Geçtiğimiz hafta katıldığım etkinlikten sonra aklımdaki ve kalbimdeki duyguları sizinle paylaşmak istedim sevgili okurlar. Biliyorsunuz, HAVELSAN bizim için sadece bir savunma devi değil; 1982'den bu yana milli teknolojiyi ve ‘Güvenilen Geleceği Kodluyoruz’ vizyonunu başarıyla temsil eden, gurur duyduğumuz bir kurum. Projeleri, Ar-Ge’si, küresel başarılarıyla zaten hepimizin malumu... Ama bu kez kapıları, teknoloji konuşmanın ötesinde, tam da tarihin kalbine bir yolculuk için açıldı.

20. yüzyılın en kritik zaferlerinden biri olan Kut’ül Amare Zaferi'ni konu alan, “Kut’ül Amare – Masaldan Gerçeğe” belgeselinin Ankara galasında HAVELSAN Teknoloji Kampüsü’nde adeta yakın tarihin gölgesine doğru büyülü bir yolculuğa çıktık. Osmanlı’nın Birinci Dünya Savaşı’nda İngilizlere karşı kazandığı o destansı zafer, inanın sadece tarih meraklılarını değil, sinemanın görsel gücüne inanan herkesi derinden etkileyecek bir titizlikle hazırlanmıştı.

Gösterim öncesinde, belgeselin ruhunu yansıtan kısa bir sohbet oldu. Yönetmen Koray Demir, TRT ortak yapımı olan bu özel gösterimin Ankara'da yapılmasından duyduğu heyecanı dile getirdi. Demir'in özellikle bir noktaya yaptığı vurgu çok anlamlıydı: gösterimin 25 Kasım gününe denk getirilmesi bilinçli bir seçimdi. “Bugün Selman-ı Pak günü,” dedi. “İngilizler tarihleri boyunca ilk büyük yenilgilerini bugün yaşadı; ardından kaçan ordu Kut Kalesi’ne sığındı ve oranın muhasarasıyla Kut Zaferi’ne giden kapı aralandı.” Yani belgeseli tarihle adeta örtüşen bir günde Ankaralılarla buluşturmak onlar için ayrı bir kıymete sahipti.

Yapım süreci ise başlı başına bir destan gibi. Yönetmen, yedi ülkede çekim yaptıklarını ve 2024 Temmuz'undan bu yana dünyanın dört bir yanındaki festivalleri gezdiklerini anlattı. Hem de nasıl gezmiş. Londra prömiyerinden sonra Moskova, Abu Dabi, Doha ve Bağdat gösterimleri varmış sırada. Düşünsenize, bir milli zaferimiz uluslararası arenada bu kadar ilgiyle karşılanıyor.

New York'tan Floransa'ya, Hollywood'a kadar uluslararası festivallerde ‘En İyi Belgesel’ ve ‘Gümüş Ödül’lerle taçlanan bu yapımın ardındaki emeği hissetmemek mümkün değildi. Türkiye, Irak, Ürdün, Mısır, Suudi Arabistan, BAE ve ABD'de gerçekleştirilen çekimlerde, dönemin tanığı aşiret liderlerinin torunlarına kadar herkesin sesi duyulmuş. Koray Demir'in o sözleri, belgeselin amacını özetleyen en net cümleydi benim için: “Bu film sizi bir imparatorluğun yıkılış öyküsündeki bir ana, bambaşka bir pencereden bakmaya çağırıyor.”

Gökhan Tiryaki'nin robotik kamera sistemiyle çekilen savaş sahneleri ise adeta tüyler ürpertici bir gerçeklik sunuyordu. Halil Ergün’ün tok anlatımı, Yücel Arzen’in büyüleyici müzikleri... Üç yıllık titiz bir çalışma, tarih ve sinemayı böylesine güçlü bir şekilde harmanlamış. Yapımcılar Aynel Hayat, Yasemin Demir ve Koray Demir’in emeği, gecenin her ânına sinmişti.

Girişte bizleri karşılayan HAVELSAN personelinden tutun salon girişindeki tablo önünde hatıra fotoğraflarımızı çekenlerine varıncaya kadar gülen yüzlerin eksik olmadığı gala gecesinden ayrılırken, zihnimde bir milletin direnişi, onuru ve gururu yeniden canlanmıştı. Savunma sanayimizin öncü kurumlarından birinin çatısı altında böylesine derinlikli bir tarih bilinci deneyimi yaşamak, inanın gecenin değerini katbekat artırdı. Tarih sevgisiyle sinema estetiğinin birleştiği bu özel gece, sadece geçmişi hatırlatmakla kalmadı; tarihin bize fısıldadığı o güçlü hikâyeler üzerine uzun uzun düşünmeye de davet etti.