Zaman su gibi akıyor. Hep böyle deniyordu ama şimdi sudan da hızlı akıyor. Benim için geride kalan haftalar öyle oldu. İstanbul, Tokat ve Adana’da geçen günlerin ardından kalanları yazmak istedim. Yazalım ki güzel insanlar unutulmasın, güzellikler yayılsın.

Önce İstanbul'dan başlayalım. Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığınca 6-8 Ekim 2025 tarihlerinde gerçekleşen “Öğrencilerin Söz Varlığının Tespiti, Geliştirilmesi ve İzlenmesi Projesi” kapsamında “2. Söz Varlığının İncisi Şiir Dinletisi”ne katıldık. İstanbul’daki şair dostlarımızla buluştuk. Dinletinin birincisi Erzurum’da yapılmıştı.

Bakanlığımızın yürüttüğü bu kıymetli projenin amacına ulaşması için birbirinden değerli öğretmenlerin Türkçe hassasiyeti takdire değer. Ders kitaplarındaki söz varlığının artması için ders kitaplarına alınan metinlerin rastgele seçilmemesi gerektiği ortaya çıkmıştır. Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığına teşekkür ediyoruz.

2. Söz Varlığının İncisi Şiir Dinletisi

Türkçe söz varlığının en mükemmel biçimi şiirdir. Her derdimizi şiirle anlatan bir milletiz. İlk edebî metinlerimizde de şiir türünün ağırlığını biliyoruz. O bakımdan söz varlığı üzerine yapılan projeyi şiirle taçlandırmak güzel oldu. Bu konuda da Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı Prof. Dr. Cihad Demirli başta olmak üzere, projeyi bizzat takip eden ve şiir dinletisinin yapılmasını sağlayan Talim ve Terbiye Kurulu Başkan Yardımcısı M. Nezir Gül Beyefendi’ye ve proje yürütücüsü uzmanlara ve şiir dinletisine katılan değerli şairlerimize teşekkür ediyorum.

İstanbul’da güzel iki mekânı ziyaret ettik. İki değerli insandan bahsetmek istiyorum. İlkin AYA Vakfı kurucularından Şair Ali Ural’ı, vakıf merkezinde ziyaret ettik. Şair ağabeyimiz Hüseyin Akın ve Mustafa Uçurum ile gerçekleştirdiğimiz ziyarette muhterem Ali Ural’ın samimi yüzü, yazar Hümeyra Yabar’ın nezaketi, vakıf görevlisi Mısırlı kardeşimiz, Şair- Mimar Badrawy Ali’nin dostluğu bize çok iyi geldi. Mısırlı kardeşimiz Türkiye’de eğitim görmüş, Tokat’tan da evlilik yapmış, eniştemiz olmuş. Gönül coğrafyamızın büyüklüğünü, kardeşliğimizin yüceliğini de bizzat görmüş olduk. Buradaki ziyarete bilahare M. Nezir Gül Beyefendi, Talim ve Terbiye Kurulu Üyesi Doç. Dr. Mehmet Gündüz ve Eyyup Yıldırım dâhil oldular. Burada değerli büyüğümüz Ali Ural’ın edebî ve kültürel çalışmaları hakkında bilgi aldık. Misafirperverliğinden dolayı kendisine teşekkür ediyorum.

İkinci ziyaretimiz Mustafa Uçurum ile YTÜ Eğitim Fakültesi Dekanı olarak görevlendirilen akademisyen dostum, kardeşim Prof. Dr. Özkan Sapsağlam’a idi. Ziyaretimizde güzel bir tevafuk oldu, TDED Genel Başkanı Ekrem Erdem, Genel Başkan Yardımcısı Seyfullah Şahbaz, Genel Muhasibi Ferudun Tekbıyık da vardı. Onlar da Özkan Bey’i tebrik için gelmişlerdi. Verimli ve güzel bir buluşma oldu. Özkan Bey’e başarılar diledik, sevincimizi paylaştık.

