15 Temmuz…
Dünya tarihinin dönüm noktası…
Yeni anayasa 15 Temmuz Anayasası olmalı.
Bir devletin vasıfları:
Vatandaşın;
Can,
Mal,
Nesil,
Akıl,
ve
İnanç
Güvenliğini sağlamaktır.
Sağlayamıyorsa İsrail’dir.
İsrailleşmek…
Çatışma, terör ve kriz üretmek.
Teröre zemin hazırlamak, alan açmak, istismar alanları oluşturmak.
Özgürlükler, adalet tesisi edildikçe terör örgütlerinin istismar araçları da yok olmakta, terör örgütleri açığa düşmektedir.
PKK’nın silah bırakmasının, kendisini lağvetmesinin nedeni budur.
Terör, İsrail’den ve İsrailleşmekten besleniyor.
Farklılıkları yok saymak, yok etmek…
Tek tipleştirmek
İsrail, meşruiyetini İsrailleştirmekte görüyor.
Şiddet, hep şiddet…
Kan, hep kan, daha da kan…
Öldür, daha da öldür…
Sonunda kendi kanında boğulacağını bildiği halde…
Ankara semalarında milletten gasp ettikleri F-16’lara İncirlikten kalkan tanker uçaklarla yakıt ikmali yapıp milleti üzerine bomba atanlar, Gazze’de katliamlarına devam ediyorlar.
"Alev alan sınıflardan çocukların çığlıkları geliyordu, yangın çok büyüktü. Yanan küçük bedenleri gözlerimle gördüm."
“İsrail’in Femhi el-Cercavi Okulundaki katliamın tanığı bir Filistinli…
Dersim, Çorum, Maraş, Madımak, Başbağlar, 15 Temmuz aynı melanetin mendeburluğudur.
Darbelerde, terörde, Gezi’de, 15 Temmuz’da bu melun elin planlaması…
Kendine uygun yapılar kurup insanlığı zehirliyor.
Filistin’de, Doğu Türkistan’da, Arakan’da, Ukrayna’da akan kanın müsebbibi bu Siyonist yapı.
Şeytani bir sistemle insanlık boğazlanıyor.
Irkçılık, bu “sistem” tarafından besleniyor.
Sosyal demokratı, milliyetçisi, dincisi, muhafazakârı, sağcısı, solcusu ırkçılıkta nasıl da müttefik oluveriyorlar.
Fikirlerini, inançlarını, değerlerini satanlar…
“Herkes suçludur.” anlayışı bu mezbeleliğin tezahürüdür.
Kudüs İbrani Üniversitesi'nin bir hafta önce yaptığı ankette İsrail toplumunun üçte ikisi Filistinlilerin tamamının suçlu olduğuna inanıyor. Siyonizmin temel ilkesi bu.
Topyekun savaş…
“Masum değildir;
Başörtülüler,
İmam Hatipliler,
Sakallı ve cüppeliler,
Aleviler,
Sünniler,
Türkler,
Kürtler,
Müslümanlar,
Sığınmacılar,
Hristiyanlar,
Yahudiler,
Hasılı benim gibi olmayanlar masum değildir.”
Varlık vergisi bu anlayışın sonucudur.
Toplum mühendisliğinin gerekçesi de budur.
Darbe bildirilerinin en bariz özelliği, “rayından çıkmış demokrasiyi tekrar rayına oturtmak, yok olan devlet otoritesini yeniden tesis etmek, devlete saygınlık kazandırmak…”
“Koruma ve Kollama”
“Adaleti Sağlama”
Cuntanın atadığı “hakim” ve “savcılarla”
“Yassıada Yüksek Adalet Divanı”
Dediklerinin anayasa ve yasa kabul edildiği konseylerin oluşturdukları Kurucu Meclislerle ve anayasalarla adaleti sağlamak!..
15 Temmuz’da Yurtta Sulh Konseyi “koruma ve kollama” görevini başarıp ülkeyi ele geçirseydi yepyeni bir anayasa hazırlayıp milleti malum alçaklığın boyunduruğuna teslim edeceği izahtan varestedir.
Bu alçaklığın ortaya çıkmasından, milletin tehlikeye karşı uyandırılmasından korkup darbeleri alkışlayan, bayram ilan edenler, 15 Temmuz Darbe Girişimine de “kontrollü darbe, tiyatro” demeleri de Masum Değiller’in müntesibidirler.
27 Nisan 2007’deki e muhtıra ve 367 kararı, Mart 2008 441 El Kaosa Kalktı manşeti, iktidardaki partinin kapatılması için dava açılması, 7 Şubat 2012 MİT Başkanını (devleti-hükümeti) rehin alma girişimi 27 Mayıs 2013 Gezi olayları 17/25 Aralık 2013 Yargı Emniyet Darbe Girişimi, 6-8 Ekim 2014 Kobani olaylarıyla ülkeyi bölme girişimi, 2015 sonbaharında başlayan ve 2016 ilkbaharına kadar devam eden çukur/hendek iç savaş girişimi ve nihayetinde 15 Temmuz İşgal Teşebbüsü, tehlikenin boyutlarının ne derece vahim olduğunu göstermektedir.
1950-2000 yıları arasındaki darbeler ve sayısız terör olayları buna dahil değil.
“Bir sağdan bir soldan astık” eşitlikçiliğinin “yüce adalet” anlayışı…
Rüşvet iddialarından aklanmak için Halkı sokağa çağıranlar, 15 Temmuz’da ekran karşısında kahvesini yudumlayarak halkın katledilmesini seyrediyorlardı.
Bunların Filistinlilerin katledilmesini seyir teraslarından izleyenlerden farkı ne?