Gazze kasabı Netanyahu sadece insanları ve evlerini değil, hastaneleri, okulları ibadethaneleri hatta mazlum halkı göçe zorladığı barakaları bir bir bombalayarak canlı namına bir şey bırakmıyor.
Zinde dünyanın gözü önünde bir yandan yakıyor, yıkıyor diğer yandan da zeytinyağı gibi üste çıkmaya çalışıyor.
İki yıla yaklaşan acımasız işgale rağmen, Gazze halkı açlığa susuzluğa ve her türlü çaresizliğe karşı dimdik ayakta. Kan kussa da kızılcık şerbeti içtim diyen mazlum halk Hamas mücahitlerinin destansı cihadı ile er yâda geç zaferlerini ilan ederek yenilmez ünvanlı terör devletine diz çöktürecektir.
Devletimizin yetkili mercilerinden yükselen onurlu ses dışında ciddi bir tepkinin olmaması düşündürücü olması yanında aynı zamanda üzüntü verici.
Evanjelist dünyayı arkasına alan bu sapık katil, er yâda geç bâtıl inancını öne sürerek bölgemizde ciddi çatışmalara sebep olacak.
İnsanlıktan nasipli dünya milletleri ve birçok ecnebi ülke insanı, şehir merkezlerini doldurup tek yürek olup hep bir ağızdan Gazze kasabına lanetler yağdırmaya ve idarecilerini Filistin devletini tanımaya zorluyorlar.
Ülkemizin başını çektiği 1967 sınırlarında iki devletli çözüm önerisi 150’ye yakın ülke tarafından kabul edildi. Bu ülkeler içerisinde vahşi batı ülkeleri de var
Gazze kasabı acımasızlığının bedelini er yâda geç bu dünyada ödeyecek. Ancak bundan sonra hiç bir İsraillinin can emniyetinin olmayacağı bir dünya ile karşı karşıya olunduğu da başka bir gerçek.
Sade ülkemiz değil nerede ise tüm dünyada İsrail vatandaşı olmak çok büyük bir risk taşıyor.
İsrail vatandaşlarını ülkelerine gelmemeleri konusunda uyaran ülke sayısı da her geçen gün artmaya devam edecek.
Yakın geçmişte, İsrail bu durumlara düşecek ve Yahudiler kaçacak delik arayacak dense inanan olmazdı ama görünen köy kılavuz istemez misali gerçek bu.
İsrail ve Mossad için yakın geçmiş hafızalar yoklandığında akla gelen şeyler bugün yerini çok farklı kabullere bıraktı.
Devletimizin zinde dünyayı karşısına da alsa her platformda haykırdığı ve lanetlediği siyonist zulme karşı verdiği açık destek sadece dünya halklarında karşılık bulmuyor, ülkemiz adına gururlanmamıza da sebep oluyor.
İçimizdeki azgın azınlık, İsrail güzellemesi yapmaya devam etse de devlet millet kaynaşması her geçen gün daha da sağlamlaşarak dosta güven düşmana ise korku ve kaygı salmaya devam ediyor.
İsrail’in nihai hedefinin ülkemiz olduğu açık seçik meydanda olduğu halde durumdan vazife çıkarıcı gezi zekâlıların martavallarına inat devletimiz olanın bitenin farkında.
Geçtiğimiz hafta boyu devam eden savunma sanayi fuarında gördüklerimiz aysbergin görünen yüzü.
Suriye devletinden gelen teröre karşı ortak hareket etme teklifini sakıncalı bulanlar olur elbette. Ancak İsrail’e had bildirmede gecikilen her saniye ülkemiz aleyhine bir sürece katkı sağlayacak.
Bunu gören devlet aklı elbette her türlü senaryoya göre hazırlıklıdır ve korkunun ecele faydasının da olmadığı da bir gerçek.
Eceli gelen köpeklerin akıbeti ne ise zalim Netanyahu’nun akıbeti de odur.
Biz şanlı tarihi şereflerle tescilli Türk milletiyiz. İçimizdeki ayrık otlarını ayıkladıkça her yönden daha caydırıcı ve daha özgüvenli olmaya devam edeceğiz.
Ormanlarımızın yakılmasından bile medet uman gezi zekâlı aklını kiraya vermiş güruh istemese de devletimiz dimdik ayakta. Kem gözlere şiş olmaya devam ediyor.
Felaket tellallarının sosyal medya soysuzları ile koordineli kirli emelleri de akamete uğrayacak ve Yeni Türkiye mozaiğinin olmazsa olmazı Türk Kürt ve Arap kardeşliği pekiştikçe düşmana korku, dosta ise geven vermeye devam edecek.
Türkiye yüzyılı ümmete ve insanlığa hayırlı olsun.
Devletimiz var olsun.
Sağlık ve mutluluk dileklerimle.