Prof. Dr. Özkan Sapsağlam, başarılı ve örnek bir hoca. Okul öncesi alanında değerler eğitimi konusunda ülkemizin öncü hocalarından. Özellikle ebeveynler için yaptığı çalışmalar da kayda değer. Okul öncesi çocuklar için değerler eğitiminin erken olduğunu söyleyen araştırmacılara karşı Özkan Hoca, ısrarla bu yaştaki çocuklarımıza değerler eğitimi verilmesini savunuyor. İyi de yapıyor. Kendisini tebrik ediyorum. Göreve gelir gelmez başlattığı çalışmalar da dikkat çekiyor, hocamıza bereketli çalışmalar diliyorum.

İstanbul programlarından sonra Tokat’a döndük. Bir günlük Tokat mesaisinden sonra okulumuzun öğretmenleriyle 10 Ekim 2025’te Adana yoluna çıktık. 9. Uluslararası Adana Lezzet Festivali için Adana’da iki günümüz geçti.

Şehirlerin bir ruhu, kimliği vardır. Adana, Çukurova’nın kadim şehri. Binlerce yıllık birikim, tecrübe, kültür ve sanat bu şehrimizin kimliğini farklı kılıyor.

Mutfak, bir toplum için çok önemlidir. Mutfaklar toplumun yapısını, geleneğini, âdetini, ekonomik durumunu, gelişmişlik düzeyini gösterir. Adana bu yönüyle oldukça gelişmiş bir şehir. Kültürel farklılığı burada hissettik. Farklı lezzetleri gördük, tattık. Ülkemizin her coğrafyasının özel ve farklı bir yanı olduğunu burada da gördük. Festivali düzenleyenlere teşekkür ediyorum.

Şehirler biraz da oradaki dostlarınızla anlamlıdır. Benim için de Adana Talip Koktaş. Değerli dostum Talip Koktaş ile aynı gazetede (Milat) yazıyoruz. Kendisini tanıdığım günden beri samimiyetini ve dostluğunu gördüm. Başarılı ve sevilen bir okul müdürü. Adana’da Talip hocamın görev yaptığı 23 Nisan İmam Hatip Ortaokulunda genç yazar ve şair adaylarımızla buluşup verimli bir söyleşi yaptık. Genç Şairler ve Yazar Kulübü kurulan okulumuzda bulunmak, benim için de bir tecrübe oldu. Gençlerimiz oldukça meraklı, istekli ve heyecanlı idi. Bir öğrencimiz, “İnsan ölür, yazı kalır.” dedi. Kalbimden vuruldum bu söze. Bu başlıkla bir kompozisyon yarışması teklif ettim. Gençlerimiz yazacaklarına dair söz verdiler. Talip hocama ve öğretmenlerimize teşekkür ediyorum.

Adana’yı Talip hocamın misafirperverliği ile tanıdık. Nezaketi, hassasiyeti, samimiyeti kelimelere sığmayan candan hâli… Ne yazsam eksik kalıyor. Allah için sevdiğimiz bir dost olarak kalbimizdeki yerini aldı. Şu çağda vefalı dost bulmak mümkün değil. Ama tek başına Talip hocam yeter! Arkadaşlarımın da şaşkınlığı, takdiri ve sevgisiyle Talip hocama teşekkür ederek Adana’dan ayrıldık.

Güzel insanlar, güzel düşüncelerle dünyayı imar edebilir. Cehenneme dönen güzelim dünyada herkes mutsuz, tedirgin ve huzursuz. Sebep ise kötülerin sesinin çok çıkması. Kötüler, her zaman kendi sefil dünyalarına çekmek için kötülük yapacaklar ama iyiler de boş durmayacak. Hep iyilik yolunda olmak, iyiliği yaymak ve iyilere destek olmak için seferber olmak zorundayız. Aksi hâlde dünya savaş alanına dönüyor. Şimdi, biz hep güzel şeyler konuşalım ki içimiz de dışımız da güzel olsun.