Bir ülkede mecburiyet, merhameti değil de fırsatçılığı ortaya çıkarıyorsa…

Orada yalnızca ekonomi değil, ahlak da bitmiş demektir.

Havaalanlarına gidiyorsunuz; bir şişe su fiyatı insanın aklıyla alay eder gibi.

Garlarda simidin fiyatı, semtin değil, vatandaşın çaresizliğinin derecesine göre belirlenmiş.

Limanlarda durum aynı… Turiste başka, yerliye başka; fırsatçılığın kitaptaki tanımı sanki orada yazıyor.

Fakat mesele sadece bunlarla sınırlı değil.

Depremde evini kaybeden insanların acısı tazeyken kiraların roket gibi fırlaması, bu ülkenin ahlaki haritasında ne kadar derin bir çatlak oluştuğunu göstermiyor mu?

Bir yanda enkaz altından canını zor kurtarmış insanlar, diğer yanda “talep arttı” diyerek üç kat kira isteyenler…

Bu nasıl bir vicdan körlüğüdür?

Bir milletin yarası üzerinden kazanç elde etmek, sadece fırsatçılık değil, insaniyetin iflasıdır.

Aynı tablo Ramazan ayında da karşımıza çıkıyor.

Bereketin, paylaşmanın, infakın ayı olan Ramazan’da gıda fiyatlarının birden bire tırmanması, firmaların “Ramazan zammı”nı adeta gelenek hâline getirmesi ekonomik bir sorun değil; karakter sorunudur.

Allah’ın bereket ayını, “fiyatları artırma fırsatı” olarak görmek hangi kültürde, hangi iman anlayışında karşılık bulur?

Özünde ticaret; edenin de alanın da helal kazanmasına dayanır.

Ama bizde bazıları, “nasıl olsa mecbur” diyerek vatandaşa fahiş etiket dayatmayı meşrulaştırdı.

Yolcunun, depremzedenin, oruçlunun, işçinin en savunmasız olduğu anlarda fiyatları katlamak ne ekonomi ile açıklanır ne de izanla.

Fahiş fiyat demek sadece pahalı ürün demek değildir.

Fahiş fiyat, toplumun ahlaki terazisinin bozulması demektir.

Devletin denetimi elbette önemlidir; ancak mesele kanunla çözülecek kadar basit değildir.

Bu mesele, vicdanın zedelenmesi, helal-haram çizgisinin bulanması, toplumsal değerlerin aşınması meselesidir.

Ve çürüme sessiz ilerler… ta ki toplum bu ayıpları normal karşılamaya başlayana kadar.

Biz normal karşılamayacağız.

Biz susmayacağız.

Çünkü bu ülkenin vicdanını, ahlakını ve merhametini koruyacak olan yine bu milletin kendisidir.

Merhameti fırsatçılığa kurban etmeyen bir ülke için…

Ahlakın fiyat listelerinden daha güçlü olduğu bir gelecek için…

Bugün konuşmak zorundayız.