Sumud Filosu’nun kahramanları Allah’ın izni ile görevlerini başardılar. Silahsız, sivil bir güç olarak Siyonistlerin sahte imajlarını yerle bir ettiler. Yolculuğun başından son güne kadar gerçek manasıyla “sumud” (kararlı) bir irade ile bütün dünyaya çok önemli mesajlar verdiler. Gazze’de iki yıldır yaşanan soykırımı bir kere daha insanlık vicdanına kazıyarak, Siyonistlerin katil, barbar ve terörist olduklarını ilan ettiler.

Başta “Alma” olmak üzere bütün gemiler, aslında ablukayı kırmış oldular. Fakat “Mikeno” gemisi Gazze karasularına girerek Siyonistlerin kalbini deldi. Bu kan kaybını ne ABD, ne de bir başka destekçisi asla durduramayacak.

Hangi milletten, hangi dinden olursa olsun aktivistleri tebrik etmek lazım. Sumud Filosundaki 497 cesur insan, bir ordunun yapamayacağı başarıyı gösterdi. O küçüklü büyüklü 43 gemi, silahlı zırhlılardan, firkateynlerden daha etkili oldu.

***

Hicretin altıncı senesiydi. Miladi takvim 628 yılının Mart ayını gösteriyordu. Medine’de müşriklere karşı yapılan Hendek Savaşı’nın üzerinden bir yıl geçmişti. Allah Resulü (s.a.v.) bin beş yüz kişiyle Umre yapmak için Medine’den Mekke’ye doğru yola çıktı. Müslümanlar ihramlarını giyip silahsız olarak bu yolculuğa başladılar. Mekke’ye 17 kilometre mesafede “Hudeybiye” mevkiine vardılar.

Allah Resulü’nün (s.a.v.) devesi Kasva burada çöktü ve bir daha kalkmadı. Bu olay kendisine bildirilince Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle dedi:

“Onun böyle bir huyu yoktur. Fakat fili Mekke'ye girmekten meneden Allah, şimdi de Kasva'yı şehre girmekten alıkoydu"

Allah Resulü (s.a.v.) Mekke’ye savaşmak için gelmediklerini, silahsız olduklarını ve sadece Umre yapmak istediklerini anlatmak üzere; Kureyş’e önce bir sahabiyi, sonra Hz. Osman’ı (r.a.) elçi gönderdi. Mekkeliler Hz. Osman’ı alıkoyunca, Hz. Peygamber (s.a.v.) sahabilerden biat aldı. “Bey’atü Rıdvan” denilen bu biat ile Müslümanlar kanlarının son damlasına kadar müşriklerle savaşacaklarına dair söz verdiler.

Mekkeliler bunu duyunca, Müslümanların yeniden savaşa başlayacaklarından korkup, barış için Süheyl bin Amr’ı gönderdiler. Karşılıklı görüşmelerden sonra Hz. Ali (r.a.) tarafından yazılan antlaşmanın bazı maddeleri şöyleydi:

1. Müslümanlar o yıl umre yapmadan Medine’ye dönecek. Ertesi yıl sadece üç gün için umre yapmalarına izin verilecek.

2. Mekkeli birisi Müslümanlara sığınırsa, iade edilecek. Ancak Medineli birisi müşriklere sığınırsa, geri gönderilmeyecek.

3. Taraflardan biri bozmadığı sürece antlaşma on yıl sürecek.

4. Diğer kabileler istediğiyle ittifak yapabilecek.

Müşrikler itiraz ettiği için, antlaşmanın başındaki “Bismillahirrahmanirrahim” yerine "bismikellahümme"; imza yerindeki “Muhammedü’r-Resulullah” yerine "Muhammed bin Abdullah" yazıldı. Bunun üzerine başta Hz. Ömer ve Hz. Ali olmak üzere ashab bu metne karşı çıktılar. Ancak Allah Resulü (s.a.v.) şartları kabul ettiğini söyleyince hiç kimse itiraz etmedi.

Hudeybiye Antlaşması, Mekkelilerin lehine, Müslümanların aleyhine gibi görünse de sonuç itibariyle İslam’ın fütuhatına vesile oldu. Allah Resulü (s.a.v.) gayb aşina nazarıyla İslam ve Kur’ân’ın akıl ve kalpleri fethedeceğini gördüğü için müşriklerin şartlarını kabul etti. İlahi hikmetin tecellisi ile en zorlu ve sıkıntılı zamanda yapılan bu antlaşmayla İslamiyet hızla yayılmaya başladı.

İslamiyet’in elmas kılıcı gönülleri fethetti. Savaşta mağlup edilemeyen Kureyşin ileri gelenlerinden Halid bin Velid ve Amr İbnül As gibi zatlar Müslüman oldular. Hudeybiye Antlaşması üzerinden iki yıl geçmeden 630’da Mekke fethedildi.

***

Olayların dış görünüşüne bakarak ümitsizliğe düşmeye gerek yoktur. İşte silahsız ve tamamen barışçı niyetle kardeşine yardım götüren Sumud Filosundaki cesur insanlar, Gazze’ye yaklaşırken durduruldular. Bu seferin devamı gelecek, belki de iki yıl geçmeden Gazze ve Filistin hürriyetine kavuşacak İnşaallah.