Bazı Osmanlı devlet adamlarının son devirde hatıralarını kaleme aldıklarını biliyoruz. Bu eserler, devrin sosyal, siyasi, kültürel hayatını yansıtması bakımından şüphesiz çok önemidir. Yazılmış olan hatıratın tarihçilerin araştırmalarına ve çalışmalarına büyük destek olduğu da şüpheden varestedir. Tarih biraz da bu hatıralar sayesinde aydınlanır.

Ali Fuat Türkgeldi, İstanbul Kadıköy’de doğmuş, 1867-1935 yılları arasında yaşamış önemli mevkilerde bulunmuş bir bürokrat. Dâhiliye Mektupçuluğu, Müsteşarlık, Sadaret Mektupçuluğu gibi kritik vazifeleri üstlendi. 1912-1920 seneleri arasında sarayda görev alarak Sultan Beşinci Mehmed Reşad ve Altıncı Mehmed Vahdeddin’in Başkâtipliği mevkiine oturdu ve burada vazife gördü.

Cumhuriyet’in ilanından sonra emekli olan Ali Fuat Bey, bütün vaktini ve mesaisini tarih araştırmalarına, okumaya ve yazmaya ayırdı. 5 Şubat 1935 tarihinde vefat etti, Yahya Efeni Mezarlığı’na defnedildi. Eserleri arasında Rical-i Mühimme-i Siyasiyye, Mesâil-i Mühimme-i Siyasiyye, Görüp İşittiklerim ve Maruf Simalar da bulunuyor. Türkgeldi’nin Osmanlı Ricaine Dair İşitilmemiş Hatıralar - Tarihî Fıkralar isimli eseri, Büyüyen Ay Yayınları’ndan çıktı. Eseri neşre hazırlayan Anıl Göç. Sunuş yazısında, Ali Fuat Türkgeldi’nin Osmanlı mirasını Cumhuriyet devrine taşıyan nesil içerisinde “müstesna bir sima” olduğu vurgulanıyor ve şöyle deniliyor: “Onun çizdiği görüntü yakın dostu İbnülemin Mahmud Kemal İnal’a çok benzer. İlgilendikleri konular, tarihçilik, biyografi yazarlığı ve yaşadıkları devir gibi birçok unsur bu iki ismi yan yana getirmiştir. Hem birbirlerini teşvik etmişler hem de çalışmalarına karşılıklı katkılar sağlayıp müsbet manada etkilenmişlerdir.”

Babası ve dedesi de devlet kademelerinde üst mevkilerde olan Ali Fuat Bey, Tanzimat devrinin öndeki bürokratlarını yakından tanımış, meclislerinde bulunmuş, sohbetleri esnasında anlattıkları bazı vakaları dinlemiş, sonra da bunları zapta geçmiştir. Bu bilgileri kaleme alırken mutlaka sözlü kaynakları açıkça belirtmiştir. Bu hatıralarda, 19. Asır Osmanlı devlet adamlarının bilinmeyen yönleri, hisleri, kişilik özellikleri ve hususi hayatlarındaki mizah dünyaları, çok canlı bir üslup ile dile geliyor. Ali Fuat Türkgeldi’nin bizzat şahit olduğu ve duyduktan sonra kaleme aldığı hatıralar, bir devri bütün hakikatiyle aksettiriyor. Eserde anlatılan devlet adamları, şair ve fikir adamları çok fazla. Bu şahsiyetlerin başta gelenleri ise Mustafa Reşid, Âli ve Fuad Paşalar, Hâlet Efendi, Keçecizâde İzzet Molla, Sadrazam Mahmud Nedim Paşa, Safvet Paşa, Yusuf Kâmil Paşa, Ahmed Vefik Paşa ve Şair Eşref. Eserin başında, müellifi yakından tanıyan Reşid Halid Gönç’ün “Ali Fuat Türkgeldi” başlıklı değerli portre yazısı da esere değer katıyor. Özgün üslubun korunduğu eser, zevkle okunuyor.

Namık Kemâl, Tanzimat devrinin önemli şair ve yazarlarındandır. Bir edip olarak önemli makaleler ve eserler kaleme almakla birlikte bir gazeteci vasfıyla da siyasi hayatın meselelerine müdahil olmuş ve bunun neticesinde sürgünler yaşamıştır. Bu coşkulu şairimizin tarih ve fikir sahasında seçkin eserleri vardır. Bunların başında Evrâk-ı Perîşân gelir. Namık Kemâl, bu eserinde İslam tarihinin üç büyük kahramanını anlatıyor. Selâhaddin Eyyûbî, Fatih Sultan Mehmed ve Yavuz Sultan Selim. Üç yiğit komutan ve yol açıcı sultan. Bence edibimiz emperyalist Batı’nın bütün gücüyle Osmanlı’ya ve İslam’a saldırdığı bir dönemde bu eseri kaleme alarak, “Biz geçmişte böyle çok büyük liderler yetiştirdik ve dünyaya hükmettik. Gerekirse yeryüzünde yine adalet ve huzur iklimini sağlayacak yeni başlar yetiştiririz.” mesajını vermiş, bitmeyen irademizi, tükenmeyen gücümüzü göstermiştir. Büyüyen Ay’dan çıkan kitabı notlandırıp yayına hazırlayan Mustafa Zahit Öner.

Üç mufassal biyografiden meydana gelen eserde, İstanbul’u fethederek yeni bir çağ başlatan Fatih Sultan Mehmed’e daha geniş yer veriliyor. Her üç sultanın doğumlarından itibaren hayatları, yetiştirilme tarzları, mücadeleleri, şahsiyetleri renkli, derinlikli ve çarpıcı bilgilerle bir araya getiriliyor. Öner’e göre “Evrâk-ı Perîşân, Namık Kemâl’in edebiyattaki ustalığını tarih sahasındaki yetkinliğiyle buluşturan bir eseri.” Devam edelim: “Selâhaddin Eyyûbî açmış olduğu cihad bayrağı ile Haçlı orduları karşısında İslâm birliğinin savunucusu olmuş, Fatih Sultan Mehmed fethedilen toprakları vatan hâline getirmiş ve devleti bir cihan imparatorluğu yapmış, Yavuz Sultan Selim de Mısır ve Arabistan’ı fethedip hilâfeti saltanat merkezi İstanbul’a getirmekle büyük bir İslâm kahramanı olduğunu göstermiştir. Namık Kemâl’in bir yazısında ifade ettiği gibi bazı büyük ahlâkî meziyetlerin insan ruhunda yerleşebilmesi için güzel örneklere ihtiyaç duyulduğunu, esasında tarihin bunu verdiğini, diğer büyük milletlerin önemli tarihî olaylarıyla kahramanlarını edebiyatlarına aksettirdiklerini, İslâm tarihinin ise büyük zenginliklerle dolu olmasına karşılık Türk edebiyatının henüz böyle bir yola girmediğini ve bu kahramanların da unutulup gittiğini söyler. Bilhassa bu yönüyle Evrâk-ı Perîşân örnek bir eserdir.”

Edebiyatçılarımızın tarihe dair eserleri zevkli ve istifadelidir. Evrâk-ı Perîşân da ibretle, dikkatle ve rikkatle okunmalı, muhteşem tarihimizin fatihlerini tanımalıyız. Bu moral gücüne ihtiyacımız var.