İbn Haldun’un meşhur eseri Mukaddime’yi ilk olarak ne zaman ve kimden duydum? Zihnimi yokladığımda merhum Cemil Meriç’i hatırladım. Mütefekkirimiz, İslam dünyasının bu parlak ismine, üstün medeniyet teorisyenine, modern tarih ilmi, felsefesi ve sosyolojisinin kurucusu İbn Haldun’dan kitaplarında sık sık bahsediyor, okunmasını okuyucularına hararetle tavsiye ediyordu.

Bugünlerde Cemal Aydın Bey’in İbn Haldun’dan tercüme ettiği Mukaddime’yi okuyorum. Kısa zamanda dört baskısı yapılan eser, rahat ve sürükleyici lisanı dolayısıyla aşkla, şevkle okunuyor. Kitap, asıl başlık olarak Mukaddime, alt başlık olarak da “Evrensel Tarihe ve Toplum Bilimlerine Giriş” adını taşıyor. Dünyaya söyleyecek sözü olan bizlerin temel kaynaklarımızı çok iyi bilmemiz ve onları derinlemesine okumamız gerekiyor. Mukaddime, gençlerimizin ve bilhassa aydınlarımızın okuması gereken klasiklerin başında yer alıyor. Aydın, tercümesine yazdığı önsözde İbn Haldun’un ve Mukaddimesi’nin önem ve değerini ifade ederken şunu söylüyor: “Mukaddime, dünyanın önde gelen hemen hemen bütün ilim, fikir ve siyaset adamları tarafından bilinen ve takdir edilen bir eserdir. Mukaddime, Doğu ve Batı ülkelerinin en seçkin siyasetçi, sosyolog ve filozoflarının mutlaka okumak ihtiyacı duydukları bir kaynaktır.”

Bir zamanlar berbat ABD ekonomisini toparlayan Ronald Reagan, Mukaddime’den çok yararlandığını açıklamıştı. Başkan, 1 Ekim 1981 tarihindeki konuşmasında, “On dördüncü yüzyılda yaşamış bir Müslüman düşünür olan İbn Haldun’un, günümüz ekonomist ve maliyecilerinden çok daha aklı başında ve toplumu sarsmayacak, nefesini kesmeyecek çözümler ürettiğini” söylemiş, kendisine şükranlarını arz etmişti. İngiltere’yi yıllarca refah içinde idare eden Başbakan Margaret Thatcher’ın da Mukaddime’yi yanından hiç eksik etmediğini danışmanından öğreniyoruz. Hakikaten İbn Haldun’un toplum hayatı, siyaset ve ekonomi gibi pek çok alandaki gözlem ve değerlendirmeleri, dün olduğu kadar bugün de geçerlidir. İbn Haldun’a değer veren bir düşünür de Roger Garaudy’dir. Philippe K. Hitti ise, “İbn Haldun, İslam âleminin yetiştirdiği en büyük filozof ve tarihçi, bütün insanlığın da gelmiş geçmiş en büyük düşünürlerinden biridir.” der. BM eski Genel Sekreteri Kofi Annan’ın, “Sadece İbn Haldun ismi bile İslam Tarihinin ne kadar parlak bir ilim çağı yaşadığının göstergesidir.” değerlendirmesi, hakkı teslimden ibarettir.

Cemal Aydın Mukaddime’yi niçin tercüme etme gereği duyduğunu ve nasıl tercüme ettiğini “Eser Hakkında” başlığıyla yazdığı yazıda ayrıntılı olarak anlatıyor. Bu yazıdan öğreniyoruz ki mütercimimiz, gerek Batı’da, gerekse Osmanlı döneminde ve günümüzde tercümesi yapılmış olan tüm Mukaddime’leri gözden geçirmiştir. Fransızca, Arapça ve diğer dillerde yapılan çeviriler, masasının önünü doldurmuştur. Dolayısıyla bu eser, bir bakıma daha önce yapılmış olan tercümelerin düştüğü hatalardan da hayli uzaktır. Aydın, Türkiye’de tercüme sanatına seviye getiren bir mütercimdir. Kılı kırk yararak çalışır, mesuliyet hissi yüksek bir kültür adamıdır. Yanlışa düşmemek için çırpınan ve hatalı bilgi vermenin vebalini ve endişesini her an yüreğinde hisseden, ismiyle müsemma bir münevverimizdir. Azami gayret, hassasiyet ve titizlik gösterir. Mesnevî tercümesinde de benzer durumu görmüştük. O, tercüme yaparken yaşayan dilimizi, canlı, güzel Türkçemizi gözetir. Bazı tercümelerin çok sıkıcı olduğunu biliriz. Hatta bizi klasiklerden soğutan ve uzaklaştıran kötü tercümeler de vardır. Cemal Aydın ise, mesleğine, okuruna ve ilme duyduğu saygıyı her satırda samimiyetle gösterir. Hissedersiniz. Bir edebiyat profesörünün öğrencilerine, “Dilinizi geliştirmek için Cemal Aydın’ın tercüme ettiği Mukaddime’yi okuyun!” diye tavsiyede bulunduğunu duyduğumda sevindim ve şükrettim. İyi ki mesuliyet hissi yüksek, böyle mümtaz, iyi mütercimlerimiz var.

Yıllar önceydi. “Bâbıâli Sohbetleri”ni Yeni Dünya Vakfı’nda düzenliyorduk. Cemal Bey orada “Tercümenin Önemi” konusunda hitapta bulunmuştu. O özel günde söylediği şu sözleri hiç unutamadım: “Peyami Safa ‘Bir mütercim müellif kadar çile çekmemişse, o tercümeden hayır gelmez!’ demiştir. Ben onun bu ifadesini haklı buluyorum. Öte yandan ben bir tercümeyi yaparken Allah rızasına öncelik tanırım. Yani yaptığım tercümeyi öncelikle Allah’ın rızasını kazanmak için yaparım. Dolayısıyla da yazarın ve okurun hakkını yememeye dikkat ederim. Çünkü yazarın ve okurların mahşer günü benim yakama yapışmalarından korkarım. Yazarın, ‘Benim eserimi mahvetmişsin!’ demesinden, okurların da ‘Doğru tercüme etmediğin için yazarın fikirlerinden hareketle bizler yeni fikirler, yeni görüşler ortaya koyamadık!’ diye şikâyetçi olmaları beni ürkütür.”

İbn Haldun’un 5 ayda yazdığı Mukaddime’yi Cemal Aydın’ın 25 ayda tercüme etmesi, mütercimimizin titizliğini gözler önüne seriyor. Kendinize iyilik edin ve Timaş Yayınları tarafından neşredilen Mukaddime’yi alıp okuyun, yeni yıla bu muhteşem eserle girin. İnanın bundan, siz kazançlı çıkacaksınız.

YILBAŞI, GAZZE VE SİYONİZM- Yarın 1 Ocak 2026. Gamsız, umarsız ve vicdani hassasiyeti olmayanlar ‘yılbaşı’nı pervasızca, hatta çılgınca kutlayabilir. Onlara inat, bu soğuk kış mevsiminde çamurlu çadırlarda yaşamaya çalışan, her gün masum bebeklerini kaybeden Gazze’li mazlum kardeşlerimize dua edeceğiz. Siyonizm, çağımızın baş belası. ABD, insani değerleri zehirleyen cani İsrail canavarını alçakça besliyor. Yarın sabah İstanbul’da zulme, katliama, soykırıma karşı uyanış hamlesi var. Bu şuurun İslam dünyasının her köşesine yayılmasını, ardından yeryüzünü kaplamasını dilerim. Filistin davası, artık gerçek dünyanın tek ve en önemli gündemidir. Her hakiki insan ve Müslüman gibi bu direnişten asla vazgeçmeyeceğiz, bilinsin! Filistinli kahramanlar Muhammed Sinvar ve Ebu Ubeyde, katil İsrail’in saldırılarında şehit edilmiş, ne gam! Müminlerde ne iman tükenir ne kahraman!