0
Özgürlük hiç kuşkusuz bedel isteyen ulvi bir haktır. Doğuştan verilmiş bu hakkın korunabilmesi için bazı fedakarlıkların yapılması gerekir. Dünyalık zaaflarımıza bu hakkı kurban verirsek ne şerefimiz kalır ne haysiyetimiz.
İsrailoğulları Firavun'un kendilerine sunmuş olduğu karın tokluğuna yaşamı özgürlüğe tercih etmişler, bir türlü alışmış oldukları yaşam şeklinden kurtulmak için mücadeleye girme teşebbüsünde bulunmamışlardı. Açıkça söylemek gerekirse köleliği yaşam modeli olarak benimsemişler, şeref ve haysiyetlerini dünyalık zaaflarına kurban etmişlerdi.
Sonra Musa'yı (as) göndermişti Yüce Yaratıcı onları içine düşmüş oldukları zilletten kurtarmak için. Farkında değillerdi köleliğin bir bakıma bütün değerlerini yoketmiş olmasından. Alışmışlardı köleliğe, hazır yeyiciliğe, karın tokluğuna yaşamlarını sürdürmeye... Onurları ayaklar altına alınsa da, dinlerini yaşayamasalar da karınlarını doyurabiliyorlar, karınlarının tok olmasını özgürlüğe tercih ediyorlardı...
Zamanın Doları'na, zamanın Avro'suna yenik düşmüşler, bir türlü vazgeçemiyorlardı sahip oldukları dünyalıklardan... vazgeçemedikleri için de kölelik kendilerine daha sevimli geliyordu...
Musa (as) içinde bulunduğu ortamın çirkefliğini, yozlaşmış sistemin dayanaklarını farketmiş, şimdiki küresel aktörlerin yaptığı gibi toplumu farklı sınıflara ayırarak nasıl sinsice yönettiklerini görmüş, oyunun farkına varmıştı.
Kendini güç kaynağı gören sahte tanrılardan bu ezilmiş toplumu kurtarabilmek için mücadeleye girişmiş, onları alışmış oldukları kölelik anlayışından kurtarıp özgürlüklerini kazandırmak için her türlü ikna yöntemlerine başvurmak zorunda kalmıştı... Mucizeler üstüne mucizeler getirmiş, sonunda Fravun'un zulmünden özgürlüğe kaçışa ikna edebilmişti onları...
Kur'an'da Hz. Musa'nın Fravun'la mücadelesi ve İsrailoğulları'nı özgürlüğe ikna etme çabası uzunca anlatılır... Kızıldeniz mücizelerle geçildikten, Fravun suda boğulduktan sonra artık özgür bir millet vardır ortada. İsrailoğulları...
Özgürlüklerini elde etmişlerdi, ama alışmış oldukları kölelik hayatından henüz tamamen kurtulamamışlardır. Yüce Yaratan gökten mucizelerle kudret helvası ve bıldırcın eti indirmesine, kayadan kaynak suları çıkarmasına rağmen kölelikten kalan alışkanlıklarından hala kurtulamamışlardı. Fravun'un yanında daha rahat yaşadıklarını, "biz bir tek yemekle yetinemeyiz" diyerek köleliğe özlemlerini dile getirmişler, eski alışkanlıklarına dönmek istemişlerdi.
Vazgeçememişlerdi toprağın çıkardığı hıyardan, sarımsaktan, soğandan...
Özgürlüğü eski alışkanlıklarına kurban edip, kötü olanı iyi olana tercih etmek istemişlerdi...
Şimdi genelde bütün dünyada, özelde ülkemizde aynı hikayenin yansıması ile karşı karşıyayız aslında. Dolar'a olan bağımlılık gerçekte Fravun'un İsrailoğulları'na sunduğu karın tokluğuna kölelikten başka bir şey değildir. Dolar'ın hegemonyasından kurtulmak gerçek anlamda İslam Âlemi'nin de kurtuluşu, özgürlüklerini yeniden alması anlamına gelecektir.
Dolar'ın sunduğu imkanlara alışmış olan zihinlerin daha hayırlı olan "altın" kullanmaya, "yerli olmaya" alışmaları zor olsa da özgürlük için bu yapılmak zorundadır. Ya özgürlük, ya Dolar'ın sarhoş edici rengi...
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Dolar hegemonyasından kurtulmak için yaptığı "altın" endeksli alternatif çözüm önerisi ciddi anlamda gözönünde bulundurulması gerekir. Dövize endeksli piyasaların ekonominin gerçek yüzünü yansıtmadığı piyasalardaki dalgalanmaların asıl nedeninin de karşılığı olmayan kağıt paranın siyasi oyunlara kurban edilmesiyle tehdit aracı olarak kullanılmasından kaynaklandığı açıktır.
Dolar yerine altın endeksli alternatif bir ekonomi modeline geçilerek Batı'nın tehditlerine karşı koyulabilir. Kendi paramız olan Türk Lirası ile ticaretimiz yapılabilir.
15 Temmuz ile başlayan tam özgürlük mücadelesinin tamama ermesi için Dolar hegemonyasından kurtulunması şarttır.
Onların değer verdikleri putlardan vazgeçiş, onların böğürlerine hançer saplayacak, Fravun'un suda boğulması gibi, onları böğürte böğürte yokedecektir.
Tam özgürlük için, tam bağımsızlık için maddi ve manevi prangalardan kurtulacağız. Bu da ancak bizi köleliğe bağlayan bütün değerlerden arınmakla gerçekleşebilir.
İşte o zaman, ne Avrupa Birliği'nin yaptırım kararları, ne de topyekün Batı'nın tehditleri bir anlam ifade edebilir.
Batı'nın ekonomi savaşına karşı yapılabilecek en etkili yöntem dövizlerin bozdurulması. Döviz savaşına karşı yerli olmak, altınla karşılık vermektir...
Batı'nın değer verdiğine değer vermemek, onları çıldırtacak, diz çöktüremeyecekleri asil bir milleti karşılarında 15 Temmuz'daki gibi yeniden görecekleri için de kudurdukça kudurmaya devamedeceklerdir.