Son günlerde operasyonlar birbirini kovalıyor. Kara para aklayanlar, sigara ve gümrük kaçakçıları, sanal bahis oynayanlar, uyuşturucu satıcıları, haberci ve spikerlerin sapıklıkları, devletin malını hesabına geçirenler, mal varlığını aklamak için medyayı kullananlar, ihaleden pay alan belediyeciler… Toplumun çürümüş, kokuşmuş kısımlarının göz yaşına bakılmıyor.
Bu olaylar beni yıllar öncesine götürdü. Recep Tayyip Erdoğan’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na seçildiği günlerdi. Türkiye Gazetesi’nde çalışıyor, gazetenin hemen yakınındaki Yenibosna semtinde oturuyordum. Erdoğan’ın ilk işi çok yaygın olan mafyaya savaş açmak olmuştu. Oturduğumuz apartmanın önünde okul, sağ başında sebze hali vardı.
Halin bitişiğinde İBB’ye ait boş araziye o günlerde bir mafya babası çöreklendi. Derme çatma işyerleri yapıp kiraya verdi. Semtin eczanesinden öğrendiğime göre uyuşturucu ilaçlar alıp kullanıyordu. Çok geçmedi bitişiğimizdeki apartmanın giriş katını kiralayıp kumarhaneye çevirdi. Apartman sakinleri tedirgindi ama mafya babasına laf söyleyecek cesaretleri yoktu.
***
Hep birlikte bana gelip, “Sen gazetecisin, senden çekinir. Şunu bir uyarır mısın?” diye rica ettiler. Önce birer dilekçe yazıp Valilik ve Belediyeye gönderdim. Ardından mafya babasının İBB arsasındaki ofisine yöneldim. Selam verip kendimi tanıttım. Nazik davranıp selamımı aldı, hal hatır sordu. Okulun karşısında kahve olamayacağını söyleyip kapatmasını istedim.
Lafı dolaştırmadı, kapatacağını söyledi. Bana bir çay ısmarladı. Çay içerken birdenbire içeriye adamları girmeye başladı. Bellerindeki tabancaları özellikle gösteriyorlardı. Uyarmış, uyarılmıştım. Oradan ayrıldıktan birkaç gün sonra İBB iş makinaları arsadaki yapıları yıktı. Mafya babası kararlıydı, hepsini yeniden yapıp tekrar kiracılara verdi. İBB yeniden yıktı.
Mücadele kesintisizdi ama mafya babasının pes etmeyeceği anlaşıldığı için arsa molozla dolduruldu. Bu olayı neden anlattım? Recep Tayyip Erdoğan’ın oldum olası, mafyaya, kara paraya, haksız kazanç elde edenlere tahammülü olmadığını, haberi olduğunda kararlılıkla üzerlerine gittiği örneğini vermek için… O yüzden yaşanan olaylar sizi şaşırtmasın.
***
Bugünlerde televizyonlarda tartışılan, köşe yazılarına ve uzman yorumlarına konu olan asıl operasyon ise Kuzey Suriye’de hazırlanıyor. Bebek katili Apo ile soykırımcı Netenyahu ve menyak Trump bile Erdoğan’ın kararlılığını anladı ama Apo’nun üvey oğlu henüz anlamış değil. Kalkmış Kuzey Suriye’nin düz bir arazi olduğunu unutup Vietnam’dan bahsediyor.
Türk Ordusu girerse asker sevketmeye bile gerek kalmadan Gazap ve Hayalet bombaları ile kazdıkları tünelleri başlarına geçireceğini düşünemiyor. Bazıları da silah bırakmayı pazarlık gibi algılıyor! Hafta içi Karadeniz’de düşürülen İHA’dan da anlaşılacağı gibi Türkiye’ye rağmen bölgede kimse istediği gibi at oynatamaz! Ne Rusya, ne Ukrayna, ne İsrail…
Suriye’de işler yoluna girmek üzere. ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı bile PYD’nin arkasından çekildi. ABD’nin eğitip donattığı 6 – 7 bin PKK’lı militanla (Kalanı maaşlı Arap gençleri) Türkiye’ye kafa tutacağını düşünenlerin hayalleri bitti. Aslında konunun çözümü basit. ABD, PYD’lilere ödediği maaşı Suriye hükümetine aktarırsa anında anlaşma sağlanır.