiz yıllardır her türlü insani ölçü ve sınırı aşan korkunç zulümlere maruz kalıyor.
İsrail mikrobu yerleştiğinden beri bu coğrafyada huzur ve güven kalmadı. Katil, hiç ara vermeden katliamlarına, baskıya, yakmaya ve yıkmaya devam ediyor.
Karşımızda Hitler’e rahmet okutan büyük bir bela, eli kanlı bir diktatör var. Siz bu diktatörün bir yerde duracağını mı zannediyorsun, hayır durmaz…
Şimdi de adil olmayan ve dayatılan sözde bir barışla coğrafyamıza tuzak kuruluyor. Cellat İsrail’e bütün coğrafyanın işgali görevi veriliyor.
Taslak anlaşmaya göre, Kuva-yi milliye görevi gören Hamas yok edilmek isteniyor. Yani taşlar bağlanacak, köpekler/İsrail serbest bırakılacak…
Bir başka madde; Filistin’in yönetimi, başında eski İngiltere başbakanı Tony Blair’in olduğu uluslararası bir yönetime bırakılıyor.
Bunun örneği Kıbrıs’tır. İmparatorluğun tasfiyesinden sonra Kıbrıs’ı ve adaları Birleşik Krallık ilhak ediyor. Sonrasında ise tüm adalar Rumlara devrediliyor. Yani fırsat hangi Haçlının eline geçerse o da gereğini yapıyor. Kardeşini kollayıp gözetiyor. Yani Haçlı cephesinde değişen bir şey yok…
Bizim tek çaremiz; iki milyar nüfuslu İslam dünyasının kenetlenmesi. Tükürsek sel olur, katil boğulur. Bunun için bizim kendi kimliğimizde olmamız ve soylu bir öfke lazım bize.
Aramızda Batı’dan medet umanlar var, onlara çok kızıyorum. Nasıl kızmayayım ki, insan düşmanın önüne boynunu uzatır mı hiç? İngiliz’i de bir, Alman’ı da. Fransız’ı da bir, Amerika’sı da. Hepsi katil. Hepsi aynı kaynaktan besleniyor.
İnancımız bize zalimin karşısına çıkmayı emrediyor. Zalimin karşısına çıkmazsan eğer, zalim zulmünü devam ettiriyor. İsrail’in karşısına silahlı bir güç çıkmadığı sürece zulmüne devam eder. Şahit oluyoruz, Müslüman ülkeler zulmü ya seyrediyor ya da kınamakla yetiniyor. İşte bu kadar…
Her şeye rağmen ben umutluyum. Dünyada İsrail’e karşı dalga dalga büyüyen büyük bir öfke var. Siyonistler bu öfke selinde boğulacak. Nehir ile deniz mutlaka buluşacak. Bugün bir Sumud, yarın sen oradan ben buradan milyonların filosu…
İsrail yıkılacak ve arkasında hiç kimse durmayacak. Ben katile karşı çıkan her bir ferdi bir Gargat ağacı olarak görüyorum. Gazze katile mezar olacak…
Türkiye, bölgenin abisi ve lideri olarak bir an evvel siyasi, ekonomik ve askeri anlamda hazır hale gelmesi gerekiyor. İçerdeki sorunlarımızı hızla çözmeliyiz, tek yürek olmalıyız.
Tarihte bu birliğin bir örneği var. Haçlılara karşı kurulan “Kudüs Paktı.” Bugün de olabilir. Türk'ler, Arap’lar ve Kürt’ler olarak yekvücut olabiliriz. Mezara kadar birlikte olabiliriz. Bugün atılan ‘barış ve demokratik adımlarını’ bu amaca yönelik olarak görüyorum.
Şu artık şu net anlaşıldı…
Hitler üzerinden oluşturulan Yahudi masumiyet miti bitti. Balon patladı ve gerçek ortaya çıktı. Bu zihniyet masum değil. İsrail şeytanın yeryüzündeki temsilcisi!
Bir gerçek daha; İsrail, göçebe hayatı yaşadığı bu coğrafyada sadece bir terör örgütü değil, aynı zamanda azılı bir soykırımcı. Habis bir ur. Biz, bu uru bünyemizden söküp atmadıkça varlığımız tehlikededir demektir. Daima aklımızda tutalım. Anadolu’nun savunması Gazze’den başlar.
Farkında mısın?
Filistin’de her şeyimiz yerle bir edildi.
Kurtarmamız gereken bir tek onurumuz kaldı. Gelin, Mehmet Akif’in dediğini yapalım:
“Davransana…
Eller de senin, baş da senindir!”
Sessiz kalmak tarafsızlık değil, zulme ortak olmaktır